MÜZİK 5 Ocak 2021
11,5b OKUNMA     463 PAYLAŞIM

Taylor Swift'in Folklore'dan Sonra Yine Sürpriz Yayınladığı Yeni Albümü: Evermore

11 Aralık 2020'de yayınlanan yeni Taylor Swift albümüne bir bakalım.

evermore, taylor swift'in otuz birinci yaş günü için kendine ve fanlarına hediye ettiği dokuzuncu stüdyo albümü. (bkz: şarkı yazarı olunca yapılacak küçük şımarıklıklar)

bir önceki albümü folklore'dan yaklaşık beş ay sonra yayınlanan ve swift'in deyimiyle o albümün "kız kardeşi" olan evermore, aslında folklore'un ikinci kısmı. bugüne kadar albümlerini hep "bir dönemlik" planladığını belirten swift, bu kez aynı tarz ve aynı konsepti koruyarak folklore benzeri bir albüm yaptığını, folklore'un ilkbahar/yaz mevsimlerini anlatırken evermore'un sonbahar/kış mevsimlerini yansıttığını söylüyor. bu albümü de folklore gibi yayınlanmasından 16 saat önce instagram üzerinden duyuran swift, uğurlu sayısı 13'ün tersi olan 31. doğum gününü 13 yaşından beri beklediğini, bu sebeple de fanlarına bir albümle sürpriz yapmak istediğini ifade ediyor. yine folklore'da olduğu gibi swift kendi hayatından ziyade etrafındakilerin ve hayali kahramanlarının hikayelerini anlatıyor.

bu kadar benzerliğe rağmen evermore'un folklore ile birebir aynı olduğunu söylemek pek doğru olmaz. evet, konsept aynı ancak evermore folklore'a kıyasla daha yoğun prodüksiyona sahip bir albüm. folklore'un minimal prodüksiyonu vardı. sözleri de bir önceki albüme göre daha şiirsel. folklore'da daha çok bas vokalleri kullanan swift, bu albümde tizlere inmiş. folklore tam anlamıyla alternative bir albümdü, evermore'da swift'in pop dinleyicisi kendine daha fazla şarkı bulabilir.

hem albüm kapağı hem adı folklore'un devamı gibi

"folklore" ismi diğerlerinin hikayelerini anlatmasını temsil ediyordu. nesilden nesle aktarılan, artık gelenekselleşmiş hikayelere vurgu vardı. "evermore" ismi ise folklore'un masalsı havasının son kısmını yansıtıyor. nasıl ki masallar "sonsuza kadar" ifadeleriyle bitiyor, folklore'un ikinci kısmı olan bu albüm de "sonsuza kadar" ismini taşıyor. folklore'da ormana içinden bakan swift, bu kez yine ormana bakıyor ama dışarıdan. sanki ormandaki kargaşadan uzaklaşmayı başarmış ve dışarı çıkmış gibi. albüm ise mutlu sona ithafen siyah beyaz değil, renkli.

Albüm kapağı.

swift bir kez daha aşk, ayrılık, aile ve arkadaş temalarını işlemiş. şarkıların çok karmaşık hikayeleri var ve hemen hemen her şarkı için sözlük açmak zorundasınız. hem dili hem olay örgüsü hafif olmadığı için ilk dinleyişte şarkıların dünyasına girmek kolay olmuyor. bu albüm size parti değil, hikaye vadediyor. şarkıları güzelleştiren albümün altyapısından ziyade hikayeleri. folklore'da olduğu gibi bu albümde de birbiriyle bağlantılı şarkılar var (tis the damn season/dorothea, champagne problems/closure). swift yine bakış açılarını değiştirerek hikayeleri farklı karakterlerin gözünden anlatıyor. mesela champagne problems şarkısında sevgilisini evlenme teklifi ederken bırakıp giden bir kızın üzüntüsünü konu alırken closure o terk edilen erkeğin o olaydan sonra ne durumda olduğunu anlatıyor. bazı şarkılar bu şekilde birbirini tamamlıyor. buna karşılık, folklore farklı kişileri konu almasına rağmen albümün tamamı bir hikaye etrafında toplanabiliyordu. evermore tamamen farklı hikayelerden oluşuyor. hikayelere odaklanan bir albüm olduğu için evermore da folklore gibi bir filmin soundtrack'iymiş havası veriyor.

