TARİH 17 Aralık 2018
36,8b OKUNMA     452 PAYLAŞIM

Yunan ve Roma Düşünceleri Arasında Bir Köprü: Helenistik Dönem

Büyük İskender'in istilalarıyla başlayan ve Antik Dünya'da Grek (Yunan) etkisinin doruğa ulaştığı bir dönem Helenistik dönem.

yunan düşüncesi ile roma düşüncesi arasında bir köprüdür. yunan'dan kopuş, roma'ya bağlanış dönemidir.

antik yunan'da insan, yurttaştı. (yurttaş olmayan metoikoslar, kadınlar, barbarlar insan sayılmıyordu) helenistik dönem'de bu değişmiştir.

büyük iskender'in seferleri ile dünya sınırlarını değiştirmesi ile kent devletlerinin çöküşü başladı. helenistik dönem, kent devletlerinin çöküp roma imparatorluğu'nun ortaya çıkışı arasındaki dönemdir.

kent devletinde yaşadığı, onun yurttaşı olduğu için insan olanlar, bu birimler çöktüğünde kendilerini ne olarak kodlayacak?

helenistik dönem yurttaşın bitimi ve çıplak insanın doğmasıdır. çıplak insan: birey. bu dönemde birey ilk kez ortaya çıkmıştır.

bireyci toplumun ana ilkelerine baktığımızda özgürlüğü ve eşitliği görürüzü. antik yunan'da yurttaşlar arasında tam bir eşitlik vardır. ki ortada eğer bir eşitlilik yoksa özgürlük hasar görmüştür.bu çeşitliliğin çatışma yaratmamasının tek koşu bireysel özgürlüktür. helenistik dönem'in belirleyici özelliği birey ve bireyin özgürlüğüdür.

helenistik dönem'in ana ilkesi "hedonizm"dir. bu dönemde 4 tane okul vardır.hepsi de apolitik ve hedonist öğretiyi benimsemiyorlar.bu okullardan iki tanesi önemlidir.

helen dönemi olarak da bilinen bu dönemin bilim adına öncülüğünü yapan thales'tir. mö 3000'ler de başlayan bilimsel etkinlikler olgu toplama, sınama yanılma niteliğindeydi ve yaklaşık 600'lere kadar bu şekilde devam etmiştir. bundan sonra antik grek dünyası ön plana çıkmaya başlamıştır.

olgu bilgisinden olgunun nedeninin bilgisine geçme evresini temsil eden bu dönem, büyük iskender'in siyasal güç haline geldiği 300'lere kadar sürdü. egemen kültür ve felsefe bu süreçte de helen kültürüdür. ancak iskender'in fetihleri sonucu ele geçirilen yerlerdeki kültürlerle harmanlandığı için helenistik adını almıştır.

dönem itibariyle matematik, astronomi, fizik, biyoloji, coğrafya gibi disiplinlerin bağımsız olarak temelleri atılmıştır. m.ö 280 ile m.ö 160 arasındaki dönem kültürel ve bilimsel açıdan oldukça üretken bir dönemdi ve bunun sonucu olarak matematik alanında öklid, arşimed, apollonios, astronamide aristarkhos coğrafya dalında poseidonios tarih alanında polybios gibi büyük insanlar çalışmalar yapmıştır.

felsefe alanında ise dört büyük akım etkili olmuştur. bunlar epiküros, stoa, akademi ve peripatetik felsefi öğretileridir.

iskenderiye, perge, assos, bergama, efes, didim, rodos hem sanat hemde kültür ve bilimsel etkinlikler açısından öne çıkan merkezler olmuştur.

romalıların mısırı ele geçirmesi sonucu bu dönemde tüm güzel anılarıyla tarihe karışmıştır nitekim.

yunan kentleri, güzellik ve doğruluk üzerine düşünen birçok filozofa ev sahipliği yapmıştır. büyük iskender'in pers imparatorluğu'yla olan savaşı sırasında ve sonrasında bu doğruluk ve güzellik fikri yunanlıların kent imgesinde yer almaya başlamış ve bu imgenin getirisi helen kentleri olmuştur. helen kentleri sıhhi, düzenli, iyi örgütlenmiş, estetik bütünlüğe sahip kentlerdir. ben helenistik dönem kent planlaması ve sanatın kent üzerine etkisine dair bir şeyler söylemek istiyorum.

helen kentlerinde ilk zamanlarda helen topluluklarının başında krallar varken, akropolis kentin merkezini oluşturmuştur. kentin geriye kalan bölümü ise akropolün yamaçları çevresinde kümelenmiştir. ancak daha sonra kent devletleri kurulunca agora ön plana çıkmaya başlamıştır. agoraya stoalar ve tapınaklar egemendir. stoalar, helen kentlerinin konforunu arttırmak amacıyla helen kentlerinde etkinliğini arttırmıştır.

helenler büyük tapınak ve mahkeme binaları tepelere değil, genellikle yer seviyesine, agoranın içine veya yakınına kurmaya başlamışlardır. çünkü helen döneminde bütün kent yapılarının boyutları büyümüş ve iki-üç katlı binalar yapılmaya başlamıştır. bütün kentte hâkim olma anlayışı bina yüksekliklerinin artmasıyla bu yapıların tepelere yapılma zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır.

helen kent planlama anlayışını ızgara plan oluşturur. bu plan, toprağın kolay ve uygun bölünmesini, adaletli olunmasını sağlar. bu planlama ile düzenli kent meydanları oluşmakta ve kent kesin çizgilerle mahallelere ayrılmaktadır.


helen kentinin estetik niteliği olarak perspektif ve boyuna eksen, hippodamos plan tipinin getirilerinden biri olmuştur. çünkü tek tek binalarda olduğu kadar, binaların kendi aralarında da bilinçli bir estetik oluşturulmaya çalışılmıştır.

helen kentlerinde hem dinsel yaşam hem de siyasal yaşam sanata sıkı sıkıya bağlıdır. bütün kent, gerçekte bütün ülke, tanrılara ya da belirli bir tanrıya aittir. helen hükümdarları, sanat ve bilimin koruyucuları olarak ün kazanmak istemişlerdir. bu yüzden dev tapınaklar ve büyük anıtlar yaptırmışlardır. bergama antik kenti bunun en güzel örneğidir.

helenler, çıplaklıklarıyla gurur duymuş, çıplak dolaşmış, çıplak savaşmış ve kent mekânlarını çıplaklarını göstermek için kullanmışlardır. olgun insan, bedeninin kusursuzluğuyla övünmüşlerdir. bu ideal insan anlayışı dönemin heykellerinde de etkisini göstermiştir. zeus sunağı’nın frizlerinde yer alan heykeller de bu ideal insan bedeni anlayışının göstergesidir. mimari ve heykel sanatının bu kadar yakın ilişkide olmasının sebeplerinden biri de sanatçının hem mimar hem de heykeltıraş olmasıyla açıklanabilir.

Çayınızı Kahvenizi Alın Gelin: Büyük İskender'i Tarih Kitaplarının Dışında Anlatan Bir Biyografi