Bernie Sanders, Son Yılların Amerikan Siyasetinde Yükselen Bir İsim Haline Nasıl Geldi?
türkiye'de bir kısım insanda siyasetçilerin programlarını salt liderin şahsı üzerinden değerlendirmek gibi bir eğilim var. sosyal medyada da göreceksiniz: sanders için liderlik vasfı yok diyenler var, yaşlı diyenler var, kendi çapınca 'anarşik-gomünik' politikalar amerika'da karşılık bulmaz diyenler var. aslında bernie sanders'ın amerikan siyasetindeki yerini bu şekilde değerlendirdiğimizde türkiye'de yaygın olan bir hastalığı amerikan siyasetine taşımış oluyoruz. o hastalık da şu: liderin herhangi bir toplumsal aktörden, hareketlilikten veya değişimden bağımsız var olabildikleri yanılgısı. bizde lider seçmeni sırtına alıp götüren siyasetçidir, seçmenler ise onun peşine takılıp gitmeye gönüllü pasif bir insan sürüsü. odak noktamız hep liderin kendisi. halbuki yapmamız gereken liderlerin şahsında (veya partilerde) kristalleşen toplumsal değişimin siyaseti nasıl etkilediğini anlamaya çalışmaktır.
bernie yaklaşık 30 senedir siyasetin içinde ve bunca senenin içinde ancak amerikan siyasetine damga vurabilecek bir figür haline gelmesi 7-8 senelik bir mesele. onu ön plana çıkartan şey kendisinin siyasi ajandasıyla amerikan toplumundaki dip dalganın bu yıllarda birbiriyle kesişmesi. o dip dalga olmaksızın allame-i cihan olun, popülarite kazanamazsınız. amerikan toplumunda o dip dalgayı var eden bir takım etmenler var, işte bu etmenle şimdi bernie sanders gibi bir politikacıyı giderek ön plana çıkartıyor. amerika özellikle de 80'lerden bu yana gelir eşitsizliğinin muazzam bir ölçüde arttığı, insanların borçlanmadan okula gidemediği, hatta binlerce dolar sigorta parası ödemeden tedavi olamadığı bir ülke konumunda. küreselleşme ideolojisi abd gibi merkez ülkelerin emekçilerine iyimserlik pompalarken, gerçek sonuç daha az istihdam, daha az ücret, daha fazla eşitsizlik oldu. üstelik tüm bunlar, şirketler ve patronların üretilen servetten giderek daha yüksek bir pay aldığı, buna karşılık emekçilerin payına düşen servetin giderek azaldığı bir ülkede oluyor.
bütün bu eşitsizlikler sadece yüksek siyaset düzeyinde değil, emekçiler arasında da yoğun bir hareketliliğe sebep oluyor. örneğin 2018 yılında, başta eğitim ve sağlık alanlarında çalışan emekçiler olmak üzere 485.000 işçi greve gitti.
yine 2018, 20 grevle 1986'dan bu yana amerikalı emekçilerin en fazla greve gittiklere sene oldu, üstelik sendikalaşma oranındaki düzenli düşüşe rağmen. diyeceğim o ki trump'ın 'make america great again' sloganı da, bernie'nin sadece abd'nin değil küresel servetin de büyük kısmını elinde bulunduran yüzde 1'i hedef alan sloganları aynı toplumsal krizlere yaslanıp, aynı krizlerden besleniyor.
işte bernie sanders şimdi bu dip dalgaya öncülük etme görevini üstleniyor. yaşı yüksek olabilir, liderlikle mitinglerde magandalık yapmayı özdeşleştiren bazı arkadaşlar için bernie bazı 'liderlik vasıflarından' yoksun olabilir, veya cnn gibi medya kuruluşları hakkında sürekli olarak kara propaganda yaparak bernie sanders'ın seçilmesini engelleyebilir. ama bernie sanders'i bugün amerikan siyasetinin önemli figürlerinden biri haline getiren bu dip dalga oldukça büyük değişimleri beraberinde getirecek. ve tahminim o ki bernie seçilse de, seçilmese de bu dip dalga amerikan siyasetine farklı şekillerde de olsa uzunca bir süre damga vurmaya devam edecektir.
ekleme: amerikan ekonomisinin görece kapsamlı bir analizi için de şuraya bakılabilir.