SİNEMA 18 Mayıs 2021
50,5b OKUNMA     710 PAYLAŞIM

Türk Sinemasının 1960'lı Yıllardaki En İyi Filmleri

Türk sineması, bundan ta 60 yıl önce bile iyi filmler çıkarmaya devam ediyordu. İşte bunlardan en iyi 25 tanesini sıra sıra görelim.

1960'lı yıllar pek çok sinema eleştirmenine göre türk sinemasının gerçek anlamda altın yıllarıdır

1920'lerden beri bir arayış içerisinde olan türk sineması 1960'lı yıllar ile birlikte kendi dilini yaratmayı başaracaktır. yeşilçam'ın ürettiği bu filmler artık uluslararası film festivallerinden büyük ödüllerle dönecektir. metin erksan imzalı susuz yaz (1963) filmi berlin film festivali'nde büyük ödül olan altın ayı'yı kazanacak ve bu ödül, türk sinemasının da ilk uluslararası ödülü olacaktır.

1960'lı yılların son iki yılı haricinde bu on yıllık süreçte çekilen hemen hemen tüm filmler siyah beyazdır. ayrıca, bu yıllarda o kadar çok film çekilmiştir ki 1966 yılında çektiğimiz film sayısı ile o yıl en çok film üreten dört ülke arasında yer almışızdır. tür olarak ise bu yıllara melodram türünün liderlik ettiğini görebiliriz. daha sonraları yeşilçam'da birer klişeye dönüşecek olan pek çok konunun temeli işte bu yıllarda atılmıştır. bu muazzam melodramların en büyük oyuncusu ise hiç tartışmasız sadri alışık olacaktır. sadri alışık ve onun türk sinemasına kattıkları hakkında ne desek az kalır. kendisi o yıllarda hem komedi hem de melodram türlerinde kelimenin tam anlamıyla herkese oyunculuk dersi vermiştir. yıllar sonra bile hala konuşmaktan yorulmadığımız "turist ömer" ve "ofsayt osman" gibi pek çok efsanevi karakter ilk defa 60'lı yıllarda izleyicilerle buluşmuştur.

peki o yıllara oyunculuk anlamında sadece sadri alışık mı damgasını vurmuştu?

elbette ki hayır. bir kişi daha vardı ki yakışıklılığına bugün bile denk birini bulmak çok zordur. bahsettiğim kişi, hepimizin de bildiği üzere ayhan ışık'tan başkası değildir. yıldızı aslında 1950'li yıllarda parlamış olsa da 1960'lar türk sineması dediğimizde ilk aklımıza gelen isimlerden biridir ayhan ışık. ayrıca, 1950'lerin sonunda keşfedilen yılmaz güney de yine 60'ların en büyük aktörlerinden biriydi. kendisi yine bu yıllarda yalnızca oyunculuğu değil, yönetmenliği de denemiş ve birbirinden güzel "yerli western" filmlere imza atmıştır.

peki cüneyt arkın'lar, fatma girik'ler, kartal tibet'ler, türkan şoray'lar, hülya koçyiğit'ler... işte bu büyük isimler de ilk defa 1960'lı yıllarda ortaya çıkacaktır. ve o yıllarda çektikleri filmlerle ile ilerleyen yıllarda yeşilçam'a yön vermeyi başarmış birer yıldız oyunculara dönüşeceklerdir. peki şu emektarları unuttum mu sandınız: kadir savun, erol taş, belgin doruk, ayla algan, atıf kaptan, aliye rona, mümtaz ener, hayati hamzaoğlu, eşref kolçak, sema özcan, müşfik kenter, yıldız kenter, fikret hakan, ahmet mekin, süleyman turan, vahi öz, hulusi kentmen, nubar terziyan, kenan pars, cevat kurtuluş, turgut özatay, özdemir birsel, filiz akın, çolpan ilhan, izzet günay, ekrem bora, hakkı kıvanç, ihsan gedik, danyal topatan, sami hazinses, reha yurdakul, osman alyanak... ve daha sayamadığım pek çok büyük ismi de unutmam ne mümkün!

