Beşiktaş'ın Yeni Teknik Direktörü Ole Gunnar Solskjaer Nasıl Bir Taktik Anlayışa Sahip?

girişte belirteyim, benim yaş grubum ve benden üst yaş gruplarında, “bebek yüzlü katil” lakabıyla bilinen, çok özel bir futbolcuydu. tarihin en dramatik şampiyonlar ligi finallerinden biri olan 1999 şampiyonlar ligi finalinde, uzatma dakikasında attığı gol ile kalbimizde ayrı bir yeri vardır.
norveçli, 1973 doğumlu, 52 yaşındaki teknik direktör, en son manchester united’ı çalıştırmıştı. ki bunun üzerinden de tam 3 yıl 2 ay geçti. teknik direktörlük hikayesine bakmak için makarayı biraz daha geri sarmak lazım. futbolu bıraktığı dönemden başlayalım.

öncelikle manchester united rezerv takımını çalıştırdı. burada hakkında net bir bilgi bulamadım ama bir yerden başlamak için ülkesine gitti. burada teknik direktörlük kariyerinin temellerini attı. ki molde, manchester united’tan önce futbol oynadığı kulüptü.
aslında burada bize bağlarına sahip çıktığını anlatan bir hikaye de var. molde ve manchester united, hem futbolculuk, hem teknik direktörlük açısından gidip geldiği 2 kulüp olarak göze çarpıyor. devam edelim, molde’de 2011’de tarihinin ilk şampiyonluğunu aldı.
ertesi sezon da şampiyon olarak, molde tarihine altın harflerle geçti. hatta molde ile avrupa ligi’nde ilk defa gruplara kalan teknik direktör oldu. şampiyonlar ligi’ne katılmanın da ucundan döndü. molde’de kariyer başlangıcı için harika bir başlangıcç yaptı diyebiliriz.
sonra şansını, premier league’de denemek istedi. ama burası tam bir hüsran oldu. 21. hafta göreve geldiği cardiff’te işler pek yolunda gitmedi. takımı kurtarmak için geldi ama küme düştüler. championship’te de takımın başında kaldı, 7. hafta 3. mağlubiyetini alınca görevden alındı.
yani ilk molde dönemine bakarsak, tertemiz bir başarı görebiliriz. cardiff dönemine bakarsak da tertemiz bir başarısızlık görebiliriz. ikisini de henüz kariyerinin başında, yeni teknik direktörken yaşamış. ve cardif macerası sonrası, 2015’te ekim ayında başında ekim ayında tekrar molde’ye gelmiş.
biraz güvenli alanını terk etmemek gibi bir huyu var, bunu unutmayın, manchester sonrası da bu konuda bir şeyler yazacağım. devam edelim. molde’de bu sefer biraz daha sakin kalmış ve şampiyon olamamış ama üst üste ikinci olmuş. 2018 yılı 19 aralık’ta ise hayalini gerçekleştirmek için ayrılmış.
bu ayrılığa geleceğiz ama o gittikten sonra kurduğu takım, molde yine şampiyon olmuş. molde’de 2011’de başladığı serüveni, şampiyonluklar, ikincilikler, avrupa ligi katılımı, ki molde için önemli bir başarı ve kupalar görmüş. başarılı olmuş ki, istenmiş.
ve bir gün telefonu çalmış, manchester united hocaya, “hocam biz mourinho’yu gönderdik, teknik direktör arıyoruz. aman yanlış anlama, seni direkt teknik direktör yapmak istemiyoruz ama bu sürede de güveneceğimiz kimse yok, gel bu takımın başında geçici olarak bekle” demiş.
hoca da, efsanelerinden biri olarak anılan eski takımı sonuçta seve seve kabul etmiş. ve geçici olarak takımın başında 12 lig maçında 10 galibiyet aldıktan sonra şampiyonlar ligi’nde de psg’yi eleyince, telefonu tekrar çalmış ve “hocam sen neymişsin, biz hoca aramayı bırakıyoruz, zaten sen varsın” demişler.
asıl dönemi de burada başlamış. 28 mart 2019’da kalıcı olarak manchester united teknik direktörü olmuş. 19/20 ilk tam sezonunda, liverpool şampiyonluğunda, city’nin ikinciliğini izlemiş ve 3. olmuş. aslında manchester’a günümüzden bakınca başarı gibi gelebilir, o gün için başarısız diyebiliriz.
