Bir İnsanın İyi Biri Olduğu Nasıl Anlaşılır?

bir insanı anlamak için başkalarına değil, kendisine nasıl davrandığına bakın.
çünkü; insanlar başkalarına karşı davranışlarda aldatıcı olabilirler ama insanlar kendilerine karşı olan davranışları kolayca değiştiremez. bu da güçlü bir referanstır. insanın yenemediği tek düşmanı kendisidir. bu sebeple onları değiştirip düzeltmek için psikiyatrlar ve psikologlar var. (suç ve suçlu psikolojisi)
insanların ihtiyaç hiyerarşisi değişince bir tavşan mı yoksa bir sırtlan mı olduğunu ancak o zaman görürüz... insanların geneli de ihtiyaçlarını karşılamak için kolayca davranış değişikliği yapabilecek şekilde evrimleşmiştir. insanların aldatma modları vardır. toplumdaki dolandırıcılık, aldatma yöntemleri, yalan mekanizması da bu sebeple sürekli çalışır. bu safi kötülük değil, maruz kaldığımız kötü senaryolardan da kurtulma çabası, yani hayatta kalma refleksidir. bize fayda sağlayacak çözümü bulma davranışı diyebiliriz. tabi insanlar bunu bir avantaja çevirmeye çalışarak buradan ekstra fayda sağlamaya da çalışırlar. buradaki problem, iyi gibi görünen kötülerdir. bir dolandırıcı ya da katil olmadığı sürece; insanların içlerindeki kötülüğün ortaya çıkma sebebi psikolojik alt yapılarından kaynaklıdır. ( normal sosyal ve iyi sandığımız kişilerden bahsediyoruz)
bizim beklentimiz ise netliktir. bir insanın iyi ya da kötü olması gerekir. bize net davransın, kaşı gözü ayrı oynamasın isteriz. çünkü karşımızdaki kişi böyle davranırsa işimiz kolaylaşır, o yüzden talebimiz budur. ama bu talep her zaman karşılanmaz. biz böyle düşünürüz ama biz de genelde böyle davranmayız. aradaki dengeyi kurmak çok kolay olmadığı için belli bir seviyeye kadar bu durum normaldir.
bu durumu değiştiren esas şey ise insanların alt yapısındaki psikolojik kırılganlıklardır. insanların içindeki savaşı göremediğimiz için bizi ne zaman düşman ilan edeceğini de bilemeyiz. bunları fark ederseniz, o kişilerin iyi mi kötü mü olduğuna biraz daha net karar verebiliriz. insanların iyiden kötüye evrilmesinin sebebi de ihtiyaç hiyerarşilerinin yani önceliklerinin değişmesidir. o zaman bizleri de içindeki savaşa dahil ederler...
tüm bu sebepler ışığında, bir insanın iyi olup olmadığını anlamak için başkalarına değil kendisine nasıl davrandığına bakmak gerekir. kendisini sevmeyen, kendi sınırlarını ihlal eden ve ettiren, kendisine saygı göstermeyen, kendisi ile ilgilenmeyen veya kendisini her şeyden çok seven birinin çevreye tutumu sadece içindeki eksikliği tamamlamaya yöneliktir. buna vicdan, merhamet veya iyi niyet denilmez. bu kişilerin ihtiyaç hiyerarşisi değiştiğinde ya da kriz anında vereceği tepkiler radikal ve şaşırtıcı olabilir. bu sebeple insanlar bizi her zaman şok eder! o yüzden sürekli olarak insanların gerçek niyetini anlamaya çalışırız.
stratejik davranan kişilerin çevresine nasıl davrandığına bakarsanız yanılırsınız. sizi etkilemek için çiçek satan bir çocuğa gülümsemek 2 saniyedir. sizi etkilemenin bedelini ucuza kapatmış olur. hatta çiçek almasına bile gerek kalmaz. ya da bir kedinin başını okşaması bir kaç saniye, o da çok doğru bir yöntem sayılmaz. burada aslında iyilik yapmıyor, sizin zaaflarınızı kullanıp manipüle etmeye çalışıyor. çünkü biz doğruyu takdir ederiz ve o da doğruyu kullanarak bizi manipüle eder.
kişinin kendisine nasıl davrandığı önemlidir. yoksa ucuz kahramanlık yapmak çok kolay ve aldatıcıdır.
