OTOMOTİV 8 Mart 2024
91,5b OKUNMA     275 PAYLAŞIM

Uzun Süre Kullanan Birinden: Toyota Corolla Hybrid Nasıl Araba, Alınır mı?

Almadan önce detaylı araştırma yapan ve az sayılamayacak bir süre de kullanan bir Sözlük yazarı, bu aracı almayı düşünen Sözlük yazarlarına tavsiyelerde bulunuyor.

toyota corolla hybrid... iki buçuk ay önce en donanımlı modeli olan hybrid passion x-pack e-cvt serisinden bir tanesini sıfır olarak almış bulunmaktayım. satın aldıktan sonra da boya koruma (toyota protect), kauçuk bagaj havuzu, kauçuk paspas ve basamak kaplaması eklettim. bunları da yazıyorum ki, bu aksesuarları ya da aracı almak isteyen varsa, mesaj atabilir yardımcı oluruz.

gelelim arabaya. şu ana kadar 2200 km'si şehirler arası olmak üzere toplam 3300 km yol yapmış durumdayım. aracı satın almadan önce internetteki inceleme videolarının tamamını incelemiştim, ama hepsi birbirinin aynısı idi. herkes, lansmanına katılmış, pazarlama ekibinden sunumu dinlemiş, sonra gelmiş aynısını videosuna yüklemişti. ben çok fazla soruyla bayiye gitmiş, ama bayideki satıcıdan da bilgileri alamamıştım. aracı aldıktan sonra araştırmalar, teknik servis ustalarıyla görüşmeler ve araç kitapçığından birçok bilgiyi öğrendim.

o nedenle aracı almayı düşünenlerin kafasına takılması muhtemel bazı konulardan da bahsetmek istedim

- aracın manuel vitesi yok. olamaz da. bence olmamalı da. hem artık manuel vites devri kapandı, hem de bu aracın teknolojisi gereği manuel vites teknik olarak imkansız.

- aracın elektrik motoru her süratte çalışabiliyor. 1 km hızda da 191 km hızda da sadece elektrik motoruyla aracı hareket ettirdim. yani 50 km'den sonra benzinliye geçiyor, yok o elektrik motoru sadece kalkış motoru vs değil. her hızda elektrik motoru veya benzinli motor veya ikisi birden çalışabiliyor.

- araç her saniye hesap kitap yapıyor ve o an hangi motordan ne kadar güce ihtiyacın olduğunu hesaplayıp sana otomatik olarak veriyor. sürücünün o anki ihtiyacı olan güç neyse o gücü elektrikli motorla karşılayabiliyorsa, elektrikliyi çalıştırıyor sadece. şayet elektrikli yetersiz kalacaksa, benzinli motoru çalıştırıyor. eğer anlık roketlenme gibi güç gerekiyorsa allah ne verdiyse deyip, hem elektrikli hem de benzinliyi birlikte çalıştırıyor.

- sürücü hiç bir zaman hangi motoru ne zaman çalıştıracağını seçemiyor. bunu yapay zeka hesaplayıp otomatik olarak yapıyor.

- araçta üç değil, dört sürüş modu var. eco, normal, sport, ev mode. eco modunda araç mümkün olduğunca ekonomik olarak kullanılabiliyor. fakat bu demek değil ki, araç ani ivmeler yapmıyor, hantal kalıyor. siz gazı köklediğiniz anda araç %90 civarı performansla kullanılabiliyor. normal modda eco ve sport karışık bir kullanım oluyor. sport modda ise araç çalışırken benzinli motoru daha sık kullanıyor ve motor performansı bu modda %100'lere çıkıyor. ben şehir içi kullanımda eco ile sürekli geziyorum. normal ve ev modu toplam 1 saat kadar ancak kullandım. sport modu ise şehirler arası yolculuklarda bmw, mercedes, audi, volvo gibi araçları rampada sollarken veya kısa sollama mesafesi olan yerlerde bir an önce sollayıp şeridime girebilmek için kullandım. yani nitrojen desteği gibi sport modunu kullandım. onun dışında gereksiz zaten. ev modu da aracın pili %60'dan fazla doluyken devreye alınabilen bir mod. electricity vehicle (ev) modunda, araç mümkün olduğunda elektrikli motor ağırlıklı olarak kullanılmaya çalışılıyor. bu da iyi bir özellik ama şarj yarının altına indiğinde moddan çıkıyor. çok nadir kullanılabilecek bir mod ve bence gereksiz bir mod. zaten araç daima elektrik motorunu devreye alırken, böyle bir mod eklemek saçma olmuş. bana kalırsa pazarlama amaçlı eklenmiş bir özellik, fonksiyonel değil. (2020 editi: eco, normal, sport modunda maksimum motor gücünde fark yok. yani rampada sollarken falan sport moduna almakla ecoda bırakmak arası fark yok. fark daha düşük hızlarda benzinliyi çalıştırma sıklığı, direksiyon ve gaz pedalı hassasiyetinde)

