SİYASET 12 Şubat 2019
71b OKUNMA     797 PAYLAŞIM

Turgut Özal, Neden "Demiryolu Komünist İşidir" Demişti?

Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı Özal, Ankara-İstanbul otobanının inşasını incelemeye gittiği sırada gazetecilerin "Japonya ve Avrupa'da uygulamaya konulan hızlı trenlerle ne zaman seyahat etmeye başlayacağız?" sorusuna böyle cevap vermişti. Aslında bu sözün politik arkaplanı çok daha geriden başlıyor...

"demiryolu komünist işidir" lafının marshall yardımı ile kısmi bir ilişkisi vardır ancak açıkçası konu içeride olan çok daha eski bir zihniyet ile çok daha fazla ilişkilidir. benzer bir söylemin ilk kullanılışı 70 küsür yıl öncesine kadar gider. 1929 dünya ekonomik buhranı gecikmeli de olsa gelip türkiye'nin kapısına dayanmıştır. bu dönem izmir iktisat kongresinde alınan liberal kararları tarumar eder. 30'ların başında halk fırkası durumu kotarabilmek için 5 oklu ilkelerine altıncıyı eklemeye karar verir. devletçilik ilke olarak benimsenir. buna göre devlet eliyle kurulan kamu iktisadi teşebbüsleri daha sonra burjuvazinin eli müsait olduğunda devredilecektir. demiryolları sorunu da sanayi ile göbekten bağlıdır.

ancak hemen meclisten tarihe geçen itiraz gelir. bir milletvekili şöyle demektedir: "memleketimizin bir işçi isyanıyla başa çıkabilecek güçte polis kuvveti, askeri tedbiri yoktur. bu sebeple sanayileşmeye hız verilmesi son derece tehlikelidir. önce polisimizi, ordumuzu güçlendirelim. daha sonra sanayiye ağırlık vermemiz akıllıca olacaktır".

neyse ki o zaman böyle bir tehdit anlayışı çok yaygınlaşmadığı için bu itirazlar çok önemsenmez. ancak chp iktidarının milli şef inönü döneminde iyice baskıcı bir hal alması muhalefeti birleştirdiğinde olayların yönü değişir. demokrat parti iktidara gelir. ağa kökenli adnan menderes ve ekibi parti içindeki aykırıları da hızla temizleyerek eskisini aratan bir dönemi başlatır. bu arada akıllara zarar bir hayalcidir menderes. toprak ağası kökenli olması kafasında tarıma dayanan bir kapitalist ekonomi hülyası yaratmıştır. bu bir süre marshall yardımıyla başlayan amerikan politikasıyla da uyumlu gider. bir yandan partiyi destekleyen sanayicilere de destek verilmektedir, ancak bir sanayileşme planı yoktur. zihniyet planlama ile birlikte demiryollarının da tamamen karşısındadır. ve amerikan politikası değişiverir. artık ithal ikameci sistem daha mantıklı bulunmaktadır. menderes de amerika ile zıtlaşmaya başlar. içeride de baskılar ciddi bir muhalif harekete yol açmıştır. amerikan yardımının kesilmesi hükümet için bir felakettir. menderes 1960 yazında gerçekleştirilmek üzere sscb ile görüşmeler ayarlar. sonrası için: (bkz: 27 mayıs)

Adnan Menderes

ancak 27 mayıs, aynı zamanda modernleşme için şart gördüğü bir anayasayı da getirmiştir

özgürlüklerin genişlemesi ve dünyada gelişen olayların da etkisiyle sol ani bir yükselişe geçer. bu noktadan sonra artık otu boku komünizm tehdidine bağlamak iyice moda olur (bkz: bu kış komünizm gelecek). demiryolları da sol savunuyor diye kuzeyden gelen istilanın sembollerinden biri haline getirilir. sanayiciler bile işlerine gelen bu sisteme korku ile yaklaşmaktadır. arada bir muhtıra gelir geçer (bkz: 12 mart). hükümetlerin de, cuntanın da demiryollarına yaklaşımı aynıdır. bu arada olaylar tırmanmaktadır. ve amerikan politikası yine değişiverir. keynesçi uygulamalar adım adım kaldırılmalı ve liberalizm adı altında eski kuralsız kapitalizme geri dönülmelidir (18 - 19. yüzyıl liberallerinin kemikleri sızlıyordur herhalde). 77'den itibaren arka arkaya planlı büyük katliamlar gerçekleşir, 24 0cak 1980'de bu politikayla ilgili alınan kararlar büyük bir muhalefetle karşılaşır ve 12 eylül'de de önceki olaylar bahane gösterilerek yine darbe yapılır.


yeni politikaların parlayan yıldızı turgut özal'dır

yüksek dış borçla yapılan teknoloji atağı göz doldurur. icraatın içinden dönemidir bu. yıldızımız kalemini gözümüze soka soka her gün telefondu, gaptı, anlatır durur. ekonomiye giren geçici canlılık esnafın da yüzünü güldürür. devir girişim devridir. krediyi kapan bir dükkan açmalıdır. allah boş duranı sevmez (ancak kredilerin çoğunun havaya gittiği anlaşılacaktır yıllar sonra). o sıralar yarı yerli sermayemiz de hızla otomotiv sektörüne girmektedir. bugün geldiği nokta ve pazardaki payı aşikar. ancak işin bir yönü daha var. özal hiç konuyu açmadan da geçiştirebilirdi durumu, bu lafı boşuna demedi. zira muazzam seçmen kitlesi ağırlıkla küçük girişimcilerden ve çevrelerinden oluşmaktaydı (bugün hala esnafın, küçük girişimcinin gözünde bir efsanedir). büyük yatırımlar bu kesimi korkutur. ülkenin muazzam kamyoncular - nakliyatçılar kitlesi, irili ufaklı şehirlerarası otobüs firmaları, yerel bir çevrede ürettiklerini satan küçük atölyeler (büyük firmalar o bölgelere çok daha ucuza mal taşıyabilecektir) ve benzerleri için, buralarda çalışanlar için demiryolu aynı zamanda bir felakettir. bu aileleri ve çevreleriyle birlikte milyonları bulan bir insan selidir. onlara yönelik akılcı bir ekonomik planlamaya girişmektense demagoji ve inkar süper tatmin edici ve geleneksel yöntemimizdir. demagojidir, çünkü bu insanların çoğunun kuyusunu kazan gelişmeler bir yandan zaten akıp gitmektedir. bu "ben sizi kolluyorum" mesajıdır ve diğer icraatların üzerini örtmektedir. özal ekonomik krizden çok önce ölmesi sayesinde deyim yerindeyse yırtmış ve bir efsane olarak kalmıştır. muhteşem özdeyişi demiryolu komünist işidir ise bizlere bıraktığı büyük demagojik miraslarından biridir. kollayalım, sahip çıkalım efendim.

Bütün Ayrıntı ve Bilinmeyenleriyle: Susurluk Kazası Nasıl Bir Süreç Sonunda Meydana Geldi?