Antoine de Saint-Exupéry, Küçük Prens'teki Diktatör Kelimesiyle Atatürk'ü mü Kastediyor?

Saint-Exupéry'nin ünlü Küçük Prens'inde bahsi geçen diktatörün Atatürk olup olmadığı zaman zaman tartışma konusu olur. Buna dair bilgi verici yorumları derleyip son sözü size bırakıyoruz.
Antoine de Saint-Exupéry, Küçük Prens'teki Diktatör Kelimesiyle Atatürk'ü mü Kastediyor?

küçük prens'teki türk diktatör atatürk mü?

bu sorun sanıldığı kadar yeni değildir. belirli aralıklarla ısıtılıp ısıtılıp gündeme düşürülür. geçen yıllarda da küçük prens'in, tavsiye edilen kitapların arasından çıkartılmasına neden olan ve arkasından gelen büyük medya eleştirileri (ki hürriyet de sert bir şekilde eleştiren taraftaydı, çok net hatırlıyorum) eşliğinde yeniden tavsiye edilen kitaplar listesine alınması hadisesine sahne olan da yine bu ibare idi.

aynı ibare, kitabın türkçe çevirileri açısından da sorun yaratmaktadır. benim okuduğum ilk türkçe çeviride, "büyük bir türk önderi" lafı geçmekteydi. sonrasında anladım ki, çevirmen yine baskı altında kalmamak içi bir cinliğe başvurmuş. aynı cinliğin başka türlüsüne bu son çeviride de rastlıyoruz. bu kez "ölüm cezası" ibaresi, kullanılan iki anlamlı fransızca ifadenin de yardımıyla, okuyucuyu konudan uzaklaştırabilecek "ölüm döşeğinde" ibaresi ile değiştirilmiş. bu yüzden, ilgili pasajın fransızca aslı üzerinden incelenmesinde fayda var:

önce bakalım saint-exupery ne demiş:

"heureusement pour la réputation de l'astéroïde b 612 un dictateur turc imposa à son peuple, sous peine de mort, de s'habiller à l'européenne. l'astronome refit sa démonstration en 1920, dans un habit très élégant. et cette fois-ci tout le monde fut de son avis."

"asteroid b 612'nin ünü açısından mutluluk verici bir şekilde, bir türk diktatörü, halkına, avrupalı gibi giyinmeyi emrederek, aksine davrananlara ölüm cezası verileceğini duyurdu. astronom, 1920 yılında keşfini bu kez çok şık bir kıyafet içinde yeniden sergiledi. ve bu kez bütün dünya onu dinledi."

(çeviri bana aittir).

şimdi gelelim çıkarımlara

- exupery'nin bu pasajda asıl eleştirdiği konu, insanların içerikten çok dış görünüme önem vermesidir. nitekim avrupalılar, kendilerine şaklaban gibi görünen bir kıyafetin içindeki bilim adamını dinlememişler, fakat kendileri gibi giyindiğinde dinlemişlerdir. lafı dar kafalı, önyargılı insanlaradır yani. (bkz: ye kürküm ye)

- öbür taraftan, biz de saint-exupery'nin tuzağına düşüyoruz ufaktan. neymiş? atatürk'e "diktatör" demiş ve kıyafet devrimini "ölüm cezası karşılığında" zorla getirdiğni ima etmiş. belki de saint-exupery'nin görüşü sahiden buydu, bilemeyiz. fakat bütün bunlar bizim bilincimizde, küçük prens'in asıl demek istediğinin önüne geçtiği ölçüde, biz asıl küçük prens'teki "avrupalılar" gibi, dış görünüşü içeriğin önüne koymuş olmuyor muyuz? yaa, yaa...

not: saint-exupery'nin kendisi de, konuyu komik ve eğlenceli göstermeye çalışmaktadır. "türk astronom"un eski ve yeni kıyafetlerini kendi çizgileri ile "önce" ve "sonra" benzeri bir şekilde çizmiştir. kaftanlı ve fesli kıyafeti de özel olarak gerçekten şaklaban gibi göstermiştir.

olayı siyasi açıdan inceleyelim

"küçük prens'teki türk diktatör atatürk mü?" sorusunun cevabı basittir aslında. kitapta bahsi geçen ifadede (bkz: un dictateur turc) kastedilen kişi atatürk'tür. lakin atatürk diktatör değildir. yazar, entelektüel seviyesi yüksek bir kişidir. konuya ve olaylara belli bir derecede de hakimdir. peki yazar neden böyle söylemiştir? yani neden diktatör olarak nitelendirmiştir?

bunun cevabını vermek için yazarı biraz tanımak gerekir: yazar, i. dünya savaşını ilk ergenlik yıllarında görmüş, ii. dünya savaşını ise olgun yaşlarında savaş pilotu olarak bizzat yaşamıştır. fransa ve almanya arasındaki savaşı, yani o 40 günlük kabusu, her gün ölüm tehlikesi geçirerek gerçekleştirdiği keşif uçuşları ile içselleştirmiştir. almanya onun için düşmandır. almanlar, alman askerler olarak değil, bizzat almanyadır düşman. (ilgilenenler yazarın "savaş pilotu" isimli kitabına bakabilir. küçük prens gibi hayata dair çok başarılı saptamalarla doludur. lakin bu kitapta yaşam ve ölüm teması daha ağır basmaktadır. çıkarımlarımın çoğunluğu bu kitap üzerindendir.)

Antoine de Saint-Exupéry (1900-1944)

şimdi irdeleyelim

ülkesini işgal eden ülke almanya'dır. almanya i dünya savaşında bizim müttefiğimizdir. bizler yazar için düşmanının dostuyuzdur. ya ne diyeceğidi yiğidim? övgü dolu sözler beklememek gerek elbette. kişisel kanaatim, kendine göre epeyce de nazik bir dil kullandığı yönündedir. bundaki sebep ise yazarın hümanist tavrı ve tüm türklere düşman olmamasıdır. almanya'nın dostu olan türk devletine düşmandır. ki bunu da anlamak kolaydır. zira kitapta türk önderine diktatör derken, aynı zamanda astroid b 612'nin kaşifi olarak da bir türk astronomu göstermektedir. aslında hepimizde görülen, görülmesi gereken milliyetçi bir tavırdır.
misal aynı kitabı, aynı dönemde bir türk yazsa idi ve astroid b 612'nin kaşifini bir ingiliz olarak gösterseydi, w.churchill için büyük önder demezdi kanaatimce.

yazar, fransa'nın yenilgisinin ardından amerika'ya gitmiştir. "dünya ve insanlar", "savaş pilotu" ve "küçük prens" kitaplarını orada yazmıştır. lakin ülkesinin işgal altındaki durumu ve almanya'ya olan düşmanlığı, onu yine savaşa yönlendirmiş, ilerlemiş yaşına ve sağlık durumuna rağmen bu kez amerikan ordusunda pilot yüzbaşı olarak görev almıştır. görevi de yine aynıdır. yani alman ordularının hareketini havadan izlemek... lakin, bu kez şansı yaver gitmemiş ve görev uçuşunda uçağı vurularak denize düşürülmüş ve ölmüştür.