SİNEMA 7 Haziran 2024
18,7b OKUNMA     254 PAYLAŞIM

Zendaya'nın Aşk Üçgeninin Merkezinde Olduğu Challangers Filminin İncelemesi

Luca Guadagnino'nun yeni filmi Challangers (Rekabet) gerçekten iyi mi?

tenis ve cinselliği harika resmeden havalı film

challengers; türkçe adıyla (rekabet) tüm zamanların en iyi spor filmlerinden ve 2024'ün şimdiden en başarılı yapımlarından biri. önceden 2023 eylül'de vizyona gireceği açıklanmış olan filmi, gecikmeli olarak 2024'ün nisan'ında izleyebilme imkanına kavuştuk. film ülkemizde de 26 nisan itibarı ile gösterime girdi.

formula 1'in eski dünya şampiyonlarından kanadalı pilot jacques villeneuve bir röportajında; "formula 1'de ya da herhangi bir spor dalındaki hiçbir büyük başarı, aşık olduğum kadınla yaptığım seks kadar beni mutlu edemez." demişti. villeneuve seksi, tüm sportif başarılardan alınan hazzın önüne koyuyor, kendisi için bu tip başarıların önem sırasında çok arkalarda kaldığından dem vuruyordu.

bu konuda dünyaca ünlü iki futbolcu da farklı görüş bildirmiştir. ilki narsisizmin dünyada belki de en çok yakıştığı kişi olan zlatan ibrahimoviç'tir. zlatan bir demecinde; "seks mi gol atmak mı? sorusunun cevabı elbette sekstir. aksini söyleyen insanın seks hayatı berbattır." şeklinde açıklama yapmıştır. ingiliz milli futbolcu gary lineker ise, olaya başka bir açıdan bakmış ve şöyle demiştir; "seks, herkesin yapabildiği bir şey. ancak onbinlerce taraftarın önünde attığınız gol ve yaşadığınız mutluluk, pek çok insanın hayatında asla deneyimleyemeyeceği türde, eşsiz bir zevk."

yazıya konu filmde de, sporla seksin iç içe geçtiğini ve tenis oyuncularının maç yaparken çıkardığı seslerle ve vücut dilleriyle rakibiyle yaşadığı ilişki, pırıl pırıl bir görsellikle gözler önüne seriliyor. italyan sanatçıların, sanatın hemen her dalında, en başta cinsellik gelmek üzere temel içgüdüleri, sanatlarında "tüm çıplaklığıyla" ve ileri derecede estetik kaygılarla yansıtmak konusunda, aşmış bir yetenekleri olduğu bilinen bir gerçektir. resim, heykel, opera, sinema, tiyatro vb. birçok sanat eserinde, bu estetiğe rastlamanız mümkündür. sinema dünyasının son yılların en popüler isimlerinden olan, italyan yönetmen luca guadagnino'nun, tüm dünyada vizyona giren son filmi, uzun zamandır büyük bir merakla beklenen bir yapımdı. çünkü luca'nın filminin merkezinde de sporcular var ve onların yaşadığı aşk üçgeninden yayılan yoğun cinsel gerilim de fazlasıyla mevcut. dolayısıyla böyle bir hikayeyi italyan bir yönetmenin film haline getirmesi, hedefi 12'den vurmak gibi olmuş. film, tenisin o kendine has havasını ve iki oyuncunun ilişkilerini, bu spor branşına göre nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. en kırıcı spor branşlarından olan tenis, rekabet isimli filmde bir tür ilişki aracı olarak kullanılıyor.