prodüksiyon olarak evermore alternative'den ziyade alternative rock ve folk pop olarak adlandırabileceğimiz bir albüm. folklore'daki ekibin tamamı bu albümde de var. esas prodüktör aaron dessner, ardından iki şarkıya katkısıyla jack antonoff geliyor. william bowery bir kez daha albümün şarkı yazarlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. folklore'da düeti olan bon iver'ın vokalisti justin vernon bu albümde de bir şarkıya eşlik ediyor. üstelik bu kez sadece vokalle kalmıyor. ivy ve marjorie şarkılarına arka vokallik yaparken bazı şarkıların altyapısına katkıda bulunuyor. onun haricinde haim ve the national düetleri de mevcut.


her ne kadar "iki bölümlük albüm" heyecanlı bir fikir olsa da bunun kaçınılmaz bir handikabı var. folklore ve evermore maalesef sürekli kıyaslanacak ve biri diğerinden üstün tutulacak. bu bakımdan ikisini aynı anda yayınlamak daha iyi bir fikir olabilirdi. liste başarıları ya da eleştirmen puanlarından ziyade bu şekilde yayınlanması evermore'u her zaman folklore'u rakibi yapacak. oysa onun deluxe versiyonu ya da b side'ı olarak yayınlansaydı onun rakibi değil, parçası olurdu. birçok eleştirmen tarafından swift'in kariyerinin en iyi albümü seçilen ve şaheser olarak adlandırılan folklore, doğal olarak bu karşılaştırmanın kazananı olur. bu sebeple evermore'u folklore'dan bağımsız bir albüm olarak dinlemek ve ona birkaç kez şans vermek gerekir. kafalardaki folklore kıyaslaması bir kenara bırakıldığında aslında evermore'un da gayet güzel bir albüm olduğu görülebilir. bu albüm, folklore'un gölgesinden bağımsız olarak dinlenmezse değeri bilinmeyen bir albüm olarak swift'in kariyerinde yerini alacaktır muhtemelen.

genel olarak şarkıları değerlendirmek gerekirse champagne problems, willow, no body no crime, gold rush, long story short, tis the damn season, ivy albümün en iyileri. ardından coney island, tolerate it, evermore, marjorie, cowboy like me ve closure gelir. happiness ve dorothea ise diğerlerine kıyasla zincirin zayıf halkaları konumundalar. pop dinleyicileri doğrudan willow, no body no crime, gold rush, long story short, champagne problems, closure ve evermore şarkılarına göz atmalılar.

1. willow

eğer folklore ve evermore ikilisi tek bir şarkıda özetlenseydi bu muhtemelen willow olurdu. albümlerin hikaye anlatıcılığını ve sonunda kızla oğlanın kavuşmasını en iyi bu şarkı yansıtıyor. albüm, yumuşak bir aşk şarkısıyla başlıyor. sadece söz ve tema olarak değil, altyapı ve vokal olarak da oldukça yumuşak olan şarkı, swift'in kendi tanımıyla bir aşk büyüsü yapmak gibi. şarkının klibi de masalsı atmosferi destekler nitelikte narnia filmlerinin havasını taşıyor. cardigan'ın devamı niteliğinde olan klip, yine kadın karakterin yolculuğunu konu alıyor. öncekinden farklı olarak kadın kulübeye geri döndüğünde sevdiği kişiyi karşısında buluyor ve "evermore" ismini nitelercesine birlikte gün ışığına adım atıyorlar. çıkış parçası olarak seçilmeseydi bile albümün en çok ilgi gören şarkısı muhtemelen willow olurdu. her şey bir yana, swift'in safe and sound ya da i knew you were trouble gibi ikinci sesini kullandığı şarkılar, konuları ne olursa olsun dinleyiciyi kendilerine çekiyorlar. tizlere indiğinde sesinin tınısının dinleyiciyi etkileyen bir büyüsü var.

