Türkiye ve Libya Arasında Yapılan Deniz Suları Yetki Anlaşması Ne Anlama Geliyor?
Nedir?
türkiye-libya deniz yetki alanları anlaşması, türkiye ve libya'nın akdenizdeki karşılıklı yetki alanlarını belirleyen anlaşmadır. bu anlaşmanın yokluğu bölgede büyük bir yetki boşluğu yaratmakta, uluslararası hukuka ve deniz hukukuna göre türkiye'nin akdenizdeki faaliyetlerini zorlaştırmaktaydı.
ancak bu anlaşmanın uluslararası hukukta bağlayıcı bir yanı yoktur
yalnızca emsal olması nedeni ile mevcut hukuk zemininde bir mesnet olabilir. zaten yapılma amacı da budur. yani mesela, askerlikte vukuatın cezasız kaldığında emsal olabileceği ve yasal olmayan her şeyin bir anda yasal statü kazanabileceği gibi. yani bu anlaşma ile türkiye gaz meselesi yarın bir gün uluslararası mahkemelere taşındığında, "bak arkadaş bende kıta sahanlığı anlaşmalarına uydum ve libya ile anlaşma yaptım" diyecektir. neden? çünkü kıbrıs rum kesimi'nin uluslararası hukukta adaların kıta sahanlığı zemini olmamasına rağmen, varmış gibi etrafındaki parselleri sağa sola pazarlamasını çürütmek adına. zaten mesele kıbrıs'ın ada olmasından kaynaklı. yani türkiye bir anlamda kendisi ile libya arasında kalan kıbrıs'ın varlığını kıta sahanlığı anlamında reddetmiş oluyor. ve kıbrıs rumlarının parsel tezini rafa kaldırıyor. aslında yapılan anlaşmanın detayları incelenirse, libya'nın sahanlık sınırı neredeyse sicilya'ya kadar uzanırken türkiye'ninki marmaris etrafında kalmış oluyor. neden? çünkü etrafında yunan adaları var. aslında türkiye kendi kalesine gol atmış gibi görünürken legaliteye mesnet kazandırıyor.
libya anlaşması önemli ve akıllıca ama geç kalmış bir adım, ölü doğmuş bir girişimdir
neden mi: çünkü general hafter liderliğindeki güçler, libya'nın önemli petrol kaynaklarının bulunduğu alanlar da dahil, bugün libya'nın %85'ine yakınını kontrol ediyor. oysa 2015'te durum tam tersineydi. bu süreçte, bm'nin tanıdığı trablus yönetimi ülkenin çoğunluğunu yönetiyordu ve türkiye bu anlaşmayı o zaman yapmış olsa, o zaman trablus'taki bu yönetime daha güçlü destek verseydi bugün libya'da, türkiye'nin söz sahibi olduğu bir yönetim oluşmuş olabilirdi. ancak türkiye bu adımı atmakta çok geç kaldı. bu arada trablus yönetimi altındaki bölgede yolsuzluk, kuralsızlık, düzensizlik aldı yürüdü. bu olaylar nedeniyle bu yönetim ciddi güç kaybedip bugün trablus ve çevresindeki sınırlı bir alana sıkışıp kaldı, günlerini sayıyor. öyle ki; bu yönetimin etkin olduğu alanlarda bile ikili bir yönetim durumu var. düzenli bir ordu yok. buradaki silahlı unsurlar, sadece kendi menfaatlerini korumak amacıyla hafter güçlerine karşı direniyorlar.
öte yandan general hafter, sovyet askeri akademilerinde eğitim almış, libya-çad savaşı dahil sayısız savaşta aktif bulunmuş, askeri disipline sahip bir komutan. zaten bugün libya'daki savaşta taraf olmasında da bu askeri yönleri etkili oldu. zira kendisi; kaddafi'nin yönetime geldiği süreçte ve sonrasında hep yanında oldu kaddafi'nin. ancak libya'nın çad ile girdiği savaşta, çad'ın, fransa'nın da desteği ile libya'yı yenmesi sonrasında ikilinin arası bozuldu. kaddafi, bu yenilgiden general hafteri sorumlu tuttu ve vatan haini ilan etti. general hafter ise ülkesinin uzağında, yıllarca bugünlerin gelmesini bekledi ve libya'da olaylar patlak verince de soluğu ülkesinde alarak kaddafi'ye karşı savaşa katıldı.
general hafter güçleri, libya'nın önemli petrol yataklarına sahip oldukları için buradan elde ettikleri gelirle ciddi bir silahlanmaya gittiler. hafter, askeri disiplinle bölgesindeki tüm bozguncu, gaspçı, rüşvetçi, aşiretçi çeteleri susturmayı ve etkili bir yönetim oluşturmayı başardı. ek olarak ülkedeki önemli hava alanlarının çoğunluğunu da kontrolü altında tutarak, çatışmadaki hava üstünlüğünü eline aldı ve bunu ustaca kullanmayı bildi. trablus yönetiminin buna karşı yapabildiği tek şey, türkiye'nin verdiği bayraktar ile karşı saldırılar gerçekleştirmek oldu ki bu da sınırlı bir etki yaratabiliyor.
birleşik arap emirlikleri, mısır, suudi arabistan, rusya gibi çok sayıda ülke aktif olarak general hafter güçlerini destekliyor. zira menfaatleri bunu gerektiriyor. örneğin mısır; rövanş için pusuda bekleyen ihvan'ın yeniden zemin bulacağı bir ortamın oluşmasını, ülkedeki istikrarsızlığın derinleşmesini engellemek için sınırındaki hafter yönetimini destekliyor. çünkü trablus hükumetinin ülkede kontrolü sağlaması, disiplini oturtması mümkün görünmüyor. ülkede disiplinin olmadığı bir durumda, libya'dan mısır'a yönelik ışid ve türevleri saldırıların olması ihtimali, bunun ihvan'ı yeniden harekete geçirme olasılığı; mısır'ı general hafter'i desteklemeye itiyor. elbette mısır'daki sisi yönetimine düşmanlığını ilan eden türkiye'nin yanında yer almamak, karşısında yer alıp intikam almak gibi bir dizi başka neden de var. dahası şu sıralar çok konuşulan akdeniz'deki enerji alanlarını türkiye'ye kaptırmamak konusu da var.
birleşik arap emirlikleri ile suudi arabistan'ın da general hafter'i desteklemesi için benzer nedenleri var.
rusya ise, 11 eylül saldırıları öncesi ekonomik ve askeri olarak çok etkin olduğu libya'ya yeniden yerleşmek istiyor ve bunun için general hafter'in uygun isim olduğunu düşünüyor. rusya'nın desteği sadece politik/ekonomik düzeyde değil, ama aynı zamanda general hafter güçlerine paralı askerlerle aktif destek de sunduğuna dair haberler ara ara basına yansıyor.
mevcut durumda türkiye'nin bu gidişi düzeltmesi ve fecr-i libya (trablus) yönetimini öne çıkartması, ülkeyi ele geçirmesini sağlaması mümkün görünmüyor. çünkü türkiye aktif askeri destek veremiyor, zira dengeler çok hassas. hava desteği verme şansı yok, çünkü her bir uçuş için saatler ve havada yakıt ikmali gerekiyor ki bu da çok maliyetli. bu yüzden yapılan bu anlaşma, eğer libya'da dengeleri değiştirecek gelişmeler yaşanmaz ise, ilerleyen yıllarda trablus yönetiminin çökmesiyle birlikte anlamı yitirebilir.