yönetmen olarak ise 1960'lara ve genel olarak da türk sinemasına kelimenin tam anlamıyla damgasını vurmayı başarmış bir isim vardır. bu isim hepinizin de tahmin edeceği üzere metin erksan'dan başkası değildir. kendisi bu yıllarda çektiği filmler ile inanın bana eşine dünya sinemasında bile rast gelemeyeceğiniz türde muhteşem filmlere imza atmıştır. o yıllarda çektiği pek çok film, bugün hala sinema eleştirmenlerince türk sinemasının en iyi filmleri arasında kendine kolayca yer bulabilmektedir. sadece metin erksan değil aynı zamanda bir diğer büyük yönetmen lütfi ömer akad da 60'lı yılları sırtlayan isimlerden biri olmuştur. kendisinin 1968 yılında çektiği "vesikalı yarim" filmi, eminim ki birçoğumuzun en sevdiği filmler arasında gelir.

şimdi gelin hep beraber bu filmlere şöyle bir göz atalım.

25) tarkan (yön. tunç başaran, 1969)

60'ların sonu özellikle de 70'lerin başı, tarih temalı aksiyon sinemamızın zirvede olduğu yıllardı. tarkan serisiyle bir yandan kartal tibet, malkoçoğlu ve kara murat serileriyle de diğer yandan cüneyt arkın yeşilçam'ın en iyi aksiyon filmlerine imza attılar. bu filmler elbette ki birer başyapıt değillerdi. ancak dönemine ve türk sinemasının geneline kıyasla fena sayılmayacak işlerdi. bugün hala bu filmleri keyifle izleyebiliyorsak söz konusu filmlerin başarılı olduğunu da iddia etmemizde bir yanlışlık yoktur.

24) ölmeyen aşk (yön. metin erksan, 1966)

emily bronte'nin klasikleşmiş romanı wuthering heights'ın (uğultulu tepeler) uyarlaması olan bir metin erksan filmidir. her anlamda üstadın kıyıda köşede kalmış değerli filmlerinden biridir. bu filmde de metin erksan'a has pek çok dokunuşa rast gelebilirsiniz. örneğin filmin ilk beş dakikasında hiçbir replik kullanılmaz. karakterler konuşacak gibi olurlar ama ağızlarından tek bir kelime dökülmez. 1966 yılında böylesine bir sahneye cesaret edebilecek yönetmen yalnızca metin erksan'dır. işte bu yüzden metin erksan günümüz için bile farklılığını koruyabilmiş çok büyük bir yönetmendir.

23) aşk ve kin (yön. turgut demirağ, 1964)

1965 yılında ikincisi düzenlenen altın portakal film festivali'nde en iyi film ödülünü kazanan "aşk ve kin" filmi, pek çok tartışmayı da beraberinde getirmiş bir filmdir. çünkü yarıştığı sene bir film daha aynı ödülün peşindeydi. o da ertem göreç imzalı "karanlıkta uyananlar" filmi. karanlıkta uyananlar daha iyi bir film olmasına rağmen ne yazık ki siyasi sebeplerle ödül "aşk ve kin" filmine gitti. ve sinemamız bugün bile çok az kişinin bildiği ilginç bir filmle karşılaştı. kanada televizyonlarında gösterilmesi için kanada'ya satmayı başardığımız bu filmi mutlaka izleyin derim. her yönüyle türk sinemasında eşine az rastlanır bir film olduğunu siz de göreceksiniz.

22) turist ömer (yön. hulki saner, 1964)

"turist ömer", hulki saner'in yönettiği, başrolünde ise sadri alışık'ın oynadığı sinemamızın en değerli filmlerinden biridir. "turist ömer" karakterinin başrolünde yer aldığı ilk filmdir. daha önce ilk olarak 1963 yılı yapımı ve yine hulki saner imzalı helal olsun ali abi filminde görünen turist ömer karakterinin çok beğenilmesinin ardından bu film çekilmiştir. bu filmle birlikte toplamda dokuz filmde daha "turist ömer" karakteri kendine yer bulacaktır. "turist ömer" efsanesini merkezine alan ilk film olması sebebiyle bu unutulmaz filmi herkesin izlemesini kendime bir görev bilirim.