2. champagne problems

sadece albümün değil, swift'in kariyerinin en iyi şarkılarından biri olan champagne problems gelecekleri için çok farklı yol çizen iki sevgiliyi konu alıyor. kişisel sorunları yüzünden ilişkisini daha fazla yürütmek istemeyen kadın ayrılmak istediğini söylemek için erkeğin yanına gider. adam ise elinde yüzük, tek dizinin üstünde ona evlenme teklifi etmiştir. onu o halde elinde yüzükle bırakan kadın bu piyano ballad ile hem duyduğu üzüntüyü anlatıyor hem de bütün sorumluluğu kendi üstüne alıyor. şarkının dinleyicinin ruhuna doğrudan dokunan bir tarafı var ve bunun tek nedeni hikayenin acıklı olması değil, swift'in kullandığı şiirsel dilin de bunun üzerinde etkisi büyük. (bkz: #117764727)

3. gold rush

üstteki şarkıdan bambaşka bir ilişkiyi konu alan gold rush, birinin sevgilisine olan yoğun ilgiden duyduğu rahatsızlığı anlatıyor. bu kişiye göre etrafındaki herkes sevgilisini istiyor, onun dokunuşunu hissetmek için ölüyor, onun tarafından sevilmenin nasıl bir his olduğunu merak ediyor. onu herkesten kıskanan protagonist de sevgilisine duyulan bu ilginin onun hiç hoşuna gitmediğini belirtiyor. esasen "altına hücum" anlamına gelen bu şarkı, tarihte bir yerde altın olduğu düşünüldüğünde/anlaşıldığında herkesin oraya hücum ederek altın aramasını temsil ediyor. şarkıda da anlatıcı sevgilisini altın, etrafındaki herkesi de ona hücum eden altın arayıcıları olarak görüyor. ancak bunu yaparken kendisinin de o kişiye ne kadar aşık olduğunu göstermek için şarkının başında ve sonunda dreamy vokaller ekliyor. dışarıdan bakıldığında takıntılı bir kızın sevgilisi için duyduğu kıskançlığı konu alan bir şarkı gibi durmasına rağmen swift'in elinde bambaşka bir havaya dönüşmüş. birçok kişi bu şarkıyı ilk dinlediğinde "daha önce hayatımda böyle şarkı duymadım" diye tepki vermişti, hakikaten öyle.


4. tis the damn season

yine başka bir çifte geçtik. bu kez tupelo kasabasında yaşayan dorothea isimli bir kızın hollywood hayalinin peşinden gitmek için kasabayı ve sevgilisini arkada bırakmasını konu alan bir şarkı var elimizde. aradan zaman geçmiş ve bahsi geçen kız hollywood'da istediğini gerçekleştirmiştir. ailesini ziyaret için kasabaya geri dönen dorothea arkasında bıraktığı lise aşkıyla karşılaşır ve eski hisleri tekrar canlanır. her şey sanki yıllar önce bıraktığı gibidir. hafta sonunu birlikte geçirirler. buna rağmen kız hayatından vazgeçmemiştir ve los angeles'a, oradaki sahte dünyaya geri dönecektir. hatta bildiği "en sıcak yatağı" bırakmak anlamına gelse bile. şarkıda ünlü amerikan şair robert frost'un "the road not taken" şiirine de gönderme var. birini seçtiğinde diğer tüm olasılıklardan vazgeçtiğine atıfta bulunan bu şiiri referans gösteren protagonist zamanında vazgeçtiği o seçeneğin şu an çok iyi göründüğünü söyler. yine de bu hafta sonu kaçamağı olmaktan öteye gitmez.

5. tolearate it

aralarında yaş farklı olan aşksız bir ilişkiyi konu alan bu şarkı albümün en hüzünlü parçalarından biri. muhtemelen kendinden hem daha büyük hem daha olgun bir adama aşık olup evlenen bir kadının çırpınışlarını anlatıyor. adam, kadını sevmediği gibi ona önem bile vermiyor. kadın dışarıdan izliyor, sorunun ne olduğunu çözmeye çalışıyor, hatanın kendisinde olup olmadığını sorguluyor. her şeyi yapmaya hazır ama hiçbir karşılık alamıyor. onun aşkını el üstünde tutması gereken erkeğin yaptığı tek şey bu aşka tahammül etmek. o kadar. swift her ne kadar bu şarkıyı yazarken daphne de maurier'ın rebecca romanından esinlendiğini söylese de hikaye birçok kişinin aklına prens charles ve diana'nın hikayesini getiriyor. şarkı çıktığı günden itibaren bu çiftle özdeşleşti, hatta sosyal medyada birçok video yapıldı. the crown'ın albümle aşağı yukarı aynı dönemde yayınlanmasının da bunda etkisi büyük. diana ve charles versiyonu için:


