PSİKOLOJİ 27 Nisan 2021
22,9b OKUNMA     499 PAYLAŞIM

Zalim Gerçek: Pandemide Yeni Biriyle Tanışmanın İmkansız Hale Gelmesi

Birinci yılını çoktan geride bırakan COVID-19 pandemisi, sosyal hayatı da dümdüz etti bildiğiniz üzere. Ne yeni sevgili ne de arkadaş edinebilen insanlara dair Sözlük yazarlarının yorumlarını derledik.
iStock

gerek virüs gerek kısıtlama saatlerinin iyice öne çekilmesiyle birlikte mesai bitiminden sonra biriyle buluşmak, tanışmak imkansız hale geldi.

zaten cafe tarzı mekanlar bir açılıp bir kapanıyor. buluşabilen de varsa sahillere hücum ediyor. ailesiyle yaşayanlar da onlara zarar gelmesin diye temastan kaçınıyor haliyle.

sıkıntılı durumlar...

bence bu illaki ilişki olarak düşünülmemeli. insanlar çeşitli sosyal ortamlarda arkadaş da ediniyordu. mesela tiyatroda yanımızda oturan teyze, konserde önümüzdeki çocuklu çift, alışveriş merkezinde kasadaki adam... gibi gibi. bu da kalmadı artık. ilişki konusuna girmiyorum bile. flört neydi, nasıl edilirdi hiç hatırlamıyorum...

insanlar birbirlerinden iyice uzaklaştılar artık, ben mesela eski hayatım nasıldı hatırlamıyorum resmen. sadece ilişki açısından değil, rastgele bir şekilde yeni insanlar tanıma heyecanı yok artık. öcü gibi sokaktaki işlerimizi halledip evlere kaçıyoruz, sokağa çıkmak bir kafa dağıtma eylemi değil artık sadece iş halletme eylemine dönüştü. bu şekilde bu psikolojiyle eski halimize nasıl döneceğiz, hiç bilmiyorum...

tanışılacak yer bulunuyor bir şekilde de kimsenin enerjisi yok artık. pandeminin ilk zamanları herkes bir şeye sardı, evde kendini motive etti, ekmek yaptı, kahve yaptı, görüntülü konuştu, keyif aldı. artık hepimiz bitiğiz. psikolojik olarak çöktük. kimsenin ne sabrı ne tahammülü ne hayat enerjisi var bir şeyler yapmak için. biri bir tane dert söylese nereye kaçacağımı şaşırıyorum çünkü artık bana kadar bile kalmadı pozitifliğim, değil ki birinin motivasyonunu arttırayım...

yeni biriyle tanışıyorsun, online oluyor genelde ama istek yok. sosyal beynin zorluyor önce hadi tanış konuş diye ama devamı yok. çünkü artık gerçekten halimiz yok.

çalışıyorum, eve geliyorum, evden çalışıyorum, markete gidiyorum, eve geliyorum. bir sayfa kitap okumaya isteğim bile yokken nerede yeni insan tanıma isteği... ülkece kocaman bir depresyon balonunun içinde, ev-iş arası yuvarlanıyoruz.

umarım fiziksel sağlığımızın yanında akıl sağlığımızı da daha fazla hasar almadan kurtarırız bu süreç hafiflediğinde...

fiziksel ortam olarak yalnızca iş hayatı kalmasıyla beraber oluşan imkansızlaşma durumu.

yukarıda bir yazar kişisi görücü usulü tavsiyesinde bulunmuş. problem de görmek eyleminin gerçekleşememesi zaten. usulü de gerçekleşmemiş oluyor böylece.

sokağa çıkma yasakları sadece çalışma saatleri içerisinde mevcut değil. akşam saat yedi oldu mu evde olacaksın. tatil günü dışarı çıkamayacaksın. hoş çıksan da bir şeyler içip muhabbet edeceğin bir ortam yok. bu pandemi şartlarında olmasın tabi ama sonuç olarak bu bir problem ve şu anlık çözümü varmış gibi de durmuyor.