21) şaka ile karışık (yön. osman f. seden, 1965)

hepimizin az çok bildiği sadri alışık'ın o meşhur "ofsayt osman" karakteri işte bu filmde yer almaktadır. filmi izlememiş olanların bile filmin en önemli sahnelerinden biri olan "mahkeme sahnesini" ezbere bildiğini biliyorum. "bu da mı gol değil hakim bey" repliği, artık günümüz dijital dilinin en değerli cümlelerinden biri haline gelmiştir. hatta söylenenlere göre o meşhur mahkeme sahnesinde yönetmen de dahil tüm çekim ekibi hüngür hüngür ağlamıştır. bu ülkeden bir sadri alışık geçti ya ne mutlu bizlere.

20) serseri (yön. nuri ergün, 1967)

60'lı yıllara yönetmenlik anlamında damga vuran isim nasıl metin erksan ise oyunculuk anlamında ismini türk sinemasına altın harflerle yazdıran aktörlerden biri de sadri alışık'tır. 60'lı yıllarda başrolünde yer aldığı her melodramda filmi tek başına sırtlayıp götürmüştür. sadri alışık bu filminde de yine birbirinden güzel tiratlar atar. sadri alışık "kazım" karakteri ile istanbul’un kıyı semtlerinden birinde balıkçılık yaparak yaşayan yalnız bir adamı canlandırır. takıldığı meyhanede yalnızlığı överken; içten içe de karşısına birinin çıkmasını ve ona bu dünyada yoldaşlık etmesini bekler. ve bir gün kör bir kız (sema özcan) çıkagelir karşısına.

19) suçlular aramızda (yön. metin erksan, 1964)

metin erksan'ın bir diğer gizli kalmış başyapıtlarından biri olan "suçlular aramızda" filmi, bu filmden önce çektiği "gecelerin ötesi" filmi ile birlikte sınıf çatışmasını temel alan bir suç dramasıdır. "suçlular aramızda" filminde ise bu çatışma hali daha açık seçik görülmektedir. zengin ve fakir arasındaki uçurum fark edilmeyecek gibi değildir. konusu ve filmin başlangıcı harikulade olsa da devamında da metin erksan aynı tempoyu koruyabilseymiş dünya sinemasında bile parmakla gösterilecek bir filme imza atabilirmişiz. yine de bu haliyle bile türk sinemasının yüz aklarından biri.

18) aç kurtlar (yön. yılmaz güney, 1969)

60'lı yıllarda ve 70'lerin başında western filmlerine benzer pek çok filme imza atmışız. hatta western filmlerinden o kadar esinlenmişiz ki bu filmde ennio morricone'nin film müziklerini de hunharca kullanmaktan hiç çekinmemişiz. "aç kurtlar", müzikleri haricinde her şeyiyle orijinal bir yerli western örneği. hem konusu hem de anlatım tarzıyla övgüyü fazlasıyla hak eden bir film. özellikle de çekildiği mekan açısından filme harcanan emeğin günümüzdeki her hangi bir türk filmiyle kıyası bile mümkün değil.

17) karanlıkta uyananlar (yön. ertem göreç, 1965)

"karanlıkta uyananlar", vedat türkali'nin senaryosunu yazdığı, ertem göreç'in yönettiği, lütfi akad ve beklan algan'ın ise yapımcısı olduğu sinemamızın ilk işçi filmdir. film, boya fabrikasında çalışan fabrika işçilerini, sonradan zenginleşen fabrika sahibini ve onun mahalleliden bir türlü kopamayan oğlunu, sendikalaşmanın önemini, işçi haklarını, grev hakkını ve işçi-işveren ilişkilerini başarılı bir dille anlatır. ayrıca, 70 ve 80'li yıllarda daha oturaklı hale gelecek olan sol eğilimli filmlerin de başlangıcı sayılması açısından kesinlikle izlenmesi gereken bir türk sineması klasiğidir.