6. no body no crime

swift'in bir kez daha kendi hayal gücünden yola çıkarak kaleme aldığı bu şarkı bir polisiye filminin müziğe yansıması gibi. protagonistin her salı akşamı buluştuğu arkadaşı aldatıldığından şüphelendiğini anlatır. anlatıcı, bir akşam arkadaşının her zamanki mekanlarına gelmediğini fark eder. kocası tarafından öldürüldüğünü düşünmektedir ama bu ispatlanamaz. adamın metresinin eve taşındığını gören protagonist arkadaşının intikamının peşine düşer ve arkadaşının kız kardeşinin de yardımıyla adamı öldürür. yetkililer metresinin yaptığını düşünürler ancak ispatlayamazlar. metres de protagonistin yaptığını düşünür ama o da ispatlayamaz. albümün en eğlenceli şarkılardan biridir. 


7. happiness

all too well gibi başlığın olumlu görünmesine rağmen içeriğiyle plot twist yapan happiness, ayrılan/boşanan bir çiftin durumunu kadının bakış açısından ele alıyor. biten ilişkisinden dolayı karşı tarafı ya da kendini suçlamaktansa durumu kabul eden bir bakış açısı var. "seninle mutluydum ve senden sonra da mutlu olacağım" ya da "sen beni incittin ama ben de seni incittim" gibi çift taraflı bir anlatımı benimseyen protagonist bir noktada aynı şeyleri erkek için de diyor. "benimle mutluydun ama benden sonra da mutlu olacaksın" ifadesini kullanıyor. ilişkileri bitmiş olmasına ve acı çekmesine rağmen hayatına devam etmenin tek yolu suçu tek bir tarafa atmadan bunu olduğu gibi kabul etmek. içeriğine ve şiirsel anlatımına rağmen bu yavaş albümde bile yavaş kalan bir şarkı.

8. dorothea

tis the damn season şarkısındaki hikayenin devamı olan şarkıda bu kez erkek karakterin bakış açısını dinliyorız. sevdiği kız onu bırakarak hollywood'a gitmiştir ve başarılı olmuştur. artık bilinen bir yıldızdır ancak erkek onu hâlâ unutamamıştır ve kasabaya dönmesini beklemektedir. artık onu görebildiği tek yer tv ekranıdır, yine de dönmesini umut etmektedir. bu şarkı bir üsttekinden farklı olarak tempo açısından değil, hikaye açısından albümün en zayıfı. folklore'da cardigan - betty - august üçlüsünün her biri hikayeyi tamamlıyordu. bu şarkının hikayesinin bize verdiği tek şey kasabanın adının tupelo olduğu. hikayeye gerçek anlamda kattığı hiçbir şey yok. bu bakımdan albümün muhtemelen en zayıf halkası.

9. coney island

aaron dessner'la bu kadar çalıştıktan sonra nihayet the national ile düet yapan swift bunu daha da öteye götürerek onların tarzında bir şarkıyla gelmiş. şarkı new york'un eğlence bölgelerinden biri olan coney island'a gidip bir banka oturarak eski günleri hatırlayan birinin bakış açısından yazılmış. albümün tek gerçek ayrılık şarkısı olan bu parçada the national'ın solisti matt berninger da swift'e katılıyor ve karşılıklı diyaloglar halinde nostaljiye dalarak kaybettikleri aşka üzülüyorlar. son iki albümün düetleri gerçekten swift'in kariyerinin en iyileri olarak karşımıza çıkıyor. sadece ses renklerinin uyumu değil, hikayeyi de karşılıklı olarak tamamlamaları albümlere bir başka değer katıyor.

