Bir Ülkenin Demografik Yapısının Düzensiz Göçler Nedeniyle Bozulmasının Sonuçları
okuduğum bir habere göre; israil, filistin olaylarına abd'nin de dolaylı olarak katılmasından sonra gündemde pek görünmeyen savaş sonrası göç olayında yine türkiye gösterilirken, yine basit düşünme ve plansızlık bize kötü sonuçlar doğuracak diye düşünüyorum. çünkü herkesin uyarısına rağmen uydurma veya bilerek yaptıkları ekonomik modelde direten hükumet; mart 2021 den 28 temmuz 2023' e kadar tam tamına 885 gün civarından sonra "aaa biz ne kadar x" deyip faiz artırımına geçtiler. geçmişler olsun efendim...
işte bu ve bunun gibi olaylar yüzünden, yine bu düzensiz göç ve vatandaşlık sorunu da başımıza geri dönülmez problemlere yol açacaktır. şimdi hemen bazılarımız "bunda abartılacak bir şey yok... efendime; sen ırkçı bir arkadaşa benziyorsun vs" diyebilir ama yazıyı okuduktan sonra problemimizin göç eden insanlarla değilde alınan yanlış kararlarla olduğunu anlayacaktır.
onun için basitçe anlatmaya çalışacağım; öncelikle demografi terimiyle yazımıza başlayalım, muhtemel bir yerde okumuş veya duymuşsunuzdur. demografi, diğer adını söyleyecek olursak nüfus bilimidir diyebiliriz. bu şey dünya'da veya bir ülkede bulunan nüfusun veya nüfusların boyutlarını ve dinamiklerini inceleyen ve ölçen ayrıca eğitim , milliyet , din ve etnik köken gibi kriterlere göre tanımlayarak toplumların veya grupların tamamını inceleyen bilim dalıdır.
işte bu bilim çerçevesinde düşünen gelişmiş ülkeler, gelen göçlerin nüfustaki demografik değişimin, gelişiminin etkisini birçok farklı şekilde ortaya çıkararak karar vermekteler. tabii ki biz gibi ülkeler bu tarz kriterleri savunmadığımızdan başımıza hep olmadık işleri almaktayız ve en değerli şey zamanı kaçırmaktayız.
hatalı bir şekilde benimsediğimiz bu göç olayını ya da daha doğrusu bizi yönetenler tarafından benimsenen bu göç olayının olası problemlerine bir bakalım:
1. kültürel uyum ve toplumsal entegrasyon
gelişmiş ülkeler bu başlıkta katı kurallar uygulayarak gelen yabancıların ülkeye uyum sağlamasını sağlarken bizim gibi ülkeler bu durumu pek takmamaktadır. işte tam burada bu vurdumduymazlık, kimlik sorunu olarak ortaya çıkabilir: göçmenler kendi kültür, kültürel kimliklerini bilinçsizce korumaya çalışır ve yerel halka entegre olma çabaları boşa çıkar. bu da toplumda istenmeyen bir çatışmaya ve belli yerlerde toplulaşmaya, kanunsuzlaşmaya doğru gidebilir. hatta toplum içindeki denge bozularak ayrımcılık ve ırkçılık gibi fikirlerin baskın hale gelmesine neden olabilir.
2. yaş dağılımı değişiklikleri
yani toplumda yaşlanma veya gençleşme diye bir probleme neden olabilir. hemen açıklayalım: toplumdaki aşırı gençleşme ve yaşlanma; emeklilik sistemleri, sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetlerin sürdürülebilirliğini zorlayabilir çünkü aşırı gençleşme iş imkanlarının azalmasına ve rekabete neden olacağından dolayı sosyal hizmetlerde, yani sgk gibi oluşturulan fonlarda kayıt dışılıktan dolayı yeterli miktarlarda paranın toplanmasında problem yaratacaktır. bu fonlara dahil olan kişilere daha sonradan ödenecek tutarların ödenmemesi ya da sağlık giderlerinin kısıtlanması gibi şeylere neden olacaktır. bu fonlara katılmayanlar içinse ileriki yaşlarında, sağlık hizmetlerinde ve yaşantılarında problemlere sebebiyet sebebiyet verecektir.
keza aynı şeyler eğitim sisteminde de problemlere yol açarak talebin artması veya azalmasına neden olacaktır. bu da toplumun iyi bir eğitime ulaşmasında bir engel olarak karşımıza çıkarken, uzun vadede eğitimsiz bir topluma doğru götürecektir.