2023'ün en iyi filmlerinden olan past lives'ın yönetmeni ve senaryo yazarı celine song'un eşi justin kuritzkes, filme yazdığı orijinal senaryoyla damga vuruyor ve bizlere harika bir hikaye sunuyor. senaristin eşi celine'in past lives için yazdığı senaryo, kendi hayatından izler taşıyan bir aşk üçgeniyken, justin bu filmdeki aşk üçgenini, 2018'de izlediği bir maçtan esinlenerek yazmış. o sene serena williams ve naomi osaka arasında oynanan maçta, williams'ın koçuyla iletişime geçmesi, hakem tarafından cezalandırılmıştı. senarist kuritzkes'in ise olayda gördüğü güzellik şuydu; "peki ya o an, tenis dışı çok hayati bir olay varsa? oyuncu bunu koçuna, ceza almadan nasıl anlatabilirdi? işte justin'in hikayesinde, tenisçilerin vücut dilini bazen kullandıklarını ve yaydıkları enerjiyle etrafına bir şeyler anlattıklarını öğreniyoruz. filmde buna dair öylesine güzel sahne var ki. bu güzel senaryoyla çekilmiş filmi izlemenin keyfi, bu sayede katlanıyor. (yazının devamında spoiler bulunmayacaktır.)

2006 ile 2019 yıllarını kapsayan 13 yıllık bir aşk üçgeni hikayesi olan film, liseden arkadaş olan art ve patrick'in, bir turnuva vesilesiyle, çok başarılı genç tenisçi tashi duncan'la (zendaya) tanışmasıyla başlayan bir ilişkiler yumağını anlatıyor. hem kariyer hırsı olan hem de, ilişkide avantaj elde etme konusunda yeteneklerini cömertçe sergileyen iki erkek karakterin, tashi'nin hayatına dahil olmak için giriştiği mücadele, zaman zaman sportmenlik ilkelerine aykırı hareket etmelerine de yol açıyor.

filmde tashi duncan'ın ağzından öğreniyoruz ki tenis, aslında bir tür ilişki şekli. rakibinle kortta mücadele ederken, vücut dilinle onu baskılamaya ve geliştirdiğin taktiklerle o'nu aldatmaya çalışıyorsun. bizler bunu hem kortta, hem de 3 karakterin özel hayatlarında görüyoruz. başarılı tenisçi art donaldson karakterinde mike faist ve art'ın gönülçelen, şeytan tüylü dostu patrick zweig rolünde josh o'connor, şimdiden kadın ve gay seyircinin gönlünü fethetmiş durumda.

sinemada erotizmi doruğa çıkaran ve filmin fragmanında yer almasıyla ortalığı karıştıran üçlü sevişme (threesome) sahnesindeki görsellik inanılmaz. spoiler vermeden bu sahnede seyirciyi bir sürprizin beklediğini de ekleyelim. ayrıca erkek oyuncuların filmde birbirine bakarak tükettiği muz ve churros'un, fallik öge olarak kullanıldığını, oyuncuların bunları ısırarak "koparırım ç**ünü ha! ona göre; ayağını denk al!" diye, bir nevi meydan okumaya konu edildiğini ekleyelim. böyle muzır sahnelere rağmen film, hala son derece masum ve tatlı/naif kalıyor. film, hiçbir yerinde bayağılaşmayıp, seviyesini düşürmüyor. dolayısıyla film için erotizmin zirvesi demek yanlış olur. yönetmen luca erotizmi, sadece yemeğini süsleyen güzel bir sos gibi kullanmış. bu enfes yemeğinden dolayı, kendisini 3 michelin yıldızıyla uğurluyoruz.

lisedeki teenager hallerinden, 30'lu yaşlarına geldiğimiz ve hayatın yıpratıp olgunlaştırdığı 3 karakteri, mükemmel kotarılmış bir kurguyla izliyoruz. adeta tenis maçı izler gibi, gençlik ve olgunluk çağlarındaki hayatlarını izlerken, kafanız bir sağa bir sola dönüyor. filmde bu tip zaman atlamaları oldukça fazla olsa da, yine de bu sizi yoran bir tarzda yapılmamış. 3'lü ilişkide geçmişten kalanları ve yaşanmışlıkları daha iyi anlamamız, işte bu sayede mümkün olabiliyor. filmin senaryosundan sonraki en güçlü yanının kurgusu olması, tam olarak bu yüzden. bununla beraber bu film, tam olarak sevgiliyle izlenecek filmler kategorisine de dahil oluyor. filmden aldığınız zevki maksimuma çıkarmak için, filmi mutlaka partnerinizle birlikte izlemenizi tavsiye ederim.