10. ivy

bu kadar sakin ve huzur veren bir şarkının aldatmayla ilgili olması çok ilginç. swift'in vokali de inanılmaz dinlendirici ve rahatlatıcı olunca acaba şarkıyı yanlış mı anladım diye şüphe ettim. gelin görün ki bu banjo destekli dingin şarkı evli bir kadının başkası için duyduğu aşk acısını, daha doğrusu kavuşamamanın acısını anlatıyor. üstelik kadın pişman değil, unutmaya da çalışmıyor. acısının kaynağı aşık olduğu kişiyle yaşadığı ilişkinin ömür boyu süremeyecek olduğunu bilmesi ve birlikte geçirecekleri zamanın sınırlı olması. kadının çaresizliği ister istemez bu şarkının eski dönemlere ait olduğu hissi veriyor. sanki kadın ailenin kararıyla bir başkasıyla evlendirilmiş, sonrasında aşkı bulmuş ama kadınların ayrılma/boşanma gibi hakları olmadığı bir dönemde yaşadığı için sevdiğine kavuşamıyormuş hissi veriyor. şarkı boyunca kadının çaresizliğini ve çırpınışlarını dinliyorsunuz. şarkı o kadar sarıyor ki, özellikle swift'in sesi o kadar çekici ki konusu ne olursa olsun kendini sevdiriyor.

11. cowboy like me

folklore'da bir iki country şarkısı vardı ama swift evermore'da bunu daha da öteye götürmüş. albüm dört country şarkısı var, en country olanı da muhtemelen bu. iki çakalın av üstündeyken birbirlerine aşık olmasını konu alıyor. zenginlerle çıkıp alacaklarını aldıktan sonra tüyen iki dolandırıcının birbirine aşık olmasında beni esas şaşırtan şey swift'in aklına böyle bir konunun nasıl gelmiş olduğu. albümdeki en ilginç hikayelerden biri olabilir. şarkının arka vokalini ise mumford & sons grubunun vokalisti marcus mumford üstleniyor.

12. long story short

zor zamanlar geçirip sağ çıkmayı başaran birinin bakış açısından yazılan şarkıda, protagonist sonunda yanında güvende hissettiği kişiyi buluyor. diğer şarkıların aksine swift'in kişisel deneyimlerine dayanan long story short kurgu karakterlerin hikayeleriyle dolu bu albümde farklı bir yere sahip olacaktı ancak bu kez fanlar izin vermedi. şarkıyı genele mal ettiler. içindeki "uzun lafın kısası kötü zamanlardı/uzun lafın kısası hayatta kaldım" sözünü 2020 yılıyla bağdaştırarak bir tür trende dönüştürdüler.


13. marjorie

swift'in opera sanatçısı büyükannesi marjorie finlay'yi anlattığı bu şarkıda aslında iletmek istediği çok basit bir mesaj var: sen ölmedin, benim bir parçam olarak yaşıyorsun. finlay'nin torununa verdiği nasihatlerle başlayan şarkı swift'in pişmanlıklarıyla devam ediyor ve finlay'nin vokalleriyle bitiyor. folklore'da on üçüncü şarkıyla büyükbabasının hikayesini anlatan swift, bu kez aynı şekilde büyükannesine ithafen bir şarkıyla gelmiş ancak ironik olan orada hikayesi geçen kişi babasının babasıydı, buradaki kişi annesinin annesi. yani fanların romantize ettiği bir çift yok ortada. diğer şarkılar için sade videolar hazırlamasına rağmen bu şarkının videosu için swift büyükannesinin videolarını kullanmış.

14. closure

albümün en ilginç girişine sahip olan closure ilk başta kulağa anlamsız geliyor ancak sözlerine baktığınızda champagne problems'ta terk edilen adamın bakış açısından yazılmış gibi bir havası var. sanki terk eden kız o gecenin üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra arkasında nasıl bir enkaz bıraktığını görmek ve vicdanını rahatlatmak için mektup yazmış, adam da "daha iyiyim, senin teselline ihtiyacım yok. bana halledilmesi gereken bir sorunmuşum gibi davranma. bu çok sahte ve gereksiz" diyormuş hissini veriyor. bu bakımdan değerlendirildiğinde champagne problems ve closure birbirini tamamlıyormuş gibi görünüyor. buna karşılık closure'ın bir anlamı daha olabilir. şarkı tuhaf mekanik seslerle başlıyor ve sonuna kadar da arka planda çalmaya devam ediyor. bu sesler swift'i eski kayıt şirketi big machine'i simgeliyor olabilir. bilindiği gibi geçen yıl eski şirketinin ceo'su swift'in eski albümlerini onun haberi olmadan başkasına satmıştı. swift de onun kendisine ihanet ettiğini söylediği my tears ricochet şarkısını yazmıştı. bu şarkıdan sonra şirketin ceo'su swift'e özür dileyen bir mektup yazmışsa eğer, closure o mektuba cevap da olabilir. dinleyiciler hangi anlamı benimserse benimsesin, closure özür kabul edilemeyecek kadar hasar bırakan hatadan sonra karşı tarafın hem acı hem ironik cevabını temsil ediyor.