- en çok sorulan ve internette hiç bir zaman yanıtını bulamayacağınız bir soru. "pili ne kadar gidiyor?" hiç bir yerde yanıtı yazmıyor arkadaşlar. ama ben size ölçümlerime göre yanıtı söyleyeyim. aracı uzun bir rampadan (elmadağ inişi) indirirken b vites modunda kontrollü olarak indirdiğimde pili full olarak doldurdum. hatta full seviyesinde 5-6 dakika daha da doldurdum. sonra aracı emniyet şeridine çekip dörtlüleri de yakmadan bekledim. araç beklerken eğer batarya çok az değilse, benzinli motoru çalıştırmıyor ve sadece elektrikli motor çalışarak bekliyor. bu konumda aracın bataryası 18 dakikada %100'den %50'ye indi. buradan hesapla diyorum ki, bu aracın bataryasının bekleme süresi 36 dakika. hatta elektrikli motor çalıştırılır ve daha fazla güç istenilirse bu süre 20 dakikanın da altına düşebilir.

- peki ya pil biterse? hayır bitmiyor. hiç bir zaman pili 1 kademe görmedim. (batarya göstergesi 8 kademeli olarak gözüküyor, 1 kademe demek, 8'de 1 kademe anlamına geliyor. yani yaklaşık %13 batarya oranı demek.) pil 2 kademenin (%25) altına inerse hemen benzinli motor çalıştırılıyor. (2020 editi: batarya 3 kademenin altına hiç inmiyor. 2'yi dahi göremedim). benzinli motor jeneratör gibi bataryayı şarj ediyor. ortalama her 1 dakikada da bataryanın bir kademe arttığını görebiliyorsunuz benzinli motor sayesinde. araç %25-%75 şarj aralığında çalışmak üzere tasarlanmış. zaten piller de bu nedenle li-on değil ni-mh şeklinde. (li-on piller tam bitmeden doldurulursa ömrü kısalan tarzda pillerdir. ni-mh piller de tam boş veya tam dolu olduğunda ömrü kısalan pillerdir). bu batarya mantığından dolayıdır ki, plug-in hybrid araçlar (fişe takılarak şarj edilen araçlar) li-on pile sahip olmalı, toyota gibi kendi kendini şarj eden hybridlerde ni-mh olmalıdır. bu iki batarya tipinin kalite farkı yoktur, kullanım farkı vardır sadece.

- araç vurdurulabiliyor mu, evet vurdurulabiliyor. aynı tofaş'lar gibi araç vurdurularak çalıştırılabiliyor. vitesi n moduna alıp yapabilirsiniz.

- aracın aküsü biterse, akü takviyesi yapılabiliyor mu? evet yapılabiliyor. aynı tofaş'lar gibi aküsünü takviye edebilirsiniz. zaten aracın kaputunun altında da mutlu akü var, bildiğiniz normal akü yani. bu soru hybrid motorun aküsü ile normal akü karıştırıldığı için soruluyor. hybrid akü başka arkadaşlar. bu akü arka koltukta oturanların kıçlarının altına gizlenmiş durumda. o alan öyle kaput gibi kolayca açılmıyor. döşeme altına gizlenmiş ve açıldığında garantisini kaybedecek tarzda bir alanda. yani yanlışlıkla hybrid akü takviye edilmez, hybrid akü çarpmaz, akıtmaz vs.

