Tasarımla İlgilenenler İçin Hazine Gibi Netflix Belgeseli: Soyut Düşünce Tasarım Sanatı
abstract: the art of design (soyut düşünce: tasarım sanatı) kafası de(n)işik çalışan ve bildiğimiz markaların arkasında yer alan bir grup sessiz ve mütevazi insanın hikayelerinden oluşan ilk sezonu sekiz bölüm olan bir tasarım belgeseli. tasarım üzerine eğitiminiz, yatkınlığınız, fikriniz, hevesiniz olmasa da izlenmesini tavsiye edeceğim ender belgesellerden biridir. ufkum genişliyor, kendime olan güvenim artıyor izledikçe. ara ara bölümleri tekrar ediyorum. didaktik değil de duygusal yaklaşımlarını gördüğüm için çok samimi geliyor hepsi.
her bölüm ortalama 40 dk uzunlukta, tadı damakta kalıyor ve başa sarıyor insan.
1. christoph niemann: illüstrasyon
christoph, the new yorker ve time gibi dergilere kapak hazırlayan bir sanatçı. konsept gelişiminden çizim aşamalarına kadar detaylı şekilde anlatıyor kafasının içinde işlerin nasıl yürüdüğünü. çok kıskanıyorum serbest çizim kabiliyetim olmadığından. cin aliden hallice benimkiler. tabii sadece serbest çizim değil problem, bunu kağıda dökebilmek. ifade gücü öyle kuvvetli ki, kapak hikayelerini gördükçe vizyonsuzluğuma tükürüyorum. sanırım tr' deki birkaç tasarımcıya da ilham olmuş kendisi. yani ben öyle düşünüyorum. geçen yıllarda bir akım başlamıştı, fotoğrafa illüstrasyon ekleme gibi şeyler. bir de ufak nesneleri çizim üzerine yerleştirme furyası çıkmıştı. kaynak buradaymış meğer.
2. tinker hatfield: footwear design
nike air max, michael jordan, michael j. fox (back to the future) içeren bir bölüm. çok zevkli.
paris'teki centre pompideu, mimar renzo piano tarafından tasarlanan, tüm mekanik akşamın dışarıdan göründüğü bir sanat galerisidir. elektrik hattı, havalandırma boruları ve su boruları cepheyi oluşturur ve her üçünün de rengi farklıdır.
tinker hatfield, paris' e gidince bu galeriyi görür ve ilham alır. air max'lerin airbag'lerini tabanın içine saklamaz, şu anki haliyle dışarıdan gözükür biçimde tasarlar. karşı çıkanlar olur, bu patlak gibi gözüken iğrenç ayakkabıları kimsenin almayacağını falan söylerler, olaylar olaylar. hatta işten çıkarılma derecesinde itirazlar yükselir, ama yine de büyük bir risk alırlar air max piyasaya sürülür. sonrası devrim.
tabii nike bununla sınırlı kalmaz. koşu ayakkabısıyla basketbol oynayan ya da basketbol ayakkabısıyla koşup yaralananlar sebebiyle cross-trainer adıyla yeni bir model daha tasarlanır. bu modelle ayakkabı değiştirmeye gerek kalmadan tüm sporları yapabilmeyi hedeflemişler. o dönem asabı tenisçi john mcenroe de bu tasarımı çok beğenmiş ve bir turnuva giyince satışlar coşmuş.
(bu arada reebok bunu daha önce düşünüp piyasaya aerobics shoes adıyla bir model sürmüş bile ama nike hırs yapıp üstün gelmiş sonrasında.)
michael jordan'a air max tasarlar. şöyle uçtum böyle kaçtım diye anlatır ama jordan pek oralı olmaz. "sadede gel ayakkabıyı göster, hikaye anlatma" minvalinde durumlar oluşur aralarında. sonrası yıllar sürecek bir arkadaşlık hikayesi. jordan'ın bazı maçlardaki efsane basket pozisyonlarını baz alarak nike tasarımına yansıtır. müthiş.
back to the future ile olan ilişkisi de harika. filmde bir sahnede michael j. fox, geleceğe giderken otomatik bağcıklı bir nike giyer. o ayakkabının tasarımcısı tinker'dır. tabii ki teknoloji el vermediğinden filmde arkadan biri ipi çeker bağlanmış gibi gözükür. filmde gittikleri zaman olan 15 ekim 2015 yılında ise, tinker, michael j. fox' a bağcıkları kendi bağlanan gerçek nike'ı hediye ederler. çok tatlıydı yahu:)
(bu arada stan smith rulez)
3. es devlin: stage design
sahne tasarımına yeni bir boyut kazandıran ingiliz tasarımcı es devlin' in hikayesi. 'boyut' algısıyla oynamış, evirip çevirerek bambaşka bir yorum katmış. konserleri, tiyatro sahnesini efsane kılmış. aynaları deli manyak kullanmış.
bütün bunları yaparken kendisini düşünmeye zorlayan, ilham veren şeylerden biri de instagram olmuş mesela. sahne, her yandan kayda alınıp story'den paylaşılıyor, bunu kullanmam lazımdı diyor kısaca.
beyonce, kanye west sahne tasarımları ile devleşiyor. hamlet'in 2015 national theatre gösterisinde ulaşılmazı yapıyor. ve ünlü modacılar, şovlarını kendisine emanet ediyor.
çok mütevazı bir kadın buradan bakınca. anne babasına, çocuklarına, yaşadığı küçük tatlış evine de yer vermişler.
4. bjarke ingels: architecture
bizim dönemin efsanesi bjarke. bu adam çokça konuşulurdu. biz hocadan hocaya değişen tasarım zevkleri için tasarlarken bu adam tabuları çoktan yıkanlardandı. çalışmaları örnek olarak gösterilirdi, inceleyin derdi bizim hocalar. kısa film çeker gibi proje sunumu yapardı bu küçük danimarkalı. kıskanırdım eved.
5. ralph gilles: automotive design
chrysler'in tasarımcısı, eski başkanı ve ceo'su. genç yaşlarda büyük başarı elde etmiş. şimdi hererooo ne genci adam '70 doğumlu demeyiniz...
6. paula scher: graphic design
bu kadın çok akıllı. psikolojiden anlamakla kalmayıp bunu işiyle harmanlaştırabilen bir yetenek. o yüzden tek zaten. harflerle, rakamlarla, şekillerle deli bir bağlantısı var.
albüm kapağı tasarımlarından 4 tane grammy ödülü almış. the public theatre posterleriyle coşmuş gitmiş. çok taklit edilmiş. moma'nın logosunu güncellemiş, falan falan. üç tane de kitabı, bir sürü de ödülü var.
7. platon: photography
etkili karelere imza atan fotoğrafçı. çeşitli dergilerin kapak fotoğraflarında imzası var. fotoğraf çekerkenki ön hazırlığı, yaklaşımını, çekim sürecini ayrıntılı anlatmışlar.
8. ilse crawford: interior design
cindy crawford'la bağı var mı merak ediyorum alakasız olarak. ikea'nın tasarımcılarından. tabii kariyeri ikea ile başlamamış, çok daha eskilere dayanıyor. kendisi elle decoration dergisinin eski baş editörü :)
ev rahatlığında bir otel odası iç mekan düzenlemesi yapmış, restaurantlara el atmış ve şimdilerde de ikea ile çalışıyor.