Deprem Öncesi Binalarını Kontrol Ettirmek İsteyenlerin Bilmesi Gerekenler

İstanbul'da geçtiğimiz hafta yaşanan 5.8'lik depremin ardından depremle, bina sağlamlığıyla ilgili konularla daha bir ilgilenir olduk haliyle. Peki binamızın depreme hazırlıklı olup olmadığını nasıl öğrenebiliriz, bu konu hakkında neler yapabiliriz, maliyetler nelerdir?
Deprem Öncesi Binalarını Kontrol Ettirmek İsteyenlerin Bilmesi Gerekenler
iStock

depremden önce binalarını kontrol ettirmek isteyenler için birkaç şey yazmaya gayret edeceğim. yaklaşık 5 senedir bu alanda çalışıyorum. iş hayatımın önemli bir kısmını yapı denetleyerek geçirdim. tabi bu yüzden epey belediyeyle de muhatap oldum. (istanbul, anadolu yakasında)

günün en önemli sözü şu olsun: hiçbir proje depremde yıkılmaz. projesine uygun yapılmayan yapılar depremde yıkılır. (bu sözüm yeni binalar için, çünkü eski yönetmelikler deprem konusunda biraz zayıf kalmış olabilir. 2007 deprem yönetmeliğinden önce olanlar özellikle) yapı denetleme 2008 yılında 19 ilde, 2011'de bütün illerde yapılmaya başlanıyor. ne kadar eski değil mi?

şöyle bir tavsiyeyle başlayayım: mümkün olduğunca yapı denetim uygulama yönetmeliğinin çıktığı 2008'den sonra yapılmış yapılarda oturunuz. ama daha da mümkünse son 3-4 yıllık evlerde oturunuz. sebebi ise daha güvenli olmaları.

önce nasıl kontrol edilmesi gerektiğini anlatayım. sonra yapı denetimlerde yapılan yanlışları anlatırım

diyelim ki oturduğunuz binanın sağlamlığını görmek istiyorsunuz; sizin yapacağınız bazı kontroller var, ondan sonra inşaat mühendislerine kontrol ettirmeniz gerekiyor. sizin yapabileceğiniz şeyler şunlar: bakılacak 3 şey var: kolonlar, kirişler ve tabliye (tavan). eğer ki üzerinde kalın bir tabakası yoksa, özellikle kolon ve kirişlere bakıp çatlakları kontrol edebilirsiniz.

aşağıdaki görselde sağlık merkezinin kolonuna bakın arkadaşlar. biz gerçekten tesadüfen doğuyoruz ya birde tesadüfen yaşıyoruz. bu yerin acilen boşaltılması gerekiyor mesela ama kimin umurunda. adam diyor ki 7 senedir böyle. helal olsun, ayakta alkışlıyorum.)


neyse konuya dönelim. kolonlarında yukarıdaki gibi bir çatlak varsa şimdiden geçmiş olsun veya allah taksiratını affetsin diyorum.

kirişleri en kolay merdiven sahanlığından görebilirsiniz. oradan çatlak olup olmamasını görebilirsiniz

tabliyedeki çatlaklar ise sıva çatlaklarına dikkat edin. bazen kötü işçilik sonrası sıva çatlağı olabilir. onlar önemli değildir. tabliyenin içinde çatlak olmalıdır.

duvarlar genellikle taşıyıcı elemanlardan olmadığı için buradaki çatlaklar ise sadece fikir vermesi konusunda kullanılabilir. (eğer yığma yapı değilse)

diyelim ki profesyonel olarak birilerini davet ettirip kontrol ettirmek istediniz. tabii bunun da bir maliyeti var. ve dövletin kendisi burada hiç bir şey yapmıyor. ne yapabilir? tabii burası tartışmalı. ama imar affı çıkararak, herhangi bir denetim yapmadan size iskan verip para isteyebilir. kimse yanlış anlamasın burayı. bize hizmet için bu para toplanıyor. çağırdığınız ekip gelip kolon ve kirişlerden beton numunesi alır ilk önce. mümkünse her kattan alınması (eğer farklı zamanlarda katlar çıkılmış ise mutlaka her kattan).

her kattan 3'er karot numunesi alınır. (evet doğru düşünüyorsunuz. bu yapıya daha çok zarar verir. eğer resmi işlem başlatıp kentsel dönüşümden faydalanmak istiyorsanız. başka yolu yok maalesef. ama bilgi edinmek istiyorsanız. schmidt çekici kullanılabilir. yani bu yöntemin sağlıklılığı tartışmalı, çünkü resmi olarak geçerliliği yok. ama yine de o da bir yöntem. kolon ve kirişler delinmediği için yapıya zarar verilmiyor.)

ondan sonra bütün kolon ve kirişlerin demir miktarı ve çaplarını bulmak için röntgeni çekilir.

elde edilen bu bilgiler ışığında sap2000, sta4cad gibi programlarından birinde modelleme yapılır. (sta4cad, idecad, probina gibi yerli olan programların maalesef uluslararası geçerlilikleri pek yok. sap2000, tekla, etabs gibi programlar inşaat mühendislerinin ilahlarındandır. ama yurtiçindeki büyük projeler dışında neredeyse hepsi sta4cad, idecad ve probina ile çizilir. alın size daha büyük sorun. ama umursayan olmadı şimdiye kadar.

neyse devam edelim.