kişi;
kendisini ihmal ediyorsa; bu kişi kendisini sevmediği için başkalarına iyi davranıyordur! sürekli onaylanmak için bunu yaparlar. bu kişiler hassas insanlardır, içlerindeki iyilik görüntüsü kırılganlıktan gelir. kendisini değersiz hissettiği için yapacağı maksimum fedakarlıkla çevresinden onay almaya çalışır. haliyle, kendisini sevmeyen ve ihmal eden birinin çevresine karşı yaptıkları iyilikten değil, iç benliğini gerçekleştirme ve arayıştan kaynaklıdır. kriz ve stres anında kontrolü kaybeder. kendisini sevmeyen biri başkalarını da zaten sevemez.
kendisini çok beğeniyor ve abartıyorsa; bu da yoğun bir savunma mekanizmasının aktif olduğunu ve kendi benliğini abartarak egosunu korumaya çalıştığını gösterir. (bkz: narsist)
iyi olarak göreceğiniz her şeyi, sizi sadece ikna etmek için yaptığı stratejilerden kurar. iyilik de yapar ama bunu sadece ne kadar yüce bir insan olduğunu görün diye yapar. kriz ve stres esnasında özüne geri döner. kendisinden daha zayıf olduğunu düşündüğü herkese çok zarar verir.
kendisine karşı acımasız olanlar; bunlar travmaları olan insanlardır. yaptıkları iyiliklerin alt yapıları da çok sağlıklı değildir. ihtiyacını mağrur, mağdur ve alçak gönüllü olarak almaya alışmıştır. fedakarlıkla yaptığı maksimum iyiliğin bedeli karşısında, insanları da manevi olarak borçlandırır. kriz ve stres anında çok yıpratıcı ve suçlayıcı olurlar. yani bedava iyilik yapmazlar.
sınırlarını ihlal eden ve ettirenler;'' özünde çok iyi de, herkes ondan faydalanıyor'' sözünün tam karşılığıdır. bu kişiler esasen iyi değil, sınır kavramını bilmeyen kişilerdir. başkalarını kendilerinden üstün ve öncelikli görürler. bu sebeple onların ihtiyaçlarını kendilerinin önünde görürler. bunun da alt yapısı travmalara dayanır. kriz ve risk anında bu kişilerin de radikal ve şok edici tepkileri olur. sizi önemsemeyi bıraktığında da iyi niyet gösterirseniz, sizin sınırlarınızı ihlal etmeye başlarlar. '' acıma yetime döner koyar ......'' şeklindeki ata sözünün de hakkını verirler.
bu örnekleri, aslında insanın iyiliği kendi alt yapılarındaki arızalar ile mecburi olarak yapmak zorunda olduklarını göstermek için yazdım. kendi eksiklikleri veya ihtiyaçlarını giderme çabaları bir alışveriş olduğu için, iyilik sayılmaz. dolayısı ile bu kişilerin kriz esnasındaki davranışları da iyi insan kavramını ortadan kaldırır.
peki herkesin bir bahanesi varsa ''iyi insan'' kim diye düşünebilirsiniz. kendisini seven, kendisine saygı duyan, sınırlarını bilen herkesin empati yeteneği ve farkındalığı daha yüksektir. bu sebeple başkalarına da zarar vermezler. kriz ve stres altında davranış değişikliği de göstermezler. bu kişileri çok kızdırdığınız için onlara kötülük yaptıramazsınız. herhangi bir olayla prensiplerinden vazgeçmezler. kendi sınırlarını koruyan insanlar başkalarının sınırlarını da ihlal etmezler. hiçbir şey bilmiyorsanız şuna dikkat edin; insanlar genelde iki tiptir, alıcı ve verici... alıcılar genelde verici olanları, verici olanlar da alıcı olanları tetikler ve bu şekilde eşleşirler. bunun da kökeni şema kimyasına dayanır. karşılaştığınız insanlar sürekli sizden bir şey alma eğilimi gösteriyorsa bunlar alıcı kişilerdir. siz de muhtemelen tetiklendiğiniz kişilere karşı verici pozisyonundasınız. iyi insanlarda bu kavramlar çok fazla yoktur. sizden bir şey alma eğilimleri düşüktür. size bilgi ve maneviyat dışında bir şey de vermezler herkesin kendi sahip oldukları ile mutlu olması gerektiğini düşünürler... aynı zamanda sizden de bir şey almaz. bu sebeple, sınırlarınızı ihlal etmeye çalışmayan insanlar diğerlerine göre daha tercih edilebilir. yoksa salt iyilik ya da kötülük kavramı fazla karışıktır. kriz anında da bu kavramlar birbirine karışır.