15. evermore

albüm swift'in son altı albümünde olduğu gibi yine duygusal bir balladla kapanıyor. albümün ismini taşıyan evermore, bir süredir acı çeken ve bu acının sonsuza dek süreceğini düşünen birini konu alıyor. muhtemelen depresyon ya da başka psikolojik bir sorunla mücadele eden kişi tamamen umutsuzluk içinde. şarkının altyapısı da bunu yansıtır şekilde hüzünlü ve karanlık. ancak şarkının tam ortasında bon iver'ın solisti justin vernon araya giriyor ve sorgulamaya başlıyor. sonrasında swift de ona katılıyor. tıpkı folklore'daki exile düetlerinde olduğu gibi yine karşılıklı diyaloglar içinde şarkıyı söylüyorlar. protagonist bu karanlıktan çıkmak için neye ihtiyacını olduğunu görüyor ve sevdiğine tutunuyor. şarkının başında "bu acı sonsuza dek sürecek" derken, "bu acı sonsuza dek sürmeyecek" diyerek şarkıyı bitiriyor. long story short gibi bu şarkı da 2020 psikolojine fazlasıyla uyumlu ve direkt insanın içine dokunan bir parça. swift, albümü hem herkesin kendisiyle bağdaştırabileceği hem de albümün genel ruh halini yansıtan bir piyano balladla bitiriyor.

albüm deluxe versiyonunda bonus olarak yayınlanan iki şarkı var. şimdilik deluxe versiyon sadece cd olarak bulunuyor ama yakında streaming platformlarına gelir muhtemelen.

bonus şarkılar

right where you left me: bir restoranda terk edilen 23 yaşında birinin anlatıldığı şarkıda zaman durmuş durumda. diğer herkes yaşamına devam ediyor. insanlar evleniyor, boşanıyor, doğuyor, ölüyor ama o kız hâlâ terk edildiği o restoranda donmuş ve toz tutmuş. hayal dünyasında o ana takılmış ve ötesine gidemiyor. gerçeklikten kopmuş bir şekilde sadece zaman geçiriyor. swift'in kariyerinin ilk yıllarına ait şarkılarla inanılmaz benzerliği var, özellikle country sound'u o dönemden çıkmış gibi.

it's time to go: geçmişte kendisine ihanet eden iki kişiden bahseden protagonist bu şarkıda "artık arkada bırakma vakti" diyor. ihanet edenlerden biri herkesin kız kardeşi olarak adlandırdığı ama sahtekar çıkan çıkan biri, diğeri ise 15 yıl boyunca onun üzerinden beslenip karşılığında ona hiçbir şey vermeyen biri. protagonistin yapabileceği tek şey gitmek. swift'in hayatını son yıllarda takip edenler özellikle ikinci kişinin eski şirketinin ceo'su scott borchetta olduğunu tahmin edeceklerdir. swift, onun yaptıklarına karşılık çekip gitmenin tek seçenek olduğunu vurguluyor.

şunu açıkça söyleyebilirim ki evermore swift'in bugüne kadar çıkardığı en şiirsel ve karmaşık albüm. şiir incelemesi dersindeymiş gibi şarkıların ardındaki hikayeleri çözebilmek için tek tek incelemeniz gerekiyor. bu hem eğlenceli hem de sabır isteyen bir şey. bu sebeple evermore'un bütün şarkıları genel dinleyiciyi ilk seferde hemen yakalayamayabilir. şarkılar dinledikçe daha çok anlam kazanıyor, anlam kazandıkça daha fazla güzelleşiyor. willow, gold rush, no body no crime gibi ilk dinleyişte dinleyiciyi yakalayan şarkılar dışında genel dinleyici gereken sabrı göstermeyebilir. swift, albümü kendi ve fanları için çıkarırken gerçekten bir bildiği varmış. buna rağmen oldukça iyi bir albüm. folklore'un gölgesinden kurtulsaydı kendi başına bir karakteri olduğu görülebilirdi ancak bu pek mümkün görünmüyor.

spotify'da dinlemek için