BASKETBOL 21 Aralık 2017
74,8b OKUNMA     1068 PAYLAŞIM

Tarihin En Tartışmalı Olaylarından Biri: 1972 Münih Olimpiyatları ABD - SSCB Basket Maçı

Yalnızca olimpiyatlar tarihinin değil; spor tarihinin en önemli, en tartışmalı karşılaşmalarından birinin anlatımı için sözü Ekşi Sözlük yazarı "rehavet"e bırakıyoruz.
Getty Images / Rolls Press/Popperfoto

1972 eylül'ünde düzenlenen olimpiyatlar kara eylül örgütünün olimpiyat köyüne baskın düzenleyerek israilli sporcuları öldürmesi sonucu sekteye uğramış, ancak komite oyunların devamı kararını vermiştir.

o ana kadar 8 kez üstüste altın madalya sahibi olan abd basketbol takımı yine kendinden emin bir şekilde efsaneyi sürdürmek için gelmiştir olimpiyatlara. ruslar ise belki de ilk kez bu kadar yüksek bir özgüven ve inançla oradadırlar ve düşündükleri tek şey abd'yi mağlup etmektir. abd zorlanmadan yarı final kadar gelir ve yarı finalde de italya'yı farklı yenerek finale yükselir. sscb takımı ise yugoslavya'ya karşı zorlanmış olsa da yarı finalde küba'yı rahat yener ve finale çıkar.

belki de o seneki olimpiyatların en çok merak edilen maçı amerikalılar da seyredebilsin diye gece yarısına yarım saat kala başlar. oyunun başında, ruslar tempoyu istedikleri gibi düşürüp ustası oldukları set oyunu sayesinde üstünlük kurarlar abd'ye karşı. özellikle guardları sergei belov müthiş oynamaktadır..

ikinci yarıya sscb önde başlar ve ilk ciddi gerginlik yaşanır.. bir ribaund mücadelesi sırasında kavgaya tutuşan bir rus ve amerikan oyuncu oyundan atılırlar. daha sonra, bir hava atışı sırasında amerikalıların planlı yapılmış olduğunu iddia ettikleri bir hareket neticesinde abd'nin uzunlarından birisi (adını hatırlamıyorum) sakatlanır ve oyunu bırakmak zorunda kalır..

Getty Images /  Rolls Press/Popperfoto

oyunun yavaş yavaş ellerinden kaydığını gören abd'li oyuncular gaza gelir ve var güçleriyle tam saha prese başlarlar. pres sonuç veriri ve sscb'li oyuncular şaşkın bir halde sürekli top kaybı yapmaya başlar.. abd 10 sayıya kadar çıkan farkı kapatır ve 7 saniye kala sscb 49-48 öndedir.

hücum hakkı sscb'dedir ancak dip çizgide ikili sıkıştırmaya uğrayan sscb'li oyuncu, belov boşta olmasına rağmen topu ona doğru iletmek isterken çok kötü bir pas verir ve daha sonrasında washington wizards'ın koçu olarak tanıyacağımız doug collins araya girip bu topu kazanır. topu sürer, sscb potasına doğru yüklenir ve haliyle sert bir faulle durdurulur. oyunun bitmesine 3 saniye kala, sscb 49-48 öndedir ve doug collins iki serbest atış kullanacaktır. faulden dolayı hafifi bir sakatlık geçirir ancak koçunun, 'yürüyebilecek kadar iyiysen, bu atışı da kullanırsın' demesi üzerine gaza gelip oyunda kalmaya karar verir. birinci atış girmiştir, 49-49... collins ikinciyi de sokar ve abd 50-49 öne geçer. 3 saniyesi vardır sscb'nin, hemen oyuna başlarlar, ancak isabetsiz bir pas ve süre sona ermiştir. saha amerikalılar için bayram yerine döner ama o sırada bir şeyler olur, tribündeki fiba yetkilileri sahaya iner. ortalık karışmıştır...

