jacques lacan, "il n'y a pas de rapport sexuel" (cinsel ilişki yoktur) diyerek öteki ile doğrudan ilgilenmeyeceğimizi ima eder. diğerine, birincil doyumun izini taşıyan belirli bir düşlemsel nesne reçete edilir. lacan'ın objet petit a fikri, gerçekten arzu ettiğiniz nesnedir. gerçek bir şey yerine doğru ilerlediğiniz bir asimptottur.

biraz daha açarsak; buradaki fikir, âşık olduğunuz kişiyi, yanılabilir duyularınız dışında doğrudan algılamamanızdır. bu nedenle hiçbir zaman gerçekten bir ilişki yaşamazsınız, sadece birbirinizin bedenleriyle mastürbasyon yaparsınız. bu, immanuel kant'ın hiçbir zaman doğrudan doğruya algılanmayan kendi içindeki şey fikrine benzer.

bir diğer örnek de, sözde cinsel ilişki dediğimiz eylemin içinde, tüm beden veya cinsiyet dahil değildir. bizi çeken, vücudun çok küçük bir kısmıdır, ki bu çoğunlukla sadece bir hayal bir fanteziden ibarettir. dahası, çoğu zaman insanlar bir partnerle seks yaparken diğer insanlar hakkında hayal kurar. bu da lacan’a göre cinsel birleşmenin, en az iki kişinin içinde bulunduğu mastürbasyon eylemi olarak görme sebebidir.

mesela lacan, aynı zamanda "kadın yoktur" der. bunun siyaset, ataerkillik, feminizm vb. ile hiçbir ilgisi yoktur. tamamen lacan’ın sembolizmi ile ilgilidir; çocuklar vajinanın varlığını görmezden gelme eğilimindedir. vajinanın çocuklukta hiçbir işlevi olmadığı için, ona atfedilebilecek her şey anatominin diğer bölümlerinden ödünç alınır: gelişmemiş bir penis, ikinci bir anüs, yemeyen bir ağız vb.

bu yüzden lacan, "kadın yok" derken, bilinçaltında kadın için hiçbir gösterge olmadığını söyler, bu da kadınların kimliğinin ikinci el olduğu gerçeğine yol açar, yani her zaman diğer kadınların bir falusu olduğunu varsayar. kadınlık hakkında ki bu görüşleri, freud'un dediği gibi: bilinçdışı bakış açısından heteroseksüelliktir, ki bu da hâlâ açıklanacak bir sapma olarak kalır.

Nietzsche "Tanrı Öldü" Derken Ne Demek İstemişti?