- araçta şerit takip asistanı var. ama süper çalışmıyor. 50-60 km hızdan sonra devreye giriyor. sonrasında da şerit çizgileri tabak gibi gözüküyorsa ancak çalışıyor. bazen yol güneş ışığından dolayı parlıyor, ya da asfalttaki çizgiler silinmek üzere olmuş, ya da ara sokaklardaki gibi çizgiler saçma şekilde çekilmişse, o zaman çalışmıyor sistem. bu sistem (lta - line tracker assistant) ancak otoyol gibi temiz temiz çizgilere sahip yollarda tam randımanlı çalışıyor. fakat orada da 10 üzerinden 9 oranında iyi performans gösteriyor. bazen viraja sert girdiğinizde, elektrikli direksiyon motoru, kendi direksiyon motoru kuvvetiyle sizi viraja geri sokamıyorsa şak diye sistemi devre dışı bırakıyor. bu olay teknik olarak anlaşılabilir bir durum, ama en azından kullanıcıya bu durum söylenmeli.

- araçta otonom sürüş var. aracın şöför koltuğundan kalkın, arka koltuğuna oturun, aracı sürebilirsiniz. adaptif hız sabitleyici denilen bu özellik şöyle çalışıyor. siz araç dururken ya da hareket ederken bu sistemi devreye alıyorsunuz. sonra maksimum çıkabileceği hızı belirliyorsunuz, 130 km olarak girdiniz diyelim. sonrasında aracın gaz pedalına, ya da adaptif hız sabitleyicinin hızlanma butonuna parmakla basıyorsunuz, araç harekete geçiyor. önüne araç ya da viraj çıkmadıkça 130 km'ye kadar da hızlanıyor. önüne araç çıkarsa fren yapıyor, araçlar kırmızıda durmuşsa fren yapıyor, biri sollamışsa önünüze fren yapıyor. her seferinde de takip mesafesi öndeki aracın hızının yarısı kadar metre olarak kalıyor. virajlarda şeritleri takip ediyor ve sizi şeritte tutuyor vs. ne zaman çalışmıyor, mesela kırmızı ışıkta duran en öndeki araba sizseniz sistem otomatik durmuyor. yani trafik ışıklarını algılayıp da otomatik fren yapmıyor. ya da öndeki araç ani olarak fren durduğunda, yan şeride kaçma manevrasını yapmıyor. şeritleri net olarak görmezse sistem çalışmıyor. bir de ek olarak sistem aslında her 15 saniyede bir sizin direksiyona dokunmanızı istiyor. ama yarı dolu bir su şişesini direksiyona sokuşturun, sizin dokunduğunuzu zannederek bu uyarıyı vermeden kullanabiliyorsunuz. aracın harita sistemiyle de bu otonom sürüş konuşabiliyor mu, bilmiyorum. harita sistemi 13.000 tl'ye yükleniyor. (2020 editi: 1000 dolara düşmüş fiyatı. ama hala saçma bir tutarda) o parayı ona veren gerizekalı bulunursa, o test etsin artık orasını. neyse özetle otonom sürüş modu 10 üzerinden 8 puan alacak şekilde çalışıyor. olmalı mı, evet bence olmalı abi. köprü trafiğinde şöför koltuğunda bir film izledim. sadece şerit değiştirirken direksiyona dokundum, onun dışında hiç yorulmadım. özel şöför gibi bir mevzu, ama sadece şöför çaylak şu anda. teknoloji daha da gelişmeli ama bu hali bile enfes.

