Dil Okulu İçin Londra'ya Gideceklerin Önceden Mutlaka Bilmesi Gereken Şeyler

Dil okulu için Londra iyi bir tercih mi? Oraya gidip şehri iyice tanımış birinden, dil okulunu merkezine alan bir Londra gezi rehberi.
Dil Okulu İçin Londra'ya Gideceklerin Önceden Mutlaka Bilmesi Gereken Şeyler
iStock

2019 yılında 6 aylığına dil eğitimi için londra'ya gittim

öncelikle siz de benim gibi dil eğitimi için gidiyorsanız, londra yerine ingiltere'nin başka şehirlerine bakmanızı önerebilirim. sebebi ise, londra tıpkı istanbul gibi büyük bir metropol olduğu için, konaklama ücretinden ulaşımına kadar diğer ingiliz şehirlerine göre oldukça pahalı bir yer olması.

ikinci olarak, londra tıpkı abd gibi bin bir milletten insanın toplanıp yaşadığı bir şehir. ve bu şehirde oldukça yoğun bir türk popülasyonu var. ayrıca türkiye'den dil okullarına gelen türk öğrenciler de çoğunlukla londra'yı tercih ettikleri için, londra'da bol bol türkçeye maruz kalacaksınız. hani ben kendimi türklerden ve türkçeden her şeye rağmen izole edebilirim diyebiliyorsanız, belki bu durum sizin için sorun olmayabilir.

gelelim şehire

londra "thames nehri'nin" tam ortadan ikiye böldüğü bir şehir. bu nehir şehiri adeta kuzey ve güney olarak iki parçaya ayırıyor. londra'da en sevdiğim şeylerin başında yüzlerce irili ufaklı parklara sahip olması geliyor. gitmeden önce inanın bu kadar fazla parkı olduğunu ben bile tahmin etmemiştim. hani ingiltere'ye kapitalist derler ya, halt etmişler. ulan esas biz kapitalistiz. istanbul'da gidin arkadaşlarınızla dışarı çıkın, para harcamadan vakit haracayabileceğiniz bir yer bulmanız çok zordur. yaa gidip bir kafeye oturursunuz, ya da bir avm'de vakit öldürürsünüz. bakın koskoca londra'da benim bildiğim ve gördüğüm sadece bir tane avm vardı. ama bırakın şehir merkezini, en ücra gettolarında bile güzel ve büyük parklar bulmak mümkün. şehirin o keşmekeşliğini üzerinizden atlatıp, kafa dinleyip güzel vakit geçirebileceğiniz parklardan en ünlüleri hyde park, the regent's park ve buckingham sarayının da içinde bulunduğu green park'tır.

onun dışında, şehirde birçok müze mevcut

bu müzelere bazen kendiniz veya kendi arkadaş grubunuzla gidebileceğiniz gibi, bazen de dil okulları eğitim saatleri dışındaki boş zamanlarda müze, tiyatro, müzikal veya pub gibi mekanlara sosyal aktivite adı altında geziler düzenlemekte ve siz o arkadaş gruplarıyla da bu mekanları gezebilirsiniz.

eğer tarihe merakınız varsa, antik mısırdan tutunda eski anadolu uygarlıklarına, orta doğu'da var olan akad, sümer, babil ve benzeri birçok uygarlığın eserlerinin sergilendiği the british museum'a gitmenizi şