SİYASET 8 Nisan 2019
75,9b OKUNMA     646 PAYLAŞIM

Savaş Teknolojisinin İlerlediği Günümüzde, Göğüs Göğüse Çarpışma Neden Hala Önemli?

Kimyasal bombalar, radarlar, F-35'ler ve daha birçok teknolojinin var olduğu günümüzde askeri eğitimlerde neden hala birebir çarpışma öğretiliyor? Sözlük yazarı "anglachelm"in kaleminden.
Troy (2004)

"amerika bizi bir tuşa basıp bombalayabilir. o zaman neden hala göğüs göğüse muharebe, süngü eğitimi vs öğretiliyor?"

amerikan deniz piyade eğitim programında da, rus ordusu eğitim programında da yakın dövüş mutlaka var. çünkü yirminci yüzyılın savaş görmemiş nesillerinin zahiri olarak yarattığı tüm katmanları, tüm teknolojiyi, elbiseleri, silahları ve bombaları çıkardığınızda savaşın kalbi işte orada, iki insanın birbirini öldürmesinde yatıyor. sizin insanınız düşmanı yakında nasıl öldüreceğini bilmiyorsa içine bir kez girilen bir birimde disiplin ve organizasyon hemen sıfıra iner. dibinize bir girerler, bir bakarsınız asker kaçıyor. haydaa...

amerikalılar bunu özellikle eğitim programlarının en başında vermeye çalışıyorlar. tim yakın dövüşü hatmettikten sonra askere tüfeği veriliyor. doğrusu da bu zaten. diyorlar ki, bak çatışmanın ekserisinde düşmanınla 20 metreden daha yakına çok nadiren geleceksin. ama geldiğin bir an da olacak, o noktada seni kurtaracak olan da bu eğitimdir. zira o mesafeye gelinmesi sinirleri çok yıpratan bir şey. kafanızda kurduğunuz düşman denen heyula'nın ete kemiğe bürünmüş, terleyen, çığlık atan, sizi elindeki kesici aletle delmeye öldürmeye çalışan bir haline denk geliyor olacaksınız. adamın yüzünde dehşetle harmanlanmış bir korku var, sizi öldürüp bir an önce güvenliğe erişmek, tekrar uzun menzilli silahını kullanmak istiyor. o noktada ne diyeceksiniz? "yahu uzaktan düğmelerle yapılıyor savaş, biz napıyoruz birader" mi?


hayır efendim, savaş tarihte ilk yakın dövüşle başladı

yakın dövüşün dehşetinden kaçmak için oka mermiye rağbet edildi. bütün o teknoloji siz yakına girmeyip düşmanınızı daha rahat ve güvenli bir şekilde elimine edin diye var. ama bunun olmadığı koşullarda aval aval bakar veya sırtınızı döner kaçarsanız ölürsünüz. düşman o kadar yakındaysa sağ kalma ihtimaliniz %50'den büyük olasılıkla azdır. ancak saldırı ve etkili savunma bu rakamı tek asker seviyesinde yukarı çekiyor. bu eğitim sizi gerçekleşmesi çok beklenmeyen, gerçekleştiğinde ise çok büyük ihtimalle ölümcül bir duruma karşı koruyor. yani korumuyor tabi ama size yaşamak için bir altın anahtar da sunuyor. uçak kazası gibi düşünün. kolay kolay düşmez o meret ama düşerse de hasarsız kurtulmak gayet zor. uçak kazası anında yaşama şansınızı %10 artıran bir şeye sahip olmak istemez misiniz?

2004 senesinde mukteda el sadr'a bağlı milislerin pususuna düşen ingiliz askerleri süngü takarak o cendereden çıkmayı başarmışlardır. modern savaştaki son bilinen süngü hücumlarından birisidir. hani uçak füze düğme müğme, ingiliz 2000'li yıllarda süngü hücumuna kalkmak zorunda kalabiliyorsa demek ki oluyor bu işler zaman zaman. kendinizi soyutlamayın.


her şeye rağmen ben "süngü tak" gibi günümüz koşullarında akla ziyan bir emri sıcak çatışma ortamında verdiğimi hayal dahi edemiyorum. o nasıl bir stres... yani düşman yakında ve üzerimize ilerliyor. düşman unsurla göğüs göğüse gelinmiş ve artık yapacak da başka bir şey yok, timin yarısından çoğu buradan çıkamayacak ama görev de bu. atılacak ve kaderimizde ne varsa bulacağız. nitekim düşman için de kendi üzerine süngüyle yardıran bir tim asker görmek sürpriz şartları karşılanmışsa üç misli korkunç bir şey. orada süngü takılı tüfek nasıl tutulur, düşmanın neresine hedef alınıp saplanır bilen bir erle pozisyonunuzu verdiğiniz zayiata rağmen korursunuz. böyle şeyleri kimse beklemediği için paniğe sevk olup kaçarlar. ama yine de çanakkale'de, sakarya'da, dumlupınar'da düşman hatlarını yerlerinden yalnız süngüyle çıkartıp atan dedelerimiz ne şanlı bir nesildir işte, düşünün artık.

Yaşamı Bir Anda 1760'ların Şartlarına Döndürebilecek EMP Saldırısıyla İlgili Ürpertici Bir Yazı