- kör nokta uyarı sistemi harika çalışıyor. eğer yan şeritteki araç sizden hızlıysa sistem çalışıyor, yavaşsa sizi boş yere uyarmıyor. mesela aracı sollarken ondan hızlısınız, ama sağ aynada aracı da görüyorsunuz. bu durumda size boş yere "abi sağda araç var dikkat et" demiyor. bu güzel. aracın direkleri görüş açınızı baltalamasa da veya yan aynaların açısı çok iyi olsa da bu sistem iş görüyor. gerekli mi, çok değil. çünkü 100 uyarının 1'inde ben o aracı hakkaten görmemiş oluyorum. diğer 99 koşulda ben o aracı ya aynalardan ya da yan camlardan görmüş oluyorum. yine de o 1 görememe durumunda kaza olursa, bunun için bile kör nokta uyarıcısı iş yapmış olur.

- kör nokta madem sağ solu gösteriyor. geri viteste de sağı solu uyarsın kardeşim diye düşünmüşler ve rcta denilen sistemi geliştirmişler. bunu şöyle anlatayım, mesela avm otoparkı gibi kapalı bir otoparkta iki aracın arasına park etmişsiniz ve geri geri çıkacaksınız. aynalardan ancak aracın kıç kısmını görebilirsiniz, geri geri az çıkarken bi bakmışsınız, arkadan yaya yürüyor, ya da bir araç geçiyor. işte bu tür durumlarda sizi uyarıyor hatta bazen fren de yapıyor. yani bir nevi şehirler arası dinlenme tesislerinde otobüsler tesisten geri geri çıkarken muavini arkaya gönderip de "gel serbest gel" diye bağrıtırlar ya..işte bunu bilgisayara yaptırmışlar. bence bu özellik harika çünkü bu manevra esnasında üç aynaya, aracın ön tamponlarına, birinin gelip gitmesine ve aracın içindeki kamera ekranına bakmalısınız. bunların hepsini hızlı ve koordineli yaparken bir de diğer araç ya da yayaların güvenliğini sağlamak zordur. bu konuyu iyi çözmüşler. 10 üzerinden 10.

- hız sabitleyici var. bu klasik sistem. şu km hızı geçme diyorsun, geçmiyor. tünellerde falan 70-80 km hız limiti var ya, oralarda iş görüyor. 70 km dediyseniz 69 km'de aracı kullanıyor. yokuş aşağı inerken bazen 70 ya da 71 oluyor. 70 olduğunda motor freni yapıyor, yetmiyorsa ve 71 olduysa da fren yaparak 69'a geri düşürüyor.

- otomatik uzun far sistemi var. çoğu yeni nesil araçta otomatik çalışan farlar var, ama bu biraz daha farklı. şehirler arası yollarda uzunları yaktınız ama karşıdan araba geldiğinde geri kısalara çevirdiniz ya, bu sistemin otomatiği işte. diyelim ki dağlık virajlı yollarda gece seyrediyorsunuz. virajı dönen bir arabayı gördükten 1 saniye sonra otomatik olarak kısalara geçiyor. o araç kaybolduktan 2 saniye sonra da tekrar uzunlara geçiyor. bazen dağdaki evin pencere ışığını ya da uzakta yan yana duran iki sokak lambası ışığını da araç farı zannederek kısalara geçebiliyor. yine de güzel bir özellik. benim aracımda sürekli uzunlar açık bu sayede. soldaki kol sürekli ileri itik durumda yani, nasıl olsa sistem otomatik olarak kapatıyor diye gündüz bile öyle kullanıyorum. 10 üzerinden 9,5 puan.

- kadran biraz karışık. tam hayalet ekran değil, üç tane ibre var ekranda. ama o ibrelerin sadece çubukları gözüküyor, arka planları da dijital. fakat ekranda çok fazla yazı vs var. hiç de simetrik bir ekran değil, tam japon işi olmuş kadran. çorba amk. fakat insan alışıyor. bu memlekette adaletsizliğe bile alışmışız bu kadran ne ki! 10 üzerinden 7 puan.

