Çok Fazla Seçeneğin İnsana Mutluluktan Çok Mutsuzluk Getirmesi: Seçim Paradoksu
türkçe anlamı seçme paradoksu olarak tercüme edilebilecek the paradox of choice için barry schwartz kitabında anlatılan kısaca şu:
"birkaç seçenekle tatmin olursunuz. birçok seçenekte boğulursunuz."
schwartz da kitabında bir seçim yaparken istediğine hemen hemen uyan sonuçla tatmin olup önüne bakanları "satisficer"; en iyi seçimi ararken paralize olanları, seçimi yaptıysa bile sürekli dönüp arkasına bakanları, maksimum faydayı ararken mutsuzlaşanları "maximizer" olarak tanımlıyor.
eğer sağlık sektöründe bir ilaç üzerinde çalışıyorsanız ya da savaşta ölçümleme yapıyorsanız kusursuzluk arayışınızın devam edecek olması normal, işin doğası hatayı kaldırmaz çünkü. onlar konumuzun dışında. ama günlük yaşamında bir kot almak için mağazaya girdiğinizi düşünün. güzel ve trendy kesim bir kot istiyorsunuz. 2-3, bilemediniz 4-5 model arasından seçim yapacaksınız. mağaza -atıyorum mavi jeans- size ufak nüanslar dolu 15 seçenek sunuyor. hangisi size daha iyi oturuyor, hangisi daha çok tutuyor, millet ne almış, karşı cins hangisini beğenir, paçası şöyle mi olmalı böyle mi, beli çok mu düşük, renk bir tutam daha mı koyu olmalı, taşlanmış olmasa daha mı iyi, dizden aşağı şöyle mi insin böyle mi, aradaki 50 tl farka değer mi, ya diesel'in outlet'ine mi baksam, 50 tl yerine 70 tl farkla şunu mu denesem, kumaşlar arası neden hafif bir fark var gibi,... derken altı üstü bir kot almak için ayırdığınız zaman ve harcadığınız mental enerji giderek artıyor. sonunda seçiyorsunuz, alıyorsunuz, çıkıyorsunuz. çok güzel, hayırlı uğurlu olsun.
bitti mi mücadele? hayır.
"acaba diğerini mi alsaydım, viaport'ta daha çok seçenek bulur muydum, acaba levi's'a mı baksaydım, kazıklandım mı, daha iyi bir model vardı da görmedim mi acaba, keşke sevgilime de sorsaydım, arkadaşım benzerini 30 tl düşüğe almış, acaba moda değil mi bu model, tezgahtar elindekini vermek için mi buna yönlendirdi acaba..." derken mevzu "tüh keşke bunu almasaydım"a dayanıyor. belki de iade etmeye karar veriyorsunuz. etmediyseniz içinizi kurt kemirmeye devam ediyor. ettiyseniz bu döngüye tekrar giriyorsunuz. ya da baştan vazgeçiyorsunuz çünkü seçim "zenginliğinde" boğuldunuz.
schwartz da "altı üstü bir kot için bu kadar zamana, çabaya, enerjiye, moral bozmaya, üstelik para da harcayıp bir de sonunda mutsuz olmaya değiyor mu, üzerinde faydayı maksimize etmek için detaylar üzerinde çok fazla kafa patlattıkça muhtemelen mutsuz olacaksınız, mümkünse seçeneklerinizi daraltın, işinizi görüyorsa uygun olanı seçin, biraz tatminkar olun, önünüze bakın" argümanını bin bir çeşit örnekle ve bilişsel yanılmaların (cognitive biases) olumsuz etkileri eşliğinde anlatıyor. biraz güdük anlattım ama teşbihte hata olmaz, mevzu bu.