ingilizcede democratic backsliding veya democratic decline olarak geçen, içinde bulunduğumuz dönemde batı medyası ve akademyasında giderek daha çok konuşulmakta olan konudur demokratik gerileme.

ikinci dünya savaşı sonrası dünyada hızla yaşanan demokratikleşme sürecinin iyice tersine dönmeye başladığı fakat bu gerilemenin açık diktatörlükler, darbeler şeklinde değil, demokratik ülkelerdeki demokratik kurumların ve ilkelerin gerilemesi, bozulması ve içinin boşaltılması ile olduğu belirtiliyor. yaygınlaşmakta olan tek adam iktidarları, liberal demokrasiye olan güvenin dünya çapında azalması, yaşanan ekonomik ve politik belirsizliklerin, erki çok fazla kuruma dağıtan demokrasiler yerine, tek bir merkezde toplayan otokrasilerle çözüleceği inancı bunu destekliyor.

brexit ve bazı ab ülkelerinde (macaristan, polonya vs.) baş gösteren ciddi bir ab karşıtı tutum da, avrupa birliği gibi liberal demokrasilerin dünya tarihindeki en büyük ve en ciddi projesinin geleceğini de sorgulatmaya başladı.

her şeyin üzerine tuz biber eken durum ise elbette dünyanın demokrasi jandarması abd'de donald trump gibi birinin seçilmesi ile tartışmalar iyice ayyuka çıktı ve demokrasilerin batı dünyasında bile gidişatı konusunda ciddi endişeler belirdi.

tabii söylemeye belki gerek yok, güzide ülkemizin de bu konuda başta gelen bir örnek sergilediği hepimizin malumu. verilen örneklerde hep rusya'nın ardından ikinci olarak sayılıyoruz. geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili bir de harvard'dan iki profesör how democracies die adında bir kitap yayınladılar. dünya topyekün ikinci bir faşizm dalgasına kapılır mı, hala birşey söylemek güç, ama demokrasilerin ciddi bir gerileme dönemine girdiği açık.

sadece seçimlerin yapılması bir ülkeyi demokrasi yapmıyor maalesef.

https://www.vox.com/…cy-comey-trump-fbi-russia-coup
http://www.paraanaliz.com/…rasiye-bicak-sirti-7975/

Kendini Aşıp Hayallerinin Peşinden Koşarak Hayatını Değiştiren Genç Sporcular