Bir Dönem Ülke Gündemini Aylarca Meşgul Etmiş Travmatik Olaylar

Ülkemiz bugüne kadar birbirinden ilginç badireler atlattı. İşte onlardan bazıları.

hande ataizi'nin tuvalet camına sıkışması

o dönem reha muhtar hande ataizi'den 10-15 kilo fazlası olan muhabirini o tuvalete gönderip pencereden çıkmaya çalışmasını istemişti. daha sonra görüyorsunuz bi insanın burada sıkışması imkansız tarzı bi habere imza atmışlardı. amaçları neydi bilmiyorum kadın bir şekilde çıkmış işte oraya.

ebru gündeş'in beyin kanaması

çocukluk travmalarımdan biridir. 1999 senesi: barış mançonun ölüm haberleri, ebru gündeşin beyin kanaması görüntülerinin sürekli yayınlanması, deprem görüntüleri üçlemesiyle psikolojimi bozmuştu. dön ne olur ve gülpembe şarkılarından hala tiksinir ve tırsarım. deprem fobimde mevcuttur.

kumkapı cinayeti

şu günlerde üçüncü sayfaya ancak kutudan girebilecek bir cinayetken, 90'lı yıllarda gündemi aylarca meşgul etmiştir.

şimdi düşünüyorum da, ne güzel günlermiş be. ülkenin en büyük derdi, kumkapı'da yarı sarhoş kafayla kendilerini taciz eden adamı öldüren bir kızmış. manşetler saat başı yıkılıp yeni baştan yapılmıyormuş, gündem haberleri her saniye ayrı bir skandal başlığı taşımıyormuş...

2000'lere girmeden fişi çekecekmişiz aslında.

sarah ile musa aşkı

bir dönemin reha muhtar'la show haber'inin en kafa siken haber kuşağıydı. iki sevgilinin kavuşamamasının uluslararası krize dönmesinin nedeni de zaten bu haberlerdi. türk halkı bu haberlerin etkisiyle ingiltere'nin musa'ya vize vermeyerek erol taş rolü üstlendiğini düşünmüş, ingiltere'ye laflar hazırlamıştı.

münevver karabulut cinayeti

diğer cinayetlerden farki neydi bilmiyorum ama uzun bir süre gündemde kaldı bu olay. tabi polisin beceriksizliginin büyük etkisi var.

şarbon

biyolojik savaş yöntemlerinden biri olarak addedilmişti. insanların, kapalı zarflar içinde, kapılarına şarbonlu mektuplar bırakıldığı iddia edilmişti. ana haber bülteninde günlerce konuşuldu bu durum. insanlar tedirgindi.

deli dana

orijinali bovin spongiform ensefalopati olan salgın hastalık. özellikle tedavisinin olmaması ve bir anda, türkiye'de infial yaratacak düzeyde, yaygınlaştığının duyurulması, insanları, et yeme noktasında paranoyak hale getirmişti. sığırların kulağına sağlıklıdır manasında onay küpesi takmak bu haberlerden sonra yaygınlaşmıştır.

van gölü canavarı

bir dönem, ana haber bültenlerinin vazgeçilmezi olmuş fantastik yaratık. zırt pırt birileri bu canavarı gördüğünü iddia ediyordu. gazetelerde düzenli olarak haberi yapılıyor, van gölü'nden geçimini sağlayanlara uyarılar yapılıyordu. iş o kadar ciddiye vardırıldı ki, iyi tirajlı gazetelerimizde bu canavarın sözümona fotoğrafları yayınlanıyor, reha muhtar konunun üzerine gidiyor, hatta birtakım denizaltı araştırma organizasyonları çağırılıp, işin aslı öğrenilmeye çalışılıyordu.

kuş gribi

tavuk piyasasının dibine vurmasına neden olmuş bir olaydı. ülke çapında kafes hayvanları itlaf edildi. hastalığın mevcut olarak nasıl bir yüzdeye sahip olduğu belirlenemedi ama infial yaratmaya ve tavukçuluğun dibe vurmasına yetti. tabii sonra sektörün bu kolunu kalkındırmak için bir çok kamu spotu benzeri reklamlar ve yayınlar yapıldı.

domuz gribi

türkiye'de temizlik paranoyasını başlatan ve antibakteriyel sabunların piyasaya girmesine neden olan olaydı. tüm bir ülkede, okullarda el yıkama zili projeleri bile düzenlenmişti.

medyum, büyücü, falcı, bonus olarak mesih

80 döneminin politize olmuş, ideal arayan toplumu, artık iyice apolitik olmuş fakat gitgide bu toplumda paranoya ve paranormallik baş göstermeye başlamıştı. bu dönemi, tv'lerde,çivici katil'in filan gösterildiği sıcağı sıcağına, cam yiyen adamın gösterildiği ister inan ister inanma ve ne bileyim gözünden metrelerce iplik çıkaran çocuğun gösterildiği teksoy görevde ile birlikte anmak gerekir.

işte bu dönem toplum olarak psikolojimizi bozdu. manyak olduk resmen. medyumların düellosu olurdu televizyonlarda. insanlar bu tarz paranormal olaylara büyük ehemmiyet veriyordu. bu tarz insanlara güveniyorlardı sanırım. ama yine de keto, memiş'in ters yumruğunu önceden göremedi. insanlar bütün gün işlerinde güçlerinde yorulduktan sonra, prime time'da işte bunları izliyordu. ulan teksoy'un a4 kağıdının altına çakmağı yakarak, a4 kağıdında cinlerin suretinin oluştuğunu iddia ettiği bir adamı bile gördüm; cin çarpan bir ailenin görüntüleri filan vardı.

bu dönemin sonunu ise reha muhtar, hasan mezarcı'yı video konferans ortamında konuk ettiği programda sonlandırmıştır: "yahu adama soruları soramadık; asasıyla beraber uçtuuu gitttiii. evet, tarkan ve askerlik haberiyle devam ediyoruz"...


Üniversite Tercihi Yapacakların Geleceğini Şekillendirecek Altın Değerinde Tavsiyeler