Yaşamın Tüm Unsurlarının En Saf Haliyle Resmedilebildiği Gerçekçi Teknik
tenebrizm (caravaggizm);
latince "tenebrae"; koyuluk anlamına gelir.
tenebrizm; resimde, aydınlık ve karanlık alanların dramatik etkiyi artırmak amacıyla karşıtlık oluşturacak biçimde düzenlenmesidir. spot ışığı etkisi ile görüntüye gerilim eklemek için geliştirilen bir üsluptur. çok koyu bir fon üstünde verilen figürler, bir ışık demetiyle aydınlanır ve oluşan ışık-gölge karşıtlığı sonucu hacim kazanırlar.
bu teknik, albrecht dürer, tintoretto, el greco gibi çeşitli sanatçılar tarafından çok daha önceden kullanılmış olmasına rağmen italyan ressam caravaggio’nun bu üslubu ilk uygulayan olduğu düşünülür. bu yaygın düşünce yanlış olsa da üslubun ısrarlı kullanıcısı, geliştiricisi, caravaggio’dur.
17. yüzyıl başlarında başka ressamlar da bu yönteme başvururlar. caravaggio’nun gerçekçiliği ve tenebresso’sundan hareket eden bu ressamlara caravaggiocu ya da tenebrist denir.
örnek; george de la tour (1593-1652) “birth of christ”
barok sanatının yaratıcısı michelangelo merisi da caravaggio'nun adıyla anılan, gölge ve ışık oyunlarının temelinde oluşan, katışıksız bir gerçekliği dramatik bir biçimde yansıtmayı amaçlayan tekniğin adıdır. caravaggioculuk olarak da anılır.
caravaggio'ya göre bu teknikle yaşamın tüm unsurları olduğu gibi saf haliyle resmedilebilir. (caravaggio'ya göre hayatın büyük bölümü de zaten dramatik ögeler barındırır.) daha iyi anlaşılması için edebiyattan bir örnek vereyim. türk edebiyatında ahmet haşim'in şiirlerini okuduğunuzda ne hissediyorsanız, işte o şiirin tuvale yansımasını düşünün. sevinçleri bile dramatik resmeden bir gölge oyunları silsilesi...
elbette bu tekniğin oluşumunda da yaratıcısın sergüzeştinden izler görmek mümkün. caravaggio; kısa süren yaşamının büyük bir bölümünü fakirlik içinde hapishanelerde geçiriyor. kaçak yaşıyor, parasız ve aç kalıyor. ve bunları resmederek duygularını dışa vuruyor. bu zorluklar, onun hayatındaki birçok tabuyu yerle bir ediyor. örneğin din adamlarını ve azizleri sıradan birer insan olarak çiziyor. bu sebeple kilise tarafından cezaya çarptırılıyor. insanların zihninde ilahlaştırılmış olan imgeleri, basite indirgeyerek kağıda aktarıyor. bu sebeple, sanatın ve sanatçının özgürleşmesi hususunda önemli mihenk taşı olduğu kabul ediliyor.