bu programlardan birinde sizin yapının modellemesi yapılır. bulunduğunuz konuma göre deprem yükleri etkitilir. ve binanın meydana gelecek depremlerde ki dayanımı ortaya çıkar.

beton numunelerinin verdiği değerler eski binalarda epey düşük çıkar. eğer 20 mpa (megapascal) civarı çıkarsa sizin bina taş gibidir. ama ortalama 10 mpa'lın altında çıkar. (2019 itibariyle kullanılabilecek en düşük beton sınıfı c30(30/37mpa) direkt olarak yukarıdaki değerlerle karşılaştırılamasada c30'da karot değeri 28,05 mpa'dır)

maliyet için fikir edinmek isteyenlere

(istanbul için) 5-6 bin civarı paralar alınıyordu en son. bu dediğim 3-4 katlı binalar içindi. daha büyük yerler için daha çok talep edilir. birde bizim insanımız çok namusludur. deprem muhabbeti başladığı için bunu fırsat bulup daha fazla da talep edebilir. yani yine yanlış anlaşılmasın lütfen bu durum. bizim sağlığımız ve en önemlisi bizim canımız için çalışıyorlar.

bir de yanlış bilinen bazı doğrular hakkında bir iki şey geveleyeyim

yüksek yapılar için çoğu insanda şöyle bir yargı var. sanki depremde onlar çok daha çabuk yıkılacakmış gibi bir algı var. kesinlikle doğru değildir bu. şöyle düşünün: mahalle arasında 'namuslu' bir müteahhitin yaptığı bir binayı. sadece yapı denetim mühendisi denetler. o da tabi daha önemli bir işi çıkıp ofiste oturup çay-sigara, veya kahve- sigara keyfi sürebilir. zaten küçük şantiyelerin neredeyse hiçbirinde şantiye şefi çalışmaz. orta veya büyük bir firmanın küçük bir şantiyesi değil ise. ve küçük dediğim şantiyeler 30-40 daireye kadar çıkar. benim başladığım bir şantiyede benden önce mühendis yoktu. 120 dairelik bir projeydi deyip susuyorum.

büyük projelerde onlarca mühendis çalışır, zaten yüksek yapıların önem katsayısı normal konutların önem katsayısından daha yüksek olduğu için daha güvenli olarak tasarlanırlar. bunlara devlet kuruluşları da dahil.

eski binaların hepsinin betonu kötü müdür? 

evet. ama bu, o binanın kesin olarak yıkılacağını söyleyemeyiz. depremin binalara nasıl etki ettiğini yazmaya çalışayım.

deprem zeminin altında oluştuğu için üzerindeki her şeyi sallar. bu yüzden bir bina ne kadar ağır ise o kadar fazla deprem yükü alır. yani bir bina ne kadar yüksek ise o kadar çok depremden etkilenir.

afaki rakamlar üzerinden bir örnek vereyim. o zaman iyice anlaşılır diye düşünüyorum. diyelim ki 10 katlı eski bir bina ve 10 katlı yeni yapılmış bir bina olsun. bunların ağırlıkları, yükseklikleri vs aynı olsun. ve komşu binalar olsunlar. deprem oluştuğu zaman bu binaları etkileyen deprem yükü birbirine yakın olur. ama birinin beton kalitesi 100 olsun. diğerinin beton kalitesi 400 olsun. işte burada betonun kalitesi yüksek olan. o deprem etkisine karşı koyup çatlamaz veya göçmez. ama 100 olan yüksek ihtimal çöker veya komple göçer.

o yüzden eski binalardan tek veya az katlı binalar için böyle bir avantaj var. çünkü maruz kalacağı deprem yükü daha az olacaktır.

beton mu önemli yoksa demir mi?

deprem için de bunu şöyle açıklamaya çalışayım. deprem oluştuğu zaman ilk önce beton bu etkiye karşı koymaya çalışacaktır. tabi burada demirle birlikte çalışıyorlar. ama beton kırılmazsa bina hiç zarar görmemiş olur. ama beton kırılırsa (yani kolon veya kiriş) binayı komple göçmekten demir kurtarır. depremden sonra muhtemelen bina yıkılmak zorunda kalır ama kimse ölmemiş olur. ama demirler de depremin gücüne karşı koyamayıp kopmaya başlarsa işte o zaman en kötüsü olur. bina komple göçer.

dipnot mealinde bir şey daha ekleyeyim. bina zarar gördüğü zaman istenen şudur. kolonlara bir şey olmasın. kirişler çatlasın önce. çünkü herhangi bir yerden kırım olursa artık rijit bir yapı ortada kalmadığı için deprem etkisi epey azalıyor. o yüzden kiriş kırılması kolon kırılmasından daha iyidir. çünkü kiriş kırıldığı zaman bina komple çökmez. bölge bölge yıkılır. ama kolon kırılırsa bina komple çöker.


bu arada ülkemizde eski zamanlarda yani ta selçuklu (ironi) zamanlarında böyle bir yanlış yapılmıştır. yani bilmeden kirişler daha güçlü tasarlanmış. sonuç? 1999 depreminde ortaya çıktı. ve daha da çıkacak. ve ne bu yüzden bir şey yapıldı. ne de özür dileyen, istifa eden oldu.

İstanbul'un Pek Çok Binasıyla İlgilenmiş Bir Mühendisten Depremde En Riskli Bölgeler