Çekirdek Değil, Çiğdem: İzmirliler Neden Bazı Şeylere Farklı İsimler Veriyor?

simit mi, gevrek mi?
simit, arapça "samid" (kaliteli un) sözcüğünden geliyor. gevrek ise türkçe "gevrek" (kolay kırılan, çıtır) sözcüğünden türemiş. izmir usulü simit önce pekmezli suda haşlanıp sonra pişiriliyor, bu yüzden daha çıtır oluyor.
1073 tarihli dîvânu lugâti't-türk'te "kevrek" sözcüğü "kırılgan olan bir bitki" anlamında kullanılmış. bu, sözcüğün kullanıldığı en eski kaynaktır. simit sözcüğü ise evliya çelebi’nin 1665 tarihli seyahatnamesinde geçiyor. yani izmirliler çok daha eskiye dayanan türkçe sözcüğü tercih etmişler.
selanik göçmenleriyle bir ilgisinin olabileceğini düşünüyorum çünkü "selanik gevreği" adlı bir yiyecek var. bu da izmir gevreği gibi iki kez pişiriliyor. isim benzerliği tesadüf olmayabilir.
çekirdek mi, çiğdem mi?
çekirdek, eski türkçe "çekirtük" (fıstık veya fındık) sözcüğünden evrilmiş. bu da eski türkçe "ç(a)kırt" (kırma ve çatlama sesi) sözcüğünden türetilmiş.
çiğdem bir bitki aslında ancak izmirlilerin ayçiçeği çekirdeğine çiğdem demesiyle doğrudan bir ilgisi yok veya çok uzaktan bir bağlantısı var, burası net değil. izmir'de "ayçiçeği çekirdeği" anlamında kullanımı muhtemelen "çiğit (çekirdek)" sözcüğüyle alakalı.
çiğit; çiğirt, çiğirdim veya çiğirdek (çekirdek) sözcüğü ile eş kökenli. bu sözcük, eski türkçe "çigit" (pamuk çekirdeği) sözcüğünden evrilmiş. pamuk çekirdeği görseline bakarsanız benzerliği görebilirsiniz.

eski türkçeye ait "türkische turfantexte 1-9" (1000 yılından önce) kaynağında "çigidem" sözcüğü geçiyor.
mısır mı, darı mı?
mısır, arapçada "şehir" anlamına gelir. türkçede "zea mays" (mısır bitkisi) için kullanımı osmanlı döneminde başlamış. osmanlılar, bu tahılın anadolu’ya mısır üzerinden geldiğini düşündükleri için bu ismi benimsemişler. bu nedenle bu tahıla "mısır’dan gelen" anlamında mısır denmiş. mısır bitkisi aslen amerika kökenli ve 15. yüzyılda kristof kolomb'un keşifleri sonrası avrupa'ya getirilmiş. osmanlı topraklarına ise ispanyol ve portekiz tüccarları aracılığıyla girmiş.
darı, eski türkçe "tarıg" (her türlü ekin, tahıl) sözcüğünden evrilmiş. bu sözcük, eski türkçe "tarı-" (ekin ekmek, tohum saçmak) fiilinden türetilmiş. "darısı başına" deyimi de buradan gelir. "tarım" ve "tarla" sözcükleri de bu kökten gelir. "dağıl" fiili ise eski türkçe "tar-" (dağıtmak) fiilinden türetilmiş. "tartmak" ve "tartışmak" da bu kökene dayanır.
domates mi, domat mı?
domates, yunanca "tomátes" sözcüğünden dilimize girmiş. bunun kökeni ise çeşitli diller aracılığıyla aztek dilindeki "tomana" (şişmek, kabarmak) fiiline kadar uzanıyor.
amerika kıtasından avrupa'ya 1528'de getirilmiş ancak 18. yüzyılın ikinci yarısında yaygınlık kazanmış. türkiye'de ise 19. yüzyılda duyulmuş. rumca çoğul biçimin benimsenmesi, istanbul'da bostancılık ve seyyar sebze satıcılığı işlerinin rumların elinde olmasıyla alakalıymış. izmir kırsalında halen "domat" sözcüğü kullanılır. yani izmirliler aslında tekilini kullandıkları için doğru olanı yapıyorlar.
bonus - boyoz
kökeni, ladino dilindeki "bollos" sözcüğüne dayanıyor. ispanyolcada "bolla", yuvarlak ekmek veya küçük hamur anlamına geliyor. 1492 yılında seferad yahudileri tarafından izmir'e taşınmış.

bonus 2 - kumru
ekmeği kumru kuşunun gövdesine benzetildiği için bu ismi almış. 20. yüzyılda içine peynir, domates ve biber eklenerek soğuk bir sandviç olarak tüketilmeye başlanmış. sokakta seyyar olarak satılanlar gerçek kumrudur, etli olanlar ise çeşme kumrusu olarak bilinir. bana kalırsa bunlar gerçek kumru bile sayılmaz.
bonus 3 - lokma
arapça "luqma" (bir lokmalık yiyecek) sözcüğünden türkçeye geçmiş. izmir’de lokma, türkiye’nin diğer bölgelerinden farklı bir şekilde halka şeklinde hazırlanıyor. türkiye’nin diğer bölgelerinde ise küçük yuvarlak toplar halinde sunuluyor. izmirliler bu nedenle lokmaya para vermeyi garip bulurlar.
bonus 4 - şambali
hicaz-yemen cephesi'nden izmir'e gelenler halep tatlısını şehre getirmişler. balkan göçmenleri ise bu tatlıyı revani ile harmanlayarak ne halep tatlısı kadar ağır ne de revani kadar hafif yeni bir tatlı ortaya çıkarmışlar. ismi muhtemelen "şam balı" anlamına geliyor.
peki, izmir'deki bütün bu farklılıkların sebebi ne?
izmir’in farklılıkları, tarih boyunca birçok kültürün bir arada yaşamasına ve şehrin ticaret yolları üzerinde bulunmasına dayanıyor. levantenler, rumlar, seferad yahudileri, boşnaklar, arnavutlar gibi birçok topluluk burada yaşamış ve kendi mutfaklarını, dillerini ve geleneklerini şehre taşımış.
aynı zamanda orta asya’dan gelen türk kültürü ve yörüklerin etkisiyle öz türkçe sözcükler korunmuş. bu nedenle izmir hem osmanlı'nın çok kültürlü yapısını hem de türkçenin eski köklerini barındıran bir şehir olmuş.
gevrek, darı, çiğdem, boyoz gibi sözcüklerin kullanılmasının nedeni de bu çeşitliliğin günlük dile yansıması. doğu ile batının, eski ile yeninin iç içe geçtiği bir şehir olduğu için kültürel ve dilsel farklılıklar belirgin şekilde görülüyor. bu da izmir'in neden bu kadar hoşgörülü bir kent olduğunun sebepleri arasında.
kaynaklar: nişanyan sözlük, izmir ticaret odası