- stepne yok. açıyorsun bagajı, bir tane oda spreyi boyutunda bir sprey, bir tane de kompressör var. lastiğin patladığında önce sibobuna bu spreyi bağlıyorsun, sonrasında spreyin de kıçına kompresörün hortumunu sokuyorsun. (kompressörlü boya tabancaları gibi görünüyor yani) sonra veriyorsun havayı kompresörle. o spreyin içindeki malzeme, havayla temas ettiğinde sertleşen bir dolgu malzemesi aslında. lastiğin delik kısmını bu spreyin içindeki malzeme bulup tıkıyor. bir nevi kanın pıhtılaşması gibi yarayı doldurup kapatıyor. sonrasında da kompresörler olması gereken hava basıncına koyup yola devam ediyorsun. bu sistem çok iyi olmuş. bu dolgu malzemesi 4cm'den büyük yarıklarda işe yaramıyor ama yine de çok işlevsel. bir süre sonra bu sprey belki de lastiklerin içine otomatik olarak enjekte edilebilir ya da acil durumda kendiliğinden verilebilir olursa eğer, lastik patladığında araç durmadan dahi yola devam edilebilir. 10 üzerinden 10.

- aracın koltuk döşemeleri yarı deri yarı kumaş şeklinde. ilk başta bunu yarı ucuzluk olarak düşünmüştüm, sonradan bunun daha iyi olduğuna ikna oldum. sırtlar yapışırdı deriye, bunda o dert yok. bu kombin gayet iyi. koltuk tasarımı da çok iyi.

- araç koltuk döşemeleri iki seçenekli. ya tamamı siyah, ya da krem ve siyah. tam krem veya tam beyaz rengi yok. allah cezanızı versin o tam bej veye beyaz rengini koymadığınız için. ulan volvo'lara rakip olsun diye araç çıkarıyorsun, beyaz döşeme seçeneği niye koymuyorsun anten! bu bence aracın en büyük kaybıdır arkadaş. sırf bundan dolayı aracı almakten vaz geçecektim, neyse deyip aldım. 10 üzerinden -10000

- kaput altı yalıtım yok. evet yok. bu da ilk başlarda "abi niye yaaa, kaç para ki lan bi yalıtım" diye düşündürüyor. fakat kullanınca anlıyorsunuz ki, o elektrikli motorun sesi (çok sessiz ama inceden bir sesi de var) harika. yani o elektrikli motorunun sesini müzik sistemine bağlayıp surround dinleyesiniz geliyor. öyle güzel bir sesi var. ama benzinli motor ise tam bir hödük sesli. iki motor da kaput altında yanyana duruyor, birini yalıtıp, diğerini yalıtamayacakları için ikisini birden yalıtmamışlar. bu bir anlamda da iyi olmuş. çünkü bu araç, felsefesi gereği sizi zaten minimum benzinli motor kullanımına alıştırmaya çalışıyor. siz belli bir süre sonra benzinli motoru kullanmak istemiyorsunuz. benzinlinin gürültülü çalışması da yine sizi elektrik motoruna iten bir özellik. o sesi duymamak için aracı tasarruflu kullanıyorsunuz. bu nedenle yalıtım olmamasını ben savunuyorum. ince bir düşünce var arkasında, hem hak veriyorum hem de saygı duyuyorum. 10 üzerinden 10.

- arka koltukta oturanlar için tavan biraz alçak ne yazık ki. arka koltukta 80-90 kilolarında iken 185 boyundan uzun birisi oturursa, ya da 120 kilolarında 178'ten uzun birisi oturursa saçları tavana sürekli değerek seyir yapabiliyor. bunun nedeni de koltuk altındaki aküllerden dolayı koltuğun daha da alçaltılamamasından kaynaklı. bir tasarım önerim var bu konuda, onu japonlara ilettim bakalım. belki sonraki kasada düzeltirler o işi.

- pillerin ömrü kısa mı? hayır değil. 25 senedir kullanılan piller bile varmış. zaten 5+5 sene garantisi de var. her araç 5 sene pil garantili, sonra senede 300 tl gibi bir ücret ödeyerek yıllık olarak garantisini de yeniletebiliyormuşsunuz. aynı aracı 10 sene kullanmıyoruz zaten, bence gayet yeterli.


