Bireyin Duygusal Yakınlık Kurmaktan Kaçtığı Kaçıngan Bağlanma Nasıl Meydana Geliyor?

kaçıngan bağlanma... bu konu çok yanlış anlaşılan ve sosyal medyada çok yanlış bilgiler verilen bir konu. mesela çok fazla özgüvenli olduğu yazılmış! yanlıştır. öz güvenli değillerdir. narsistik savunmadan dolayı abartılı bir öz güven mekanizması oluşturdukları için öyle gözükürler. bu da sahip olmadıklarını ötekileştirdikleri küçümseyici bir savunma mekanizmasından kaynaklıdır. bu kadar problemli biri nasıl öz güvenli olsun! normali reddetme ve tavır alma refleksi, normale bağımlı olan insanlar için “dik duruş ve öz güven” olarak algılanır. yoksa çocukları ihmal edip, günde 3 posta dövelim ki öz güven kazansınlar!! aklınıza yattı mı? öz güvenli olanlar, güvenli bağlananlardır.
kaçınganlar, güçlü olmak zorunda olduklarını sandıkları için (aşağıda sebepleri yazıyor) kestirip atma, bağ kurmama, bağlananları da zayıf görme refleksleri gelişmiştir. yani tüm duygusal tepkilerden kaçınırlar.
kaçındıkları için ve kaygılı bağlanma modeli olan arkadaşları tetikledikleri için onlara karşı net, öz güvenli ve gururlu gözükürler. hatta sevgilerini de göstermezler. bunun sebebi güç değil, zayıflıktır. kaçınma kelimesi buradan türer, bu duygulardan ve bunları göstermekten kaçınırlar. çünkü baş edemeyecekleri şeylerdir. kaygılı bağlananları çektikleri için güçleri onlara yeter. bu da onları öz güvenli gösterir! narsist yapıya uygundurlar. kendinden daha usta bir kaçıngana (travması daha çok) denk geldiğinde öz güvenin yerinde yeller eser, süt dökmüş kediye dönerler. yani, "deli deliyi görünce sopasını saklarmış" atasözü burada gerçekleşir.
peki bu kişiler neden böyle olur ve mantığı nedir?
basit bir şekilde birkaç örnekle anlatalım, hemen anlaşılır.
temelde 3 bağlanma şekli vardır:
güvenli bağlanma - özgüvenli olan bunlardır.
güvensiz/kaygılı bağlanma - bunlar arada kalan grup
kaçıngan bağlanma - bu da ana konumuz.
bağlanma modelleri çocuklukta oluşur ve bakıcının (genelde anne) çocuğa verdikleri veya vermedikleri ile alakalıdır. konumuz gereği sadece duygusal yoksunluğu ele alalım. eğer çocuk duygusal olarak bakıcının varlığını:
-tam hissederse ve ihtiyaçları tam karşılanırsa, güvenli
-yarım yamalak hisseder veya ihmal edilirse, güvensiz/kaygılı
-hiç hissetmezse, ihmal edilirse, üstüne bir de dayak, taciz gibi şeyler olursa kaçıngan olur.
bununla ilgili yapılan bir deneyde (kaynağı bulursam ekleyeceğim onu buluncaya kadar buradan okuyabilirsiniz, arkadaş yazmış #59834053) özetle; küçük bir çocuk, yabancı bir ortamda annesi ile bir odada oyuncakları ile oynarken annesinin onu bırakıp dışarı çıkması isteniyor:
sırasıyla tepkiler aşağıdaki gibidir
güvenli bağlanma: çocuk anne gidince ağlamaya başlıyor. anne geri döndükten sonra ağlaması kesiliyor ve oynamaya devam ediyor. çünkü annesi ile bağları güçlü ve ona güveniyor.
kaygılı bağlanma: çocuk anne gidince ağlamaya başlıyor, anne geri döndükten sonra ağlaması durmuyor, bir yandan anneyi kolaçan ederken bir yandan da yarım yamalak oyuncaklarla oynamaya devam ediyor. çünkü anne ile bağları çok güçlü değil ve her an yine gidebilir korkusu taşıyor.
kaçıngan bağlanma: çocuk anne gidince ağlamıyor. hiçbir tepki vermiyor. annenin peşinden bakmıyor bile, anne geri döndükten sonra da bir şey olmamış gibi yaptıklarına devam ediyor. çünkü anneyi zaten hiç yanında hissetmemiş. dolayısı ile inancı ve ümidi yok, küskün bir çocuk oluyor. bunu hatırladınız mı? ilişkilerinizde yaşadığınız şey genelde bu. siz anneden farklı olarak, umursanmadığınız için, onaylanmadığınız için onun için çabalamaya devam ederseniz. annesine küsmüş çocuk sizle uğraşır mı? uğraşmaz. şunu ayırt ederseniz rahatlarsınız, konunun sizinle alakası yok, kişiselleştirmeyin. siz bir insanı aşka ikna etmeye çalışmıyorsunuz, bir vakayı düzeltmeye çalışıyorsunuz! olur mu? olmaz tabi, siz tamirci misiniz?
eğer anne çocuğun her ihtiyacını karşılar (ilgi, sevgi, bakım, koruma gibi) ve çocuk her istediğinde annenin yanında olacağını bilirse bu çocuk güvenli bağlanma oluyor.