sosyal medya üzerinden yazışma ve açılma olayları da ifşalanma noktasında sıkıştırıyor birçok kişiyi. çekiniyor doğal olarak insanlar. topluma açık olmasa bile yakın arkadaş çevresine ifşalanmak bile hoş bir şey değil benim açımdan. bunu aşmamız gerekiyor. şahsen sosyal medya üzerinden bir girişime maruz kalsam kendi açımdan değerlendirip, yalnızca ciddi fikir ve bilgi alma dışında kimseyle paylaşmamayı tercih ederim. neticede karşı tarafın da özel hayatı bu ve ona saygı duymam gerekir diye düşünüyorum.

pandemide biriyle tanışmanın imkansızlaşması, pandemide hayatının aşkıyla karşılaşmaktan daha iyidir. alabildiğine özgür olduğun günlerde aşık olma, kimseyi beğenme, lanet pandemide körkütük aşık ol, bir de aşkına karşılık bul. şansımı sik***m. internet üzerinden değil, yüz yüze tanıştık hem de. adam gibi görüşemiyoruz. benim saatim ona uymaz, onun saati bana uymaz, mekanlar kapalı... bulunduğum yerden baba evine geldim geçici olarak, ana baba hayat eve sığar modunda takılıyorlar. eve de çağıramazsın. başkası evine tüpçüyü zor sokuyor, seni hiç sokmaz. dişinizi sıkın, pandemi bitince aşık olursunuz... kafayı sıyırtıyor.

korona ve 2 yıllık meslek hayatım sonrası, pandemide biriyle tanışmanın imkansızlaşması beyanına katılıyorum. eskiden günde 2-3 bireyle tanışırken, şimdilerde en son kiminle tanıştığımı hatırlamıyorum. bunun kötü tarafı; insanın hayatının rutine ve tekrara dönüşmesi. çalıştığım yerde son derece iyi iş yapsam da şartlarım gayet iyi de olsa işkenceye dönüştü bir süredir. eskiden başımı yastığa koyduğumda aklıma gelecek yüzlerce farklı şey varken şimdilerde etrafımdaki bir avuç insan zincirinden kopamıyorum ve bu da bana artık hayatta yerimde saydığımın en güzel göstergesi gibi geliyor. çoğunuz dsg butonu diye hemen sözlük çöplüğüne hiçbir yararı olmayan karakterler ve bkz atmışsınız ama şöyle bir denklemi var bunun:

tanıdığım hemen her insanın farklı bilgi ve becerileri ve ilgi alanları var. bu insanlarla diyaloğu sürdürmek, gerçek anlamda konuşmak ve en önemlisi konuştuklarını anlamak için sürekli bir şeyler öğrenmek durumunda kalıyor insan. bu türlü bir diyaloğu 5 kişiyle yapsam, her biri farklı alanlarda olsa tahminen sürekli olarak öğrendiğim ve geliştirdiğim en az 5 tane konu olurdu. fakat bu sayı düştükçe ve yeni oyuncular girmedikçe, insan bildiklerinin ona yettiği yanılgısına kapılıyor içten içe. sanırım benim durum da bu. en basiti ekşi sözlükten tanıdığım insanların sebep olup ufkunu açtığı, adını bile duymadığım şeylerin sayısı onlarcadır. şimdilerde bu yok.

buna uygun gidecek bir martha medeiros şiiri bırakayım, belki anlayanınız olur.

yavaşça ölür onlar

yavaş yavaş ölürler
seyahat etmeyenler,
yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar.

yavaş yavaş ölürler,
izzetinefislerini yıkanlar
hiçbir zaman yardım
istemeyenler.

yavaş yavaş ölürler
alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları
yürüyenler,
ufuklarını genişletmeyen ve
değiştirmeyenler,
elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyen, veya bir yabancı
ile konuşmayanlar.

yavaş yavaş ölürler
ihtiraslardan ve verdikleri heyecanlardanı kaçınanlar,
tamir edilen kırık
kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten
kaçınanlar yavaş
yavaş ölürler.

yavaş yavaş ölürler
aşkta veya işte bedbaht olup istikamet
değiştirmeyenler,
rüyalarını gerçekleştirmek için risk
almayanlar,
hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar.
yavaş yavaş ölürler.

martha medeiros