şöyle diyeyim, sezon başlangıcında ilk 14 maçta yalnızca 4 galibiyet almış. söylentiler başlamış ama tam o sırada takım toparlanmış. avrupa ligi’nde de yarı finalde sevilla’ya elenmiş, sezonu dalgalı bir performansla bitirmiş. ama eski de oyuncusu olduğu için 1 sezon daha kredi almış.
ne olmuşsa, 20/21 sezonunda olmuş. o sezon hatırlarsanız başakşehir’le aynı gruptaydı, şampiyonlar ligi’nde. başakşehir’e tek yenilen takım olduğu için de gruplardan elenip, avrupa ligi’nde kalmıştı. işte o sezon avrupa’da sonuna kadar gitmiş.
real sociedad, milan, roma gibi takımları eleyerek, avrupa ligi finalinde villareal’in rakibi olmuş. ve 1-1 biten maçın penaltılarında kaybederek, kupayı kılpayı kaybetmiş. ligde ise işler eskiye nazaran çok daha iyi gitmiş ve 2. bitirerek, hatta city’yi deplasmanda yenerel büyük sükse yapmış. burada bir de 9-0’lık southampton galibiyetinden bahsetmek gerek.
21/22 sezonunda ise, lig başlangıcında aston villa, leicester mağlubiyetleri ve hatta şampiyonlar ligi gruplarında young boys mağlubiyeti, kredisini iyice azaltmış. içeride de liverpool’a 5-0 yenilince, işler iyice tersine gitmeye başlamış ve atalanta ile aloınan beraberlik sonrası görevine son verilmiş.
bu maç da hocanın son resmi maçı, o günden bugüne takım çalıştırmamış. burası muallak gibi duruyor ama fourfourtwo’ya verdiği demeçte bu konuya şöyle açıklık getirmiş: “benim kimliğim ile kulübün dna’sı uyuşursa ancak takım çalıştırırım. bunun dışında zorlama takım çalıştırmak, tıpkı cardiff dönemi gibi hatalı bir karar olur.”
yani bu dönemde takım çalıştırmamayı kendisinin seçtiğini söylüyor. bu kısımda doğruyu yanlışı bilemem ama açıklama bu şekilde. diğer konu, buraya kadar yazdığım, yorumsuz, hocanın kariyeriydi. şimdi biraz da oyununu konuşalım. bize katkı sağlar mı?
öncelikle, hocayı konuşulan birçok hocadan daha ofansif olarak tanımlayabiliriz. alan daraltma oyununu iyi yapan, manchester’da geçiş oyunu oynatan, cardiff’te defans oynatan, molde’de de beklerle beraber hücum oynatan bir hoca. 3 farklı takım 3 farklı oyun.
örneğin, manchester united’da 20/21 sezonunda 6 mağlubiyet almış ve 6’sı da kendi sahasında. bu manchester oyununun, bir deplasman takımına dönüştüğünü söylüyor. deplasmanda mağlubiyeti yok. biz eğer içeride, taraftar gücümüzü kullanırsak, işimize yarayabilir bu veri.
diğer konu gençlerle ilişkisinin iyi olması. haaland, mctominay, rashford, greenwood gibi oyuncuların hayatına dokunmuş ve hatta çoğuna birebir eğitimler vermiş. onu anlatan bütün genç oyuncular, “benimle birebir şut çalışıyordu” diyor. kariyerinde, şut eğitmenliği de var.
4-2-31 oynattığını her yerde okudunuz ama oyun içinde, josef’le, bazen amir’le yakaladığımız 3’lüye dönme konusunda ısrarcı. çok fazla 4’lü başladığımız ama 3’lüye döndüğümüz maç göreceksiniz. bunu da al musrati ile şu anda yapamazsınız, amir’le tekrar deneyebilirsiniz.
bizde, molde’deki oyuna dönmesini bu sene beklemiyorum, biraz geçiş oyunu ile başlayıp, zamanla üzerine koyabilir ama kadromuza dokunacaktır. örbeğin %100 bir pivot santrafor gelecek diyebiliriz. molde’de haaland’a güvenen bir hocadan bahsediyoruz.
mustafa erhan, semih çalışmaya devam ederse, kendileri için büyük şans diyebilirim ama beşiktaş hemen düzelir mi, buna net bir şey diyemeyiz. bu yarım sezonda, çok dalgalı bir performans bekliyorum. muhteşem bir lider, motivasyoncu diyemem. o sebeple ülkemizle uyuşması da biraz zor gibi.
ama avrupa oyunları daha başarılı ve tutuculuğu daha yüksek takımlarla kupada ilerlemiş. eğer, bilbao maçında es kaza puan alırsak, twente maçı için hayaller kurmaya başlarız gibime geliyor. onun dışında, ligde, samsun maçını kaybdersek, hocanın yapacaklarının da ne olduğunu tam kestiremeyeceğiz.
tüm bunların dışında kişisel olarak, kim gelirse gelsin arkasında duracağımı söylemiştim. benim önceliğim beşiktaş ve bu yarım sezonu sabırla geçirmek sanırım bizim sınavımız olacak! ancak mayıs seçimi sonrası, beşiktaş’ta hoca dokunuşlarını, transfer etkilerini görebiliriz gibi geliyor.
beşiktaşımız için hayırlı olmasını diliyorum, keyifli bir sezon bitirişi olsun, ucundan bir yerden türkiye kupası alsak, avrupa’da ilerlesek, ligde ilk 4’ün dışına çıkmasak fena olmaz!