EDEBİYAT 1 Nisan 2019
42,4b OKUNMA     702 PAYLAŞIM

Türkçedeki Şapkalı Harflere Dair Yaygın Bir Şekilde Yanlış Bilinenler

Kalktı mı kalkmadı mı? Türkçeye sonradan mı geldi yoksa en başından beri var mıydı? Bu ve benzeri soruların çokça sorulduğu şapkalı harflere dair isabetli bilgileri aktarıyoruz.


şapkalı harfler, dil devriminin ilk günlerinde kullanılmamıştır

ince ve kalın "g" ve "k" (k harfi orhun yazıtlarında beş şekilde yazılır, sözlüklerimizde kalın bir yer tutar bu harf) harflerini birbirinden ayırmak için bu harflerin önüne "h" harfi konulmuştur. daha sonra alınan kararla öne yazılan "h" harfinin kalktığı, sesli harfler üzerine konan "^"nın bu işi yapacağı bildirildi. örneğin ilk günlerde "khamil" ve "ordughah" yazılan sözcükler alınan kararla "kâmil", "ordugâh" olarak yazılmaya başlandı.


yaygın bilinen kanının aksine tdk şapkalı harfleri kaldırmamıştır

(alttan ittirmeli üstten tüttürmeli çok oturgaçlı götürgeç veya tavuksal fırtlangıç sözcüklerini yayımlamadığı gibi). batı dillerinden gelen sözcüklerin şapkalarını kaldırmıştır; arapça ve farsça sözcüklerde şapka kullanılmaya devam etmektedir. gelecekte kalkabilme olasılığı da unutulmamalıdır.

Atatürk, TDK toplantısına başkanlık ederken (1933).

şapkalı harflerin kalkmasına yönelik eleştirilerin büyük çoğunluğu o kadar sığ ki kişioğlu üzülüyor. en sığı ise anlam bulanıklığı.

denir ki: şapka kullanılmayınca anlam bulanıklığı oluşuyor

"'karınızı bizimle paylaşır mısınız?' denildiğinde hangi sözcük olduğu anlaşılmıyor" savı var. eğer cümlenin ötesi ile berisine bakıldığında orada kastedilen sözcük anlaşılamıyorsa vah ki ne vah! dükkanı kapatıp gidelim efendim. arap abecesine dönüp geri kalan yaşamımızda "türkçe mi yetersizdi yoksa zekamız mı" ikiliğinde düşünerek deli divane olalım. 


bir diğer unsur ise: ahenk ve seslerin duyulduğu gibi yazılması

noktasına virgülüne dokunmadan hürriyet yaşar'dan alıntı yapayım: "varsayalım ki, tüm seslerin değişik özelliklerini yazıda belirtmeye karar verdik. ı, i, o, ö, u, ü harflerindeki tek ve çift nokta ile belirttiğimiz ses ayrımları dışında, bir tek düzeltme imi var, o da şapka (^). kulaktan öğrenmeye karşıysak, bu kez iki im daha bulmamız gerekecek: biri uzatmadan incelsin (lastik, lokum, tezgâh, laf...); biri inceltmeden uzatsın (asla, kaim, tatil, taze, tedarik...) biri de hem inceltsin hem uzatsın (kâse, lâzım, zekâ...). peki şuna nasıl çözüm bulunacak: 'ıhraç' ta 'a' sesi kısadır ama, 'ihracat, ihracı' derken uzundur, ithal, ithali/ meral, merakı/ icat, icadı/ icap, icabı, köroğlu destanı... da öyle! sayın sayabildiğiniz kadar! bırakın sıradan okuryazarları, değme düzeltmenler bile altından kalkamaz bu ayrımların."

doğru yazı, anlaşılan yazıdır; harfleri birtakım işaretlerle doldurmak güzel yazım yanılgısına düşmektir. kazakistan ne üzücüdür ki geçmek üzere olduğu latin abecesinde bu hataya düşmektedir. hürriyet yaşar'ın dediği fazlasıyla düşündürücüdür:

"bu arayışın sonu yoktur; aman eloğlunun sözcüğü bozulmayayım derken, kendi dilimizi unutmaya değin gider"

arapça güzeldir, farsça güzeldir, fransızca güzeldir, çince güzeldir, sümerce güzeldir, pek çok dil güzeldir! türkçe de güzeldir!

ben biliyorum ki eşsesli sözcüklerin anlamlarını ayırabilen ulusumuz, şapkasız harflerin kullanıldığı sözcüklerin de anlamlarını gayet ayırabilir.

Harf Devrimi ile Bir Gecede Cahil mi Bırakıldık?