16) seyyit han (yön. yılmaz güney, 1968)

yılmaz güney'in tam bir western ve aynı zamanda da akira kurosawa hayranı olduğu çektiği filmlerden az çok anlaşılıyor. türk sinemasının western türüne girebilecek birkaç filminden en iyilerini kesinlikle yılmaz güney çekmiştir. bunlar arasında bana göre en iyisi ağıt (1971) filmi olsa da seyyit han (toprağın gelini) filminin de türk sineması açısından yeri çok ayrıdır. film, western türünden o kadar etkilenmiştir ki filmde göze batan ilginç bir bar sahnesi bile mevcuttur.

15) sana layık değilim (yön. osman f. seden, 1965)

başrollerinde sadri alışık ve türkan şoray'ın yer aldığı 60'lı yılların bir diğer melodram klasiklerinden biridir bu film. yeşilçam melodramları işte bu yıllarda bu filmler sayesinde doğmuştur. bugün için klişe gelebilecek ama o zamanlar için gerçekten şahane bir filmdir. sadece muazzam replikleri için bile bu filmi izlemelisiniz. sadri alışık'ın türkan'a nasıl aşık olduğunu anlattığı o efsanevi tirat sahnesi hala türk sinemasının en güzel sahnelerinden biridir bana göre.

14) kızılırmak karakoyun (yön. lütfi ömer akad, 1967)

"kızılırmak karakoyun" filmi, ilk olarak 1946 yılında muhsin ertuğrul tarafından sinemaya aktarılmış olup esas itibarıyla anadolu aleviliğinden beslenen bir halk öyküsüne dayanmaktadır. filmin 1967 yılında lütfi akad tarafından çekilen ikinci versiyonu ise her anlamda aklımızda kalmayı başaran bir türk sineması klasiğidir. hem dokunaklı hikayesi hem de büyüleyici anlatım tarzıyla kesinlikle bir kez olsun izlenmesi gereken müthiş bir 60'lar filmidir. bu arada film, 1993 yılında üçüncü kez daha sinemaya aktarılmıştır. bunu da bir kenara not etmekte fayda var.

13) ezo gelin (yön. orhan elmas, 1968)

yeşilçam'ın bir diğer melodram klasiğine geldi sıra. fatma girik'in başrolünde oynadığı bu film 1973 yılında yeniden çekilecek ve fatma girik yine "ezo gelin" karakteriyle karşımıza çıkacaktır. bu seferki erkek başrol ise 70'lerin parlayan yıldızı kadir inanır'a gidecektir. iki film arasında bir tercih yapacak olsam oyumu kesinlikle 1968 yılında çekilen versiyonundan yana kullanırdım. nedense siyah beyaz oluşu filmi daha değerli kılıyor benim gözümde. her yönüyle kaçırılmaması gereken bir yeşilçam filmi.

12) köroğlu (yön. atıf yılmaz, 1968)

"köroğlu", atıf yılmaz'ın "ah güzel istanbul" ile birlikte 1960'larda sinemamıza armağan ettiği en güzel filmlerden biridir. başrollerinde cüneyt arkın ve fatma girik'in yer aldığı muazzam bir tarihi dramadır. atıf yılmaz, halk destanlarımız arasında çok ayrı bir yeri olan "köroğlu" destanını, bugün bile izlediğinizde sizi asla sıkmayacak şekilde beyaz perdeye aktarmıştır. bu filmde fatma girik güzelliğinin, cüneyt arkın ise yakışıklılığının doruklarındadır.

11) ala geyik (yön. süreyya duru, 1969)

1959 yılında atıf yılmaz yönetmenliğinde çekilen ve başrolünde yılmaz güney'in yer aldığı ilk filmin ardından on sene sonra bu sefer süreyya duru tarafından yeniden beyaz perdeye aktarılmıştır. bu seferki başrolde ise cüneyt arkın yer alacaktır. seksenler ve doksanlarda çocukluğu geçmiş kimselerin bu filmi televizyonda ıskalamış olabileceğine ihtimal vermiyorum. bu filmin bir şekilde karşınıza çıkmış olduğuna adım kadar eminim. hem aksiyon hem de ele aldığı takıntı merkezli konusu itibarıyla şahane bir yeşilçam filmidir.