mesel şudur ki o günkü kurallar dahilinde bir takım yalnızca maç saati işlemiyorken mola alabilir ve molayı işaret etme yetkisi olan tek kişi de takımın koçudur.. elindeki elektronik bir zımbırtıya basarak hakemi uyarmak suretiyle mola istenmektedir. collins'in birinci serbest atışı sonrası mola talep eder sscb koçu. onlara çok yakın oturan fiba yetkilileri de mola talebini fark etmiştir. ancak nedendir bilinmez, hakemler tepki vermezler bu isteğe ve collins ikinci atışını kullanır.. kurallara göre, collins ikinci atışı kullanmak için eline topu aldığı andan itibaren hiç kimsenin mola alma hakkı yoktur ve son 3 saniye hemen oynanacaktır.. yine garip bir şekilde, tam collins ikinci atışı yaparken molayı duyuran şu meşhur 'voorrrkk' sesi gelir ama kimse umursamaz, zira iş işten geçmiştir..

işte bütün bunlara tanık olan fiba yetkilileri sscb'ni hakkının yendiğini düşündüklerinden hakemlerle konuşurlar.. ama asıl meseleyi çözen edward robinson adlı fiba genel sekreteridir. o keşmekeş esnasında masa hakemlerine eliyle 3 işareti yaptığını yakalamıştır kameralar ve bunun anlamı 'maç saatini 3 saniyeye ayarlayıp oyunu yeniden başlatın'dır.. abd'liler anlam veremez olan bitene, isyan halindedirler.. ancak, fiba'nın dediği olur ve ruslar'a son bir şans verilir..

ivan edeshko, kendi potası altında topu eline alır ve uzun bir pas için hazırlanır. düdük çalınır, topu elinden çıkartır edeshko ve top daha yarı sahaya ulaşmadan maç biter. abd'li oyuncular bir kez daha kudurmuş durumdadır sevinçten.. onlar zıplayadursun orta yerde, ortalık bir kez daha karışır. rus teknik heyeti itiraz etmektedir ve itirazın sebebi de skorboard'un yanlış çalıştığı iddiasıdır. ve itiraz sonuç verir. zira, 3 saniye oynanması gerekirken birinci saniyede maçın bitişini bildiren düdük otmuştur.

sevinçten deliye dönen abd'lilerin bir kez daha kafası karışır. önce, devam etmeyip soyunma odasına gitmeyi düşünürlerse de, fiba sekreterinin 'altın madalyayı istiyorsanız sahada kalın' uyarısı üzerine vazgeçerler ve dünyanın en uzun 3 saniyesini bir kez daha oynamak için sahada yerlerini alırlar..

ivan edeshko yerini alır pota altında. takımın en uzunu aleksandr belov rakip pota altında iki abd'li oyuncunun arasında gelecek uzun pası bekliyordur.. edeschko'yu bloke eden abd'li oyuncunun kollarının çizgiyi geçmesi üzerine maçın macar hakemi kendisini uyarır ancak bu uyarıyı yanlış anlayan oyuncu iki metre geri çekilip edeshko'ya rahat bir görüş alanı bırakır. (sonradan abd'li oyuncu hakemin kendisinden geri çekilmesini istediğini iddia edecek, hakem ise 'ben ingilizce bilmiyorum ki nasıl böyle bir şey söyleyebilirim' diyecektir)

düdük öter, edeshko uzun bir pas için hazırlanıp var gücüyle gönderir topu salonun öbür ucundaki belov'a.. belov, iki amerikalı arasında çok iyi yükselir, topu alır ve bana kalırsa dünyanın gelmiş gemiş en mühim, en kritik, en anlam yüklü basketlerinden birini sokar. rus spiker, 'zafer bizim' diye bağrımaktadır... belov'un basketinin hemen sonrası maçı bitiren düdük duyulur ve maçın sonucu:

sscb: 51 - abd: 50

maç bu kez gerçekten bitmiştir ve efsane sona ermiştir. sscb dünya şampiyonu olur...

Getty Images /  Rich Clarkson