Bir İlişkiden Hayır Gelmeyeceğini Gösteren Kritik Belirtiler

farklı tanımlar
senin ona sormayı, söylemeyi, yapmayı aklından bile geçirmeyeceğin bir şeyi o sana büyük bir gönül raadlığıyla dan diye soruyorsa, söylüyorsa, yapıyorsa... ikinizin "hadsizlik" tanımı birbirine uymuyor demektir.
sana göre hadsizlik, saygısızlık, sevgisizlik sayılan bir şey, karşı tarafa göre gayet normalse...
nazikçe "haddini aşıyorsun" uyarısı verdiğinde geri adım atmayıp "yoo gayet normal bir şey soruyorum, sen yanlış anlıyorsun" diye seni suçlu çıkarıyorsa => hadsizlik eşiğiniz aynı yükseklikte değil demektir. geçiniz.
"madem normal ben de yardırayım" diye düşünerek aynı paralelde bir şeyi sen ona soracak, söyleyecek veya yapacak olsan anında tepki gösteriyorsa => ikiyüzlü demektir. gachınız.
ilk işaret, içinizdeki o "çıt" sesidir
önemlidir. o sesi duyduğunuz anda bir şeylerin yanlış olduğunu anlarsınız... ama... ama çoğu zaman da kabul etmek istemezsiniz.
ve o "çıt" sesinin büyük bir gürültü ile çöküşe dönüştüğü o anda ortada bir başınıza kalırsınız.
içinizdeki o "sese" güvenin. sizi yanıltmaz. (o sesi dinlemeyen ve hep itin götüne sokulan bir kardeşiniz olarak söylüyorum).
kayıtsızlık
bilmiyorum, ne kadar kapsayıcı bir genelleme olur ama benim için bu işaret kayıtsızlık. buna diğer insanın duygularıyla ve diğer yaşantılarına ancak kendisiyle ilgili bir şey olduğu zaman ve ancak kendisinden yana olan kısmına dikkatini verebilen, self-absorbed kişiler de dahil.
zaten demişler sevginin zıddı nefret değil kayıtsızlıktır diye.
tartışmalarda size acı vermeye, kırmaya çekinmiyorsa çok geçmeden her şeyi yıkacaktır
bir insanın size olan sevgisini o kavgaların bir noktasında teninize şefkat ile dokunmasıyla hissedersiniz. sizin karşınızda savaş içinde olmak yerine yan yana konuşmak isteyecektir. onu motive eden sizi de ısıtan sevgisidir. gögsündeyken hissedersiniz bunun içtenliğini.
"belki iyi biridir ya hemen önyargılı olmayım" demek
iyi insan kendine bunu dedirtmez. hayırlı olana suyun akışı gibi kapılırsınız. tereddüt ettiğiniz her adımda ayağınıza batar.
sosyal psikoloji dersinde hocamızın söylediği şey, bu işaretlere kesin bir örnektir
aynen şu şekilde: “bilirsiniz psikologlar tavsiye vermez ama benden size bir tavsiye: bir ilişkinin cicim aylarında büyük kavgalar ya da tartışmalar oluyorsa direkt uzaklaşın.”
araştırmalar bunu gösteriyormuş. sonunda bilimsel bir veriye bağlamıştı, hatırlayamıyorum. her neyse, ben bu lafını unutmadım hocamın. hatta ilişkinin henüz ilk haftalarında kendimi asabım bozulmuş bir şekilde bulduğumda da hatırladım. ama kulak asmadım, sonuçta insan yanılabilir. yanılmadı.
nasıl başladıysa, büyük çoğunlukla öyle gidiyor. iyiden kötüye gittiği çokça görülmüş ama tersi çok çok nadir. turnuvaya çıkmıyorsunuz, önemli bir sınava hazırlanmıyorsunuz ilk aylardan kuş gibi hafif hissetmeniz gereken yerde eklemlerinize ağırlıklar binmiş gibi hissediyorsanız gidin, direkt terk edin. o ilişkiden hayır gelmiyor.
henüz yeni başlanan ya da flört döneminde olunan bir ilişkide her iki taraf da merakla heyecanla doludur. merakın ve heyecanın tepe noktasında olduğu bu süreçlerde (ya da giderek arttığı/tanıdıkça yakınlık kurmak istenebilir) size ilgisiz davranan birisi ileride hayli hayli böyle davranacaktır. çünkü arada bir tanışıklık kurulmuş olacaktır. (bkz: familiarity breeds contempt)
ilişkinin başında yaşadığınız ilk tartışmada gönlünüzü almayan, barışmanız için çaba göstermeyen ileride de bu eylemsizliği sürdürecektir. üstelik bu sefer yıpranan da siz olacaksınız.
Son söz
karışık çerezde kaju, antep ve bademi avuçla götürüyor, size leblebiyi bırakıyorsa o ilişkiden hemen vazgeçin, ordan kaçın.