hikayesi gözlerimi dolduran, ama yine de onun adına en azından o dönemde istediği gibi yaşamak uğruna direndiği için sevindiğim ilk transseksüel.

hikayede de tek başına değil. onunla beraber savaşan, onun için uğraşan biri daha var ki o da gerda.

gerda gottlieb, resim eğitimi almak için 1900’lerde kopenhag’a gider.bu sırada kopenhag sanat okulu'nda lili elbe yani o zamanki adıyla einar wegener da ressam. tanışıp birbirlerinden etkilenip evleniyorlar. 

gerda resimlerinde bir kadının portresini çizmeye başlıyor. bu portrelerde onun sanat hayatında çok etkili oluyor. fakat resimdeki kadınlar kadın kıyafetleri içinde olan kocası einar, kadın adıyla lili olduğu öğreniliyor.

bu olay danimarka’da pek hoş karşılanmayınca çift, paris’e kaçıyor. paris o zamanlarda da rahat. einar istediği gibi kadın olarak yaşayabilecek ve çift lezbiyen ilişkisini daha rahat yaşayacak. ilk operasyonla wegener’ in testisleri alınıyor sonrasında. ameliyat duyuluyor ve o dönemde baya olay oluyor. dünyada bir ilki gerçekleştiren wegener, yeni adıyla lili elbe, dünyanın ilk transseksüeli olarak tarihe geçiyor.

ameliyattan sonra gerda ve lili iki kadının evli olması yasalara ters düştüğü için, uğruna onca yükün altına girdikleri evliliklerini bitirmek zorunda kaldılar. gerda italyan bir diplomatla evlenip fas’a yerleşmiş lili kim olduğu bilinmeyen bir erkekle ilişki yaşamaya başlayarak ressamlığı bırakmış.

yumurtalıkların yerleştirildiği ikinci ameliyat ise büyük sıkıntı. hücre uyuşmazlıkları yaşanıyor ancak lili bunun şart olduğuna kafayı takmış. sevgilisine bir çocuk vermek istiyor. onu anneliğe götüreceğini düşündüğü beşinci operasyon için isviçre’ye giden lili, ameliyattan kısa bir süre sonra hayatını kaybediyor.

en azından deniyor, başaramasa da o dönemin şartlarında direniyor. bunca yıl geçti hala devam ediyor bu baskı. yasalar hala çok eksik ve kısıtlı. lili hikayesiyle umut veriyor ama. yasak neymiş ayol?