Charles Darwin'i Evrim Konusuna İkna Eden Sihirli Adalar: Galapagos
1535 yılında panama piskoposu fray tomás de berlanda, peru'ya seyahat ederken gemisinin akıntıyla açık denize sürüklenmesi sonucu keşfedilen takım ada
ekvador ülkesi'ne bağlı olup aynı zamanda ekvator da adanın üzerinden geçer. galapagos isminin anlamı "büyülenmiş ada" dır, kaplumbağa adası kendilerine ilk verilen isimdir. adalarda avrupalıların keşfetmesinden önce yerleşim olmamıştır. bugün adaların tamamı milli park statüsündedir.
13 büyük, 115 küçük adadan meydana gelen galapagoslar, dört milyon yıl önce bir volkanik patlama sonucu oluşmuştur. ilk insanın 1535 yılında ayak bastığı adalar darvin'in evrim çalışmalarının temelini oluşturduğu yerdir.
charles darwin bu adalara hms beagle isimli gemiyle 1835 yılının sonbaharında (26 yaşındayken) varmıştır
kendisi 1831 yılının aralık ayında büyük britanya'da başlayıp 1836 yılının ekim ayında yine britanya'da sonlanan, "amerika", "avustralya", "afrika" kıtalarının ziyaret edildiği (ki bu dünya'nın etrafını dolaşmak anlamına gelir) bir yolculuk sırasında doğabilimci olarak görevlidir.
darwin'in zamanında bu adalar balina avcılarının su ve kaplumbağa (= yiyecek) tedarik etmek için uğradıkları bir duraktır.
galapagos adaları bu yolculuk sırasında darwin'in ilgisini en çok çeken yerlerden biri olmuştur. bunun sebepleri de şöyle sıralanabilir
- bu adalar her ne kadar ekvator üzerinde yer alsa da humboldt akıntısı (bkz: humboldt current) ve birkaç diğer soğuk akıntı sebebiyle her zaman sıcak değildir.
- adalarda genellikle aralık ayında başlayıp 5 ay süren "yağışlı dönem"ler ve bunu takip eden "yağışsız dönem"ler görülür. fakat kimi zaman hiç yağmurun yağmadığı ya da çok fazla yağışın olduğu seneler yaşanır. yani yağış miktarı önemli dalgalanmalar gösterir.
- adaların tümü volkanik kökenlidir. adalardaki kimi bölgelerin üstü katılaşmış lav ile kaplıdır. yer yer lavların hala tam olarak soğumadığı kraterler gözlenmektedir.
- adaların alçak kesimleriyle yüksek kesimleri arasında yaşam koşulları arasında belirgin farklar vardır. her ne kadar adalarda yer yer çalılara ve çimenlere rastlansa da adaların yüksek kesimlerinde bulutlardaki nemin yere çökelmesi neticesinde bitkisel yaşama daha uygun bir ortam oluşmuştur (mesela bu yüksek kesimlerde ağaçlar yetişebilmiştir).
bu sebeplerden darwin bu adalarda küçük bir alanda bulunan değişik habitatları inceleyebilmiş, adaların farklı kesimlerinden farklı örnekler toplamıştır. bu örnek ve gözlemler de meşhur "evrim teorisi"ne önemli bir kaynak teşkil etmiştir.
national geographic'in 3 bölümlük adalar belgeselinin daha başında lan bunlar nasıl evrimleşmişler böyle diye şaşırıp kaldım
belki bundan 200 sene önce yaşasaydım darwin ben olabilirdim. her neyse.
galapagos adaları bol parçalı bir takımadadan oluşuyor. bundan 500-600 yıl evvel google earth olsaydı adaların ismi yüzde yüz denizatı adaları olurdu. çok benziyor. neyse, bu adaları zaman içinde denize akan lavlar oluşturmuş.
ada, gerçekten bir geri zekalıya bile evrimi inandıracak nitelikte özellikler taşıyor
birbirlerinin kıçında olmalarına rağmen her adada farklı yer ve iklim farklılıkları var. misal birinin rakımı çok yüksekken diğeri deniz seviyesinde; biri tamamen volkanik kaya kaplıyken diğerinin orta yerinde tatlı su gölü, ekmek elden su gölden yaşayıp gidiyorlar.
adalarda yaşayan hayvanlar da bu iklim ve yer şartlarına göre zamanla evrimleşmiş. misal dünyada sanırım tek tür olan deniz iguanası bu adaların volkanik kaya kaplı olanında yaşıyor. hayvancağız yiyecek bişi bulamayınca mecburen denize yönelmiş. fakat yaşam şartları süper olan bir diğer adada aynı iguanalar deniz nedir bilmiyor.
gene adalardan birinde yiyecekler dallarda olduğundan dev kaplumbağaların kabukları yukarı doğru çekilmiş. bu sayede kaplumbağa kafasını nerdeyse 1 metre kadar yukarıya uzatabiliyor. diğer adalarda ise kaplumbağa bildiğiniz kaplumbağa.
ispinoz kuşları adada binbir türe ayrılmış durumda. avladıkları yiyeceklere göre gagaları evrimleşip şekillenmiş. kimisi fındık kıyabiliyorken kimisi ağacın deliğine çomak sokup kurtçuk avlayabiliyor.
gene örnek verirsek adadaki birçok kuş türü zamanla kanatlarını küçültüp ayaklarını genişletip türüne aykırı olarak uçmayı bırakıp, dalarak balık avlamaya başlamış.
şahsen ağzım açık izledim bu adadaki hayvanat maceralarını. bu saçmasapan şartlara eeeh eytere bea deyip çekip gitmek yerine hayvan sayısı boyuna artmakta, zibilyon tane türe -ki bunların hatrı sayılır bir yüzdesi adaya özel şekil değiştirmiş- ev sahipliği yapmakta.