10) haremde dört kadın (yön. halit refiğ, 1965)

türk sinemasında önemli bir yere sahip olan bu filmin senaryosu büyük yazarlarımızdan kemal tahir'e aittir. kemal tahir filmin senaryosunu halit refiğ ile birlikte kaleme almıştır. film, 1899 yılını yani osmanlı'nın son zamanlarını konak hayatı ve bir harem üzerinden ele alır. atıf yılmaz'ın yönettiği iki gemi yanyana (1963) ile beraber türk sinemasında ilk lezbiyen ilişkiye yer vermiş filmlerden de biridir. film, gösterildiği dönemde muhafazakar çevrelerce eleştiri yağmuruna tutulmuştur. eleştiriler ve yoğun protestolar sonucu yarıştığı antalya altın portakal film festivali'nde beklentilerin aksine en iyi film ödülünü haldun dormen'in yönettiği bozuk düzen (1966) filmine kaptırmıştır. osmanlı'nın çalkantılı geçen son yıllarına da ışık tutması açısından muhteşem bir tarihi filmdir.

9) kuyu (yön. metin erksan, 1968)

metin erksan’ın bir gazete haberinden yola çıkarak senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı bana göre son iyi filmidir. bu muhteşem filmin ardından ne yazık ki akılda kalıcı bir filme imza atamayacaktır. 70'li yıllarda trt için çektiği orta metraj televizyon filmlerinden bazıları da çok iyi olsa da uzun metraj filmleri arasında kendine has sinema dilini kullandığı son film "kuyu" olacaktır. filmde, metin erksan sinemasının ana temalarından biri olan “mülkiyet” kavramı, kadın-erkek ilişkisi üzerinden ele alınır. türk sinemasında “kadın” kavramını başrole koymasıyla da oldukça önemli bir yapımdır. erksan'ın diğer başyapıtları arasına rahatlıkla koyabileceğiniz şahane bir filmdir.

8) ah güzel istanbul (yön. atıf yılmaz, 1966)

atıf yılmaz, 80'li yıllarda kendini tam anlamıyla bulacak ve türk sinemasına birbirinden güzel "kadın" temalı filmler armağan edecektir. atıf yılmaz'ın 80'li yıllarda çektiği filmler o denli güzeldir ki inanın bana çektikleri arasında bazıları dünya sinemasında bile eşi benzeri olmayan filmlerdir. ancak atıf yılmaz'ın sineması çok daha eskilere dayanır. 1951 yılında mezarımı taştan oyun filmiyle başladığı yönetmenlik kariyerine 2004 yılında eğreti gelin filmiyle son verecektir. bu uzun ve efsanevi sinema yolculuğunda 60'lı yıllarda da birbirinden güzel filmlere imza atmıştır. bunlar arasında kesinlikle en iyisi sadri alışık ve ayla algan'ın başrollerinde yer aldığı "ah güzel istanbul" filmidir.

7) yılanların öcü (yön. metin erksan, 1961)

fakir baykurt'un aynı isimli romanından uyarlanmış bir metin erksan filmidir. ilginç bir şekilde filmin ankara'da gösterildiği bir sinema salonunda olaylar çıkıyor ve bir grup, film bittikten sonra, sinemaya maddi zarar verip "kahrolsun komünistler" diye bağırıyor. filmin neden böyle bir tepkiye yol açtığını ise anlamış değilim. sanırım filmin uyarlandığı romanın yazarının, yani fakir baykurt'un siyasi duruşundan kaynaklı böylesine anlamsız ve zorbalık dolu bir tepkiyle karşılamak zorunda kalmış bu harikulade film. bu filmin ardından şerif gören imzalı 1985 yılında yeniden çekilmiş olan versiyonunu da izlemenizi tavsiye derim.