1 yıldan sonra olan bitenler

evet aracı alalı 1 yıl 1 ay kadar bir zaman oldu. bu süre zarfında çok şey yaşandı bitti. biraz daha araç ile ilgili bilgiler vereyim size.

- 13 ayda araçla 22500 km yol yaptım. istanbul'dan, ordu, ankara, tokat, antalya, izmir, muğla, bolu gibi şehirlere birden fazla gidip geldim.

- araçta iki tane hasar oluştu. birinde kız arkadaşım araba kullanmayı öğrenirken, panikle yoldan çıkıp, ahşap telefon direğine çarptı. sağ ön çamurluk azıcık büküldü, lastik içe girdi, rot başları büküldü, tampon kırıldı ve tamponun arkasındaki silecek suyu deposu gibi parçalarda hasar oluştu. kasko ile yaptırdım ve 7300 tl kadar parça ve işçilik maliyeti çıktı. (büyük hasar janttaydı çelik jantlar değişti. sonrasında salıncaklarda ve rot başlarında idi). ikinci hasar da sokağa çıkma yasağının olduğu bir gün aracıma yol kenarında park halindeyken birisi çarpıp kaçtı. sonra yakalandı kendisi, dava devam ediyor. o hasarda da 11.500 kadar masraf çıktı. o hasarda şöför kapısı boyandı, sol arka kapı boyandı, sol ön çamurluk değişti, tampon değişti, sol dikiz aynası değişti, kaputtaki ufak kasıntı düzeltildi ve kaput içinde bir iki ufak malzeme değişti. yani özetle çok titiz şöför olmanız yetmiyor, bir şekilde bela sizi bulabiliyor.

- aracın 15.000 bakımını yaptırdım. 780 tl bakım ücreti tuttu. yağı da değişti.

- araçta değişik şeyler de keşfettim. mesela aracın son hızı kitapçıkta 180 yazıyordu ama ben iki üç kez 191 yapmıştım. fakat şöyle bir detayı farketmemişim araç 188 km hızdan sonra gazı kesiyor. siz 188'e çıksanız ve gazı kökleseniz de, pedala yaptığınız baskı motora iletilmiyor ve sistem aracın daha da hızlanmasını engelliyor. fren yapmıyor ama gaz vermiyor motora. eğer yokuş aşağı gidiyorsanız ve dik bir yokuştan iniyorsanız, aracın hızı motor frenine rağmen hızlanacak kadar yüksekse o zaman 188'in üzerindeki hızları görebiliyorsunuz. fakat konya ovası gibi düz arazide asla 188'i geçemedim. bu işte japonların ultra güvenliğinin bir parçası. ama madem böyle bir durum var, o zaman niye 240-260 kadran koyuyorsun, o da ayrı bir durum.

- aracın hybrid sistemi yazılımına güncelleme geldi. araç daha çok fırsatta elektrikli motorla gidebiliyor. yani tasarruf oranı biraz daha arttı. ama yüzde kaç arttı derseniz %1-2 falandır yani. yine de sistemin geliştirilmeye devam etmesi sevindirici.

- araca 20 km hıza çıktığı anda otomatik olarak kapıların kilitlenmesini sağlayan bir aksesuar taktırdım yetkili serviste, memnun kalmadım. söktürmedim ama çok belalı ve kapkaçlı bir semtte değilseniz taktırmanızı önermem.

- aracın kaput içinde yalıtımı olmaması uzun yolda sinirimi bozuyor. araç içinde lastik sesi, rüzgar sesi ve motor sesi yüzünden çok gürültü oluyor. bu araba resmen 100 km'nin altında, düz yolda ve şehir içinde kullanılacak şekilde tasarlanmış. kesinlikle şehirler arası yolculuk aracı değil. koltukları çok rahat, 11 saat boyunca sadece yarım saatlik molalar vererek tek başıma kullandım ve hiç yorulmadan bel ağrısı çekmeden evime geldim. sürüşü de yine acayip rahat, çok çok memnunum. fakat o gürültü insanı çok rahatsız ediyor.