3. eğitim sistemine etkiler
en büyük sorun dil engeli olacaktır. göçmenlerin yerel dilde eğitim alamamaları eğitim sisteminde bulunmaktadır. (zaten diğer bir olasılık da düşünülemez) bu, hem eğitimciler için hem de göçmenler için problemlere neden olacağından, en başta değindiğim kültürel uyum entegrasyonda olumsuz sonuçlara sürüklenmemize sebep olacaktır. devletin dil desteği sağlaması da zaman ve para kaybına yol açacaktır. ayrıca tesislerin kapasite sorunları ayrı bir dert olacağından kişilerin iyi bir eğitime ulaşmasında problem yaratacaktır. yine bu bağlamda yapılan çalışmalarında ekonomik boyutları yadsınamaz ölçüde büyük olacaktır.
4. istihdam ve ekonomik etkiler
bu göçler çeşitli sektörlerde rekabet yaratacağından doğal olarak işsizliği arkasından getirecektir.rekabet hayat koşullarından dolayı kayıtsız iş gücüne neden olacağından devlete büyük zararlara vererek devletin geçmişten bu zamana dek oturttuğu emeklilik sistemleri, sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler gibi sürdürülebilir sistemlere ağır hasarlar verebilir. ayrıca yukarıda belirttiğim üzere eğitim sistemindeki problemlerden dolayı nitelikli iş gücü üretmekte zorlanacağımızdan dolayı gelişmekte olan dünyaya ayak uyduramayarak ekonomik kayıplar yaşayabiliriz.
5. sosyal hizmetler ve altyapı sorunları
bu başlıkta emeklilik sistemleri, sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler gibi sorunları görmekteyiz. yazımın başından beri yer yer bahsettiğim bu sistemlerde oluşabilecek sorunları biraz daha açalım. sağlık hizmetlerinde oluşacak yoğunluktan ötürü hastaneler ve sağlık merkezlerinde kapasite sorunları yaşanacaktır ve sağlık fonlarındaki yetersizlikler yüzünden finansman sorunlar yaşanacaktır. ayrıca eğitim sistemlerindeki problemlerden dolayı nitelikli personel sıkıntıları yaşanacaktır. (ayrıca var olan nitelikli personelleri küstürerek dış göçe sebebiyet verecektir... dur dur bu olmuştu zaten.)
yine dil problemi nedeniyle gereksiz sorunlar doğacaktır ve yine kültürel uyum sorunundan kaynaklanan sorunlar da oluşacaktır. ayrıca düzensiz göç, konut sorunu yaratacağından dolayı konut piyasası var olan talebini karşılayamayabilir ve konutta fiyat artışları meydana gelir. bu durum, özellikle iş yoğunluğunun çok olduğu büyük şehirlerdeki konut sorunlarını daha da kötüleştirecektir.
6. politik etkiler ve göç politikaları
göç politikaları, toplumun içinde siyasi gerginliklere neden olabilir. göçmenlerin hakları, mültecilerin kabulü ve göçmenlerin siyasi dağılımı gibi konular, tartışmalara yol açabilir. ayrıca vatandaşlık alan göçmenler oy potansiyelleri olduğundan dolayı ilerleyen zamanda kendi yarattıkları parti ve gruplarla seçimlere katılarak bulundukları ülkenin politik ve demokratik distûrunu bozabilir.
Distûr: İşlem. Düstur, düzgü, kaide, kural, norm, ilke, prensip...
sonuç olarak mültecilere karşı değilim fakat yapılan politikaların doğru düzgün ve hesaplanarak yapılması taraftarıyım. yukarıda saydığım bu sorunlar, göçün boyutlarına, hedef ülkenin politikalarına ve yerel ekonomik koşullara bağlı olarak değişebileceği gibi tam tersi durumlar da olabilir. tabii ki bunların hepsini öngörecek politikalar üretilmeli ve önlemler alınmalıdır. öbür türlü ülkemiz yol geçen hanından başka bir şey olmaz.