eğer anne çocuğun ihtiyaçlarını ara sıra keyfe keder karşılar ve çocuk her istediğinde anneye ulaşamıyor ise bu kaygılı bağlanma, eğer anne çocuğun ihtiyaçlarını karşılamıyor ve çocuk anneye ulaşamıyorsa bu kaçıngan bağlanma olur. çocuk bir süre sonra anneden ümidi keser ve başının çaresine bakmayı öğrenir. öğrenir ama bunu travmatik bir şekilde yapar. çocuğu bu denli ihmal eden ailelerde şiddet ve taciz görülme ihtimali de yüksek olduğu için, bu çocukların geçmişinde genellikle ciddi travmalar görülür. bu sebeple bu çocuk öğrenilmiş çaresizlik bilinci ile annesi odadan çıktığında hiç bir şey hissetmez. yalnız olduğunu, ihtiyaçlarının karşılanmayacağını bilir. sevgi, ilgi ve güven kelimelerinin anlamını bilmez. burası çok önemli. bu kelimelerin anlamını bilmediği için büyüdüğünde ilişkilerinde bunları aramaz, bunları ona vermeye çalışan kişilere karşı da bir şey hissetmez. şema kimyası gereği sadece aşina olduğu şeylere tepki verir. aşina olduğu şey de annesinin ona verdikleri ve veremedikleridir. (olumsuzluklar)

bir örnek verelim: diyelim ki bu kaçıngan arkadaşımız erkek, adı da portakal olsun, kızımızın adı da reçel olsun
güvenli bağlanan reçel ile; bu arkadaş güvenli bağlanan bir kıza denk gelirse, genelde siktiri yer. güvenli bağlanan kızımız, bu kişiden çocukken aşina olduğu sevgi, saygı ve ilgiliyi alamayacağını hissedince oradan uzaklaşır. görece özgüvenli olan kızdır. kaçıngan arkadaş dövemeyeceği kişilerden sakınır.
kaygılı bağlanan reçel ile; kaygılı bağlanan kızımız ise, kendisini arada derede bırakan bakıcısını hatırlatan bu kaçıngan arkadaşa tetiklenir. bütün kontrolü ona verir ve anneden alamadığı hatta umut ettiği şeyleri almak, onaylanmak ve kendisini gerçekleştirmek için bu arkadaşla uğraşır durur. çoğunlukla sonu hüsran olur. çünkü kontrol baskın olan erkektedir. kızın verdiği ilgiyi, sevgiyi, güveni tanımadığı için bir şey hissetmez. o kaçtıkça kız daha çok vermek ister. döngü bu şekilde sürer.
kaçıngan bağlanan reçel ile; iki kaçıngan bir araya gelirse ne olur? yukarıda da yazdığımız gibi travması çok olan kazanır. kazanır derken, daha baskın ve kontrolü elinde tutar. çünkü savunma mekanizması daha yüksektir, pasif olan kaçınganı oyuncak gibi elinde oynatır. daha pasif olan kaygılı gibi davranmaya başlar. sonuç ikisi de harap olur. kaçıngan bağlanan erkeğimiz bu kızımızı annesine benzetir. ilgi sevgi ve güven vermeyen annesine. ama annesinden daha baskın olması lazım yoksa bundan da kaçınır. kontrolü bırakması için annesini bile mumla aratacak bir kız olması gerekir ki tetiklensin, yoksa annesine karşı geliştirdiği tepkisizliği sürdürmek ister. yani portakal reçeli yapmak kolay bir şey değil.
son söz olarak
kaçıngan bağlanma modeli bir sevgiliniz varsa, onu düzeltmeye çalışmayın. kaygılı biri olarak kendinizi düzeltmeye çalışmak daha kolaydır. yukarıda da yazdığımız gibi, kaçıngan bağlanma modeli kişiler narsist de olurlar ve empati kurmazlar, çok umursamazlar, her duygudan kaçınırlar. bunlar da kaygılı kişiyi tetikler. adını aşk koyduğunuz sürecinizin gerçek adı; şema bozukluğudur. fedakarlık şeması, kusurluluk şeması, duygusal yoksunluk şeması, terk edilme şemanızı tetikler ve fedakarlık yapmaya başlar, red edildikçe kendinizi kusurlu sanır, duygusal yoksunluktan dolayı sürekli alamayacağınız sevgi ve ilgiyi almak için çabalar, terk edilme korkunuzdan dolayı da sürekli olarak o kişinin taleplerini yerine getirirsiniz. ama işe yaramaz. boşuna uğraşmayın. bu insan küskün insanlar. anneye, babaya, hayata, her şeye tepki olarak küslüğü geliştirmişler. onların düzeltemediği şeyi sevgilisi de düzeltemez. doktorculuk oynamayın. yoksa buna yakın bir pozisyona düşersiniz. (bkz: florence nightingale sendromu)
bu yazdıklarımız demek değil ki birisi sizi reddediyorsa kaçıngandır. sizi sadece istemiyor olabilir. o yüzden herkese bu şekilde isim koymamak lazım. insanlar bizi istemeyebilir, biz de insanları istemeyebiliriz. bu doğal bir süreçtir. biri sizi istemediği için zorunuza gidiyorsa ve daha çok çabalama gereği duyuyorsanız, karşı tarafı suçlamadan önce kırılan egonuzun sebebini anlamaya çalışın. konu genellikle bizimle alakalıdır...
ekleme: kaçınganlar kötüdür diye bir şey yok. çoğumuzun hayatındaki en neşeli, en çekici, en ortak olası insanlar da olabilirler. konu ikili ilişkilerde biraz sapıyor. diğer insanlar ne kadar iyi ve kötüyse, kaçınganlar da ancak o kadar iyi veya kötü olabilir... ötesi yok.