- aracın şehirler arası minimum tüketim değerleri zaten her yerde yazıyor. ben de maksimumunu söyleyeyim; 10,4 litre. istanbul'dan ankara'ya 170 dakikada gittim. basabileceğimin maksimumunu bastım ve sabaha karşı saatlerinde trafiksiz olarak seyir yaptım. araç 10,4 ortalama yakıt tüketimi yaptı. evet bu anlamda tasarruflu değil ama, aynı hızları yapan başka araçlara göre yine kabul edilebilir oranda. zaten bu araçlar şehir içi aracı.

- araçta en en en en sinir olduğum konu arka koltukların yüksek olması. arkaya 176'lık arkadaşı da oturttuğumda hafif kambur oturma ihtiyacı hissetti. arka koltuklar japonlara ya da çocuklara göre yapılmış. o arka koltuk altındaki bataryaların bir kısmını stepne boşluğuna doğru koymaları ve stepne boşluğundaki malzemeleri bagajın başka yerlerine koymaları iyi olurdu. bu arka koltuklara bir çözüm bulması şart toyota'nın.

- aracın şöför tarafındaki far, sağ öndeki fara göre 20 cm kadar daha aşağısını aydınlatıyor. önce bu bir hata zannettim, servise gittiğimde sordum. servisteki usta, "özellikle öyle tasarlanıyor, karşıdaki şöförün gözünü almasın diye" dedi. karanlık ortamlarda, kapalı otoparklarda falan o hiza farkını net anlayabiliyorsunuz.

- klima çok iyi ve hızlı soğutuyor. bunu aldığımda da fark ettim ama "heralde yeni nesil araçlarda böyle" diye yazmamıştım. fakat öyle değilmiş, gördüm. klima gerçekten çok iyi ve çok hızlı soğutuyor. ağustos'ta 38 derece antalya sıcağında güneşin altında 5 saat beklemiş aracı saat 13:00 dolaylarında çalıştırdım, bir dakika sonra çok soğuk oldu deyip dereceyi yükselttim. ki geceleri odamda klima 16 derecede son kuvvet açık uyuyan birisiyim, oradan hesap edin. klimadaki "fast" moduna tıklayın ya da "auto" moduna alın, motor bile ısınmadan klima görevini çok iyi yapıyor.

- bagaj içine (en azından yüksek paketlerde) çakmak girişi konulması şart. bagaja buzdolabı koydum, çakmağa bağlamak için arka koltukların arasından ön konsola kablosunu uzattım. arka koltuğun ortasından kablo geçti. bu çakmak yuvası 20 yıl önceki araçlarda bile bagajda bulunurdu. bu araca da (en azından aksesuar paketiyle vs) konulması lazım. aynı şekilde arka koltukta oturanların telefonu şarj edebilecekleri yer yok. koltuk altındaki konsolun içine kablo uzatmak lazım.

- araçta memnun kaldığım konular da oldu. yol tutuşu çok iyi. virajlarda falan araç savrulmuyor. otoyol virajlarına 170-180'le girebiliyorsunuz. dağ yollarındaki ortalama virajlara da 120'lerle girebiliyorsunuz. rampada çekişi gayet iyi. audi a3, mercedes c serisi, bmw 3,16'dan daha iyi. o araçlarla yarıştığım anlar oldu ben geçtim. 120 km'nin üzerindeki hızlarda ivmelenmesi yavaş. mesela 120 ile giderken renault fluance ile siz, gazı köklediğinizde o uzuyor. fakat 170'lere gelindiğinde fluance'ı geçmeye başlıyorsunuz ve daha da size yetişemiyor. 120 km hızın altında elektrikli motorun takviyesini çok net hissediyorsunuz, sizi öne fırlatıyor; ama daha yüksek hızlarda elektrikli motor biraz güçsüz kalıyor. arabanın benzinli motoru da hızını alınca ancak hızlanıyor.

