Türkiye'de Kimsenin Pek Dillendirmediği Bir Gerçek: Olta Balıkçılığı Terörü
muhakkak ki başka denize kıyısı illerde de benzer problemler vardır ama istanbul'da artık iyice limitlerinden çıkmış, diğer insanların hafta sonu gezintilerini sabote etmeye başlamış olay. balıkçılığı ya da olta balıkçılığını yasaklayacak değiliz ama bu işin yapılacağı yerlerin artık belirlenmesi şehir için elzem hale gelmiş görünüyor. zira bu hobiye/işe gönül vermiş insanların belli ki şehirde yaşayan diğer insanları önemsediği ve umursadığı yok.
sahil şeridi olduğu gibi bu arkadaşların işgali altında. yürüyüşe çıksanız ya kafanızın üstünde misina gezecek ya oltanın denize sallanmasını bekleyeceksiniz. banklar ise tamamen bu insanlara ait. olta takımları, kovalar, balıklar için rezerve. olmasa bile balık artıkları ve kokudan zaten kullanmak mümkün değil.
hani deseniz ki sadece belli yerlerde böyle, oraya değil de başka yere gidelim. ama değil boğaz sahili boydan boya işgal altında. tek bir yürüyüş yolu yok ki balıkçıların istilası altında olmasın da rahat rahat hava alınıp, kafa dinlenilsin. bir de belediyenin çevreciliğe büyük katkısı olan yeni dolgu alanları filan tamamen bu işe bırakılmış gibi.
bu işin bir şekilde önüne geçilmeli ve avlanma için belli alanlar insanlara gösterilerek yürüyüş yollarının ve boğaz kıyısının herkesin kullanabileceği hale getirilmeli. ha olacak değil ya işte yazıp ümit etmiş olalım.
olta terörüne örnekler:
kafatası çatladı, beyni hasar gördü: haber-1
maganda değil balıkçı kurşunu yaraladı: haber-2
olta kancası gözüne saplandı: haber-3
2 senedir anadolu yakasında bisiklete binen biri olarak sonuna kadar katıldığım önerme.
bisiklet yolunu orama burama olta misina çarpmasın diye kullanamıyorum. normal yolda bile kaç kere kendimi bunlardan kurtarmak için yol kenarından araçların kullandığı orta bölüme süratle dalmak zorunda kaldım sayısını bilmiyorum. acilen çözüm bulunması gereken bir konu olduğu konusunda hem fikirim.
bundan 3-4 sene öncesine kadar, öğle aralarında bile yemek yemeyip 2-3 olta sallayarak yaşadığım hobimdi olta balıkçılığı.
neden mi bıraktım? sırf kendi bok midesini dolduracak ya da zevkini yapacak diye, sahilde çoluğu çocuğuyla yürüyen insanları hiçe sayıp, arkada insan var mı diye bakmadan öküz gibi olta sallayan bu tipler yüzünden.
ayaklarda kundura ayakkabı, üzerinde askeri kaban, elde şarap... hadi ne bok içiyorsan iç de, kafan güzel oldu diye yürüyüş yapan spor yapan karıya kıza it gibi bakma.
olta balıkçılığı yapanlar bilirler; bazen bir istavrit ya da sardalya akını olur, 10 tane iğne varsa hepsi dolar. yani 4 defa ful çeksen zaten evine götüreceğin balığı tutmuş olursun. ama bu pezevenklere yetmez o balık. kova kova sömürürler denizi. yavru balık bilmem ne hepsi hikaye. yeter ki 10 kilo balık götürüp bacanağına hava atabilsin.
benim de akşamları bostancı sahilinde karşılaştığım durum. eve girmeden yarım saat yürüyüş yapalım dediğimiz yollar işgal altında. tamam tutsunlar, balık tutmalarına bir şey demiyoruz ama baksınlar arkalarından insan mı geçiyor ne oluyor.
geçen akşam bir kadının suratına sırığını vurdu adamın biri, iğneyi misinayı zaten göremiyoruz.
aslında (bostancı sahili için konuşuyorum) yürüyüş yolu değil de taşların üzerinden tutsalar bu kadar sorun yaşamayacağız. ama tabi bankları işgal etmek ya da sandalyelerini düz betona koymak daha çok işlerine geldiğinden olacak, yürüyüş yapan insanların yolunu gasp etmek, millete iğneyle, sırıkla zarar vermek daha çok hoşlarına gidiyor herhalde.
polisi arasak bir yaptırımı olur mu acaba? belki beyaz masaya danışılabilir, bu konuda çalışmak lazım..