daha önce iki filmle oscar kazanan, müthiş sounduyla fırtınalar estiren ikili trent reznor ve atticus ross'un film için yaptıkları müzikler muazzam. genellikle david fincher filmlerinde tecrübe ettiğimiz bu kaliteli müziğin sahipleri, challengers gibi bir filmin dokusuna 100% uymuş. reznor & ross ikilisinin müzikleriyle, fincher filmlerinin olmazsa olmazı bu "cool" luk, bu sayede luca'nın filminin dokusuna da işlemiş. ikilinin yaptığı bu enfes müziklerden bir örneği (dark & ambient electronic) buradan dinleyebilirsiniz. trent reznor & atticus ross - match point (challengers ost)

challengers için, filmin şimdiden yılın en başarılı prodüksiyonlarından biri olduğunu söyleyebilirim. ancak filmi çok beğensem de, bu film maalesef "ödül-ödül" bir film değil. yani o şekilde projelendirilmiş ve jüriye oynayan bir film değil. dolayısıyla filmin oscar adaylığı şansı, pek de yüksek değil. rekabet, kuvvetle muhtemel akademinin adaylıkta cimri davranacağı bir film. eğer şansı yaver giderse, yani diğer filmlerin beklentilerin çok altında kalması durumunda, film bir kaç adaylığa göz kırpabilir. bunlar, filmin en güçlü olduğu parametreler olan orijinal senaryo, kurgu ve müzikler olur. film, en iyi filmle beraber, 4 dalda adaylık havuzundadır. ancak az önce dediğim gibi, bu film akademi için, bir tür yedek kulübesi filmi gibi değerlendirilecektir. dolayısı ile ne yazık ki filmin hiçbir dalda adaylık alamaması, daha yüksek bir ihtimal olarak gözükmektedir.

burada zendaya'ya ayrı bir parantez açalım. uzun yıllardır kariyerini takip ettiğim oyuncu, ilk defa uzun metraj bir filmin, hem başrolü, hem de yapımcısı konumunda. bununla beraber zendaya, ilk defa olgun bir karaktere can vererek, göz kamaştırıyor. zendaya'nın bu sene için önünde bir sürü dişli rakip olduğundan, kendisinin performansı çok iyi olsa da, bu filmle oscar adaylığı alması çok zor. ancak hollywood, oyuncunun sinema için çok çabalayan ve kendini sürekli geliştiren biri olmasının da ödülünü vermelidir. bunun yolu elbette oyuncuya verilecek kadın oyuncu altın küre adaylığıdır. işte zendaya'nın bu klas performansı için mümkün olan formül budur. zendaya'nın dune part two filmiyle aday olması neredeyse imkansızken, yapımcısı olduğu filmle bunu başarması gayet de söz konusu olabilecektir. 2025 altın küre ödüllerinde, kankalar zendaya ve timothee chalamet'i mutlaka dedikodu yaparlarken izleyeceğiz. aday olmayı başarsalar da, başaramasalar da.

rekabet, çok sayıda tartışmalı devam filminin vizyona gireceği yıl olan 2024'ün, en iyilerinden biri olmayı şimdiden başardı. orijinal ve modern senaryosu, çarpıcı kurgusu ve harika müzikleriyle, seyircisinin içini kıpır kıpır yapan, kinetik enerjisi çok yüksek olan bir film challengers. son yılların en iyi spor draması olan filmi, öncelikle tenisi çok sevenlere ve oynayanlara, aynı zamanda sporu hayatının bir parçası olarak görenlere, en sonunda da kaliteli film izlemek isteyen tüm sinema severlere öneririm. letterboxd puanı : 4.5/5

ekleme: bu film ilginizi çektiyse, woody allen'ın 2005 tarihli match point filmini de mutlaka izlemelisiniz. match point imdb