- aracı alırken sakın sorularınızla istanbul ortaköy bayisine gitmeyin. ben ve bir tanıdık oradan aldık aracı, ama satış ekibinden hiç memnun kalmadık. ben aracı evde araştırmıştım ve ciddi ciddi almayı düşünüyordum. o günlerde başka bir iş için tişört şort ikilisiyle tesadüfen ortaköy'den geçerken bi girip aracın içine oturayım bakalım demiştim. bana resmen köpek çektiler kıyafetimden dolayı. hadi çocuğum dükkanın önünü kapatma tarzı kısa ve tripli cevaplar almıştım. ben ama inatla aracın içinde oturup sorularımı sordum, aracı keşfettim falan. o gün yanıtlarımı aldıktan sonra sinirle mekandan çıktım. sonra aracı kesin almaya karar verdim, ama bi test sürüşü yapsam diye yine bayiye gittim. orada diğer sorularımı da sordum. bu sefer satışçı arkadaş "lan yoksa bu müşteri mi?" diye düşünmeye başlayıp, ben daha istemeden bana test sürüşü önerdi. 2 km test sürüşü yaptık ve araçtan daha inmeden dedim ki "ben aracı alıyorum", direkt işlemlere başlayalım. yani demem o ki, aracı bu bayiden almayın. ne sorularınıza doğru dürüst yanıt alırsınız, ne de doğru dürüst muamele görürsünüz. aracı başka yerden alın. ama servis kısmı için aynı şeyi diyemem, servis ustaları allah için gayet iyi çalışıyor. sadece kaporta ustaları iyi değil, döşemelerde tornavida izleri bırakabiliyor, kapı contalarını iyi oturtamıyor, ya da söküp taktıktan sonra o parçadan gıcırtı gelebiliyor. fakat mekanik ustaları enfes. 15.000 bakımları için direkt gidebilirsiniz mesela ortaköy'e.

araçla ilgili bir sene içinde belki 30 kadar mesaj yanıtladım ekşi sözlük'te. bunun 25 tanesi "abi az yakıyor mu" şeklindeydi. bi 25 mesaj daha almadan şunu ekleyeyim. evet baktığınızda bu araçtan daha az yakan araçlar var. donanımhaber ölücüsü gibi en en az yakanı arıyorsanız bu araç o değil. bu araç, kendi sınıfında ve markasında en az yakan araçlardan. çoğu araca göre daha tasarruflu. ilaveten bu araç bir geçiş aracı. belki 10-20 sene ancak kullanılacak. hidrojen yakıt pilleri teknolojisi ilerlediği anda bu da dahil piyasadaki tüm fosil yakıt içeren araçların soyu kuruyacak. hatta akaryakıt ve şarj istasyonlarının da. o zamanlara kadar devam edecek bir geçiş teknolojisi bu. ben alırken de bunu biliyordum, yine de aldım. çünkü aracı 10 yıl kullanmayı hedefliyordum ve 10 yıla ülkemize o teknoloji gelmeyeceği için rahatım :)

benim insanlara en çok anlatmakta zorlandığım konu, bu araca sadece yakıt tasarrufu üzerinden bakmamaları. o anlamda en tasarruflusu değil zaten. ama bu araçta volvo s60'larla yarışır bir güvenlik sistemi var ve çok iyi çalışıyor. oto pilot özelliği var, çok iyi çalışıyor. (mesela köprü trafiğini tamamen oto pilotla geçiyorum, telefondan video izleyerek hem de. yola bakmıyorum bile). çoğu fosil yakıtlı araçtan daha çok çevreci (gerçi batarya üretimi esnasında çok karbon salınımı oluyor diye yazı gördüm, ama yine de total olarak karşılaştıramadım). ve en önemlisi hangi teknolojinin gelişmesini istiyorsanız, o teknolojinin müşterisi olmanız gerekiyor. ben elektrikli ve hidrojen yakıtlı araçların piyasaya hakim olmasını istiyorum gelecekte. o nedenle bu teknolojiye paramı yatırıp bu aracı aldım. yani dizel araç alıp "dünya daha yeşil olsun yea" diyenleri iki yüzlü buluyorum. (maddiyat nedeniyle zorunlu olanlar hariç.)

özetle; bu araç alınır mı? evet alınır.