6) gecelerin ötesi (yön. metin erksan, 1960)

film noir türünde çok fazla film çıkaramayan türk sinemasının bildiğim kadarıyla eli yüzü düzgün ilk film noir denemelerinden biri. "gecelerin ötesi" her anlamda hakiki bir film noir örneği ve aynı zamanda da müthiş bir suç dramasıdır. "gecelerin ötesi" filminin, film noir türüne girebilmesi için gerekli olan pek çok öge bu filmde mevcut. geçim sıkıntısı kaynaklı filmin geneline sirayet eden karanlık ve boğucu atmosfer, femme fatale kriterlerine uyan bir adet kadın oyuncu, filmin başında yapılan planların yavaş yavaş çözülmesi ve ana karakterlerin gözlerimizin önünde yok olup gitmesi... işte size gül gibi bir film noir ve bir başka harika metin erksan filmi.

5) gurbet kuşları (yön. halit refiğ, 1964)

orhan kemal'in 1962 yılında yayımlanan gurbet kuşları adlı romanından halit refiğ tarafından yine aynı isimle uyarlanmış olan bu film, 1. antalya film şenliği'nde (bugünkü adıyla altın portakal film festivali) "en iyi yönetmen" ve "en iyi film" ödüllerine layık görülmüştür. bu anlamda "gurbet kuşları" filmi, türk sinemasında önemli bir yere sahiptir. ayrıca, cüneyt arkın'ın bu film sayesinde parladığını da söylemeden geçmeyelim.

4) hudutların kanunu (yön. lütfi ömer akad, 1967)

lütfi ömer akad'ın bir diğer şaheseri. bu film, 2004 yılından bu yana cannes film festivali'nde başlatılan "classics" bölümünde, sinema tarihindeki gözden kaçmış önemli filmler kategorisinde, restore edilmiş bir şekilde 2011 yılında yeniden seyirci ile buluşma imkanı bulmuştur. tabi bu iş bizim sayemizde değil martin scorsese'nin başkanlığında kurulan dünya sinema fonu'nun çabalarıyla olmuştur. dünya sinema fonuna üyeliği bulunan fatih akın'ın scorsese'ye bu filmi önermesi sayesinde bu zamansız klasik bu günlere muhteşem bir kopya ile ulaşabilmiştir.

3) susuz yaz (yön. metin erksan, 1963)

türk sinemasının medarı iftiharına sıra geldi şimdi. metin erksan'ın bu muazzam filmi, 1964 berlin film festivali'nde festivalin büyük ödülü olan altın ayı'yı kazanarak türk sinemasına tarihinde uluslararası ödül kazanan ilk film olma şerefini armağan etmiştir. ancak bu başarı kolay olmamıştır; çünkü ülkemizde sansür kuruluna takıldığından film, bir otomobil bagajında gizlice avrupa'ya kaçırılmak suretiyle festivalde gösterime sokulabilmiştir. filmin büyük ödülü kazanmasının ardından devlet, filme itibarını iade etmek zorunda kalmıştır.

2) vesikalı yarim (yön. lütfi ömer akad, 1968)

aynı metin erksan gibi lütfi ömer akad da 60'lı yıllarda birbirinden güzel filmlere imza attı. bunlar arasında "vesikali yarim" filmini bilmeyenimiz herhalde yoktur. zaman içerisinde kulaktan kulağa yayılarak fısıltı gazetesi sayesinde kült bir film olmayı başarmış ve günümüzde de bir klasiğe dönüşmüş olan bu muhteşem aşk filmini hala izlememiş olmak türk sinemasına büyük bir ayıptır zaten. çok eskiden rastlaşması gerekenlerin her izleyende buruk bir his bırakan hüzünlü aşk hikayesi...

1) sevmek zamanı (yön. metin erksan, 1965)

metin erksan türk sinemasının 60'lı yıllarına gerçek anlamda damgasını vurmayı başarmış büyük bir yönetmen. o yıllarda çektiği filmler bugün hala sinemamızın en iyi filmleri arasında gösterilmekte. bu filmler arasında her sinema sever için ayrı bir yerinin olduğuna inandığım "sevmek zamanı" filmi ise metin erksan'ın benim için en iyi filmi. her anlamda eşsiz bir film. eşine dünya sinemasında bile rastlayamacağınız türden bir melodram örneği... doğu mistisizminde yoğrulmuş harikulade bir aşk hikayesi... bazen cisme değil bir surete aşık olursunuz aynı bu filme aşık olduğumuz gibi.