BİLİM 26 Aralık 2017
75,2b OKUNMA     1086 PAYLAŞIM

Uyku Esnasında Yaşanan Boşluğa Düşme Hissi Neden Kaynaklanıyor?

Herkesin sıkça başına gelen, çok iyi bildiği uyku esnasında yaşanan düşme hissi aslında uyku konforunu bozan bir unsur. Birden çok durumun sebep olduğu düşünülen bu hissi yapacağınız küçük değişikliklerle engelleyebilirsiniz.
iStock


uyku esnasında yaşanan düşme hissi, çeşitli sebeplerden ortaya çıkabilen ve uyku konforunu bozan bir tür uyku bozukluğudur. evrimsel açıdan açıklaması olduğu gibi, vücudun doğal kimyasının kişinin bedeni üzerinde yarattığı etkiler nedeniyle de ortaya çıkabilir. boşluğa düşme hissi basitçe vücudun bulunduğu yüksek konumdan istem dışı olarak daha alçak bir konuma hareket etmesi olarak açıklanabilir. 

muhtemel sebebinin primat atalarımızdan kalan arkaik bir içgüdü olduğu düşünülmektedir.

primatların geceleyin uyku için en güvende hissettikleri yer ağaçların yüksek dallarıdır. özellikle de afrika gibi yabani hayatın ve yırtıcıların membası olan bir yerden geliyorsanız ağaçları en korunaklı yerler olarak kullanırsınız. haliyle geceleyin uyumak için de ağaçları kullanırsınız. ilkel atalarımız da böyle yapmaktaydı lakin ortada bir problem vardı: ağaçtan düşmek. muhtemel senaryolarda ağaçtan düşmeye karşı geliştirilen bir reaksiyon ile beyin vücudu olabildiğince erken uyandırarak düşmeye karşı vücudun kendini uygun konuma getirmesini sağlamak istemektedir. zira çok yüksekten düşmeseniz bile ölümcül yaralar alabilirsiniz ve savana, orman gibi yaşam alanlarında alınacak olan bu ölümcül yaralarla hayatınıza devam etmeniz olası değildir zira gerektiği anda "kaçamamanız" hayatınıza mal olacaktır, üstelik yırtıcı hayvanlar avlandıklarında, avladıkları hayvan grubunun en zayıf üyesini kendilerine hedef olarak seçerler. çünkü yakalaması en kolay olanlar hastalıklı ve zayıf olanlardır. 


hal böyleyken sizi sakatlayabilecek bir düşmeden kendinizi sakınabilmeniz için beyniniz zamanla böyle bir mekanizma geliştirmiştir. 

kabaca tarif etmek gerekirse uykumuz esnasında belirli aralıklarla sinirler vasıtası ile belli kaslara ( bacak, kol, torsonun belirli bölgeleri ) elektrik gönderilir. böylece vücudun dengede ve stabil olup olmadığı kontrol edilmiş olunur. eğer ki uykunuzda bolca hareket eden biriyseniz doğal olarak bu "check" işlemleri sırasında böyle bir durumla karşı karşıya kalmanız yüksek bir olasılık halini almış olur. beyin; vücudun dengesinin bozulduğunu zanneder, " hey! çabuk kendine gel! düşüyorsun!" diyerek bedeninizi uyarır. böbrek üstü bezleriniz bir anda beyinden gelen sinirlerin taşıdığı elektrikle uyarılır ve adrenalin kan dolaşımına sokulur. kalbiniz hızlanır, kaslarınız gerilir ve düşmenin olası ikincil etkilerini hafifletmek için vücut tüm konsantrasyonunu toplayıp hazır hale gelir. bu esnada uyanırsınız. beyniniz düşüp düşmediğinizi öncelikle optik olarak algılamaya çalışır. düşüyorsanız ikinci dalga adrenalin salgılanır ve bu sefer ki daha güçlüdür. iskelet kaslarınıza ait atardamarlarınız genişleyip kana boğulmaya ve böylece hızlı hareket etmeye hazırlanır. kan şekeriniz yükselir, göz bebekleriniz genişler, gözünüze daha fazla ışık girer ve görüşünüz keskinleşir. kan basıncı artar, kalbiniz daha da hızlanır. 


