Birini Değiştirmeye Çalışmadan Olduğu Gibi Kabul Etmenin Altında Yatan Mantık

İlişki içerisinde yapılan en büyük hatalardan birisi de birini değiştirmeye çalışmaktır. Genelde de hüsranla sonuçlanan bir deneyim olur bu. Sözlük yazarı "3141592653", kendisine ait teorisiyle bu konuya açıklık getiriyor.
Birini Değiştirmeye Çalışmadan Olduğu Gibi Kabul Etmenin Altında Yatan Mantık


konuyla ilgili, "tolere edilebilir farklılık limiti" teorimden bahsetmek isterim.

işbu teoriye göre, her insanın hoşgörüyle yaklaşıp anlayabileceği bir "kendinden farklılık" aralığı vardır. bu kimileri için dar, kimileri için geniş olabilir. örneğin ben insan eti yiyen bir yamyama anlayış gösterebilirken bir başkası benim tırnak yememden tiskinebilir. olay evrensel bir doğru yanlış tartışması değil, düpedüz herkesin kendi keyfince belirlediği bir hoşgörü aralığıdır ve kimsenin kimseyi bunun için sorgulama hakkı da yoktur.



işte sağlıklı bir ilişki için ilişenlerin hayat görüşlerinin, algılayışlarının, karakterlerinin ya da zevklerinin vb vb birbirine benzemesi ya da aynı olması değil, birbirlerinin tolere edilebilir farklılık limitleri içinde olması gerek kanımca. bunun için de her iki tarafın kendisinin alt ve üst toleranslarını biliyor ve karşısındaki o birinin bu aralığa sığıp sığmadığını baştan inceliyor olması lazım.


çoğunlukla bu analizi yapmadan cumburlop dalarız bi ilişkiye. sonra yaşadıkça tolerans aralığının dışına çıkan farklılıklar, keskin kenarlar canımızı yakar, bu sefer de bi kediyi çuvala sokmaya çalışır gibi başlarız karşımızdakini itiştirip sıkıştırmaya. kimiyse baştan yapar bu analizi, uymadığını da görür, ama ukalalıktan mı, kendini bilmezlikten mi bilmem, karşısındakini yontulacak odun gibi görmenin pervasızlığıyla, dillendirilmeyen içsel bir savaş nidası gibi "ben onu adam ederim" diyerek dalar ilişkiye.

oysa nasıl senin yıllarca imbikten süzüle süzüle oluşmuş hayata karşı bir duruşun, siyasi, ahlaki, sosyal, hıdıbıdı görüşün, tartışabileceklerin ve dalga geçtiklerin, kimi salak kimi üstün yanların, tonla aczin ve tonla erdemin varsa, o birinin de vardır. onu olduğu gibi kabul etmek, katılmasan bile ona, yaşadıklarına ve düşüncelerine saygı duymak, tartışmak ama "zorunda bırakmamak"tır. eğer bu yürümüyorsa o kişi senin tolere edebileceğin farklılık limitlerinin dışındadır işte. efendice pas diyip oyundan çıkmak lazım.


demem o ki, herkes kendi tolerans çemberiyle gezer ve o çember önemlidir. gireceği ilişkide özveriyle ödün, hoşgörüyle tahammül arasındaki çizgi düpedüz o çemberin kendisidir.