eğer düşmüyorsanız uyanır uyanmaz dünya ile olan optik bilgi akışı kurulduğunda ( görme) beyin hızla duruma el koyar adrenalini kesip kanınıza nor-adrenalini basar. sakinleşirsiniz. 

ikinci durumda ise yaşam şekliniz önem arz eder. 

kafein, alkol, vb uyarıcılar beyin kimyasına özellikle fazla tüketildiklerinde olumsuz etkilerde bulunurlar. uyku gibi "nazik" bir iş ise böyle uyaranlara karşı oldukça hassastır. bunun yanı sıra stres de önemli bir faktördür. uykuya dalışın hemen öncesine değin yoğun bir şekilde kaygılı düşüncelere sahip olmak uyku konforunuzu oldukça aşağılara çekecektir. beslenme şekliniz de uyku kalitenizi etkileyen önemli bir unsurdur. zira bu tip düşme hislerinin yaşanmasının önüne geçebilmek adına kaslarınızın ihtiyacı olan bazı elementleri alacak şekilde beslenmeniz gerekir ki kaslarınız saçma sapan uyarılırla beyninizi alarm durumuna geçiremesin. magnezyum, kalsiyum, potasyum gibi elementler ihtiyaç duyduklarımızın en başında gelir. zira kas hücreleri elektrikle ( sinirler vasıtası ile ) ve bu elementlerin birbiri ile olan kimyasal reaksiyonları ile hareket ederler. herhangi birinin eksikliği ya da aşırılığı kaslarımızın biyomekaniğini olumsuz etkiler. 


süreklilik arz eden aşırı yorgunluk da hypnic jerk'ü(uyku esnasında düşme hali) tetikleyebilir.

çok yorgun olduğumuzda uykuya hızlı bir geçiş yapmak isteriz. kaslarınız rahat yatağınıza yattığınızda kendini germeyi bırakır, nefes alış-veriş hızınız düşer, vücut sıcaklığınız da doğal olarak azalmaya başlar. tüm bunlar ölümün göstergeleridir. bazen beyniniz bu geçişe ayak uyduramayıp kontrolü yitirip yitirmediğini anlamak ister. tabiri caizse " bu beden benden habersiz ölüyor mu lan yoksa ?" der ve uyku geçiş moduna kaslarınızdan ve vücudunuzun genelinden daha hızlı yanıt verip " kalk lan geberiyorsun musun yoksa teres!!! haberin yok ölüyoruz!" diye bağırarak sinirler vasıtası ile basar elektriği aşağılara doğru. biz de olduğumuz yerde "ne ne ne noluyoruz be?! kim dürttü lan beni ? nerdeyim ben ?" diyerek uykumuzu açarız. ama bu çok uzun sürmez. beyin ölmediğimize ikna olduğu an, " yat zıbar! bir şey yokmuş. açma uykunu devam et " der.


uyku konforunu bozan bu düşme halinin önüne geçmek içinse şunları yapmayı deneyebilirsiniz

aşırı yorgun olduğunuzda zihninizi fazla yormadan, düşüncelere boğulmadan uyumaya çalışın.
uyumadan önce süt için ya da 1-2 saat önceden 1 adet muz yiyin. gazlı içeceklerden uzak durmaya çalışın. uyuyacağınız odaya rahatlatıcı kokular sıkın. özellikle okaliptüs esanslı kokular rahatlatıcı olacaktır. oda sıcaklığını 18 derecenin altına 22-23 derecenin de üstüne çıkarmamaya çalışın, böylece üşüdüğünüzde ya da sıcakladığınızda konum değiştirmek, yorganı üstünüze çekmek vb hareketleri daha az yaparsınız ve bu hareketler esnasında "check" işlemlerine denk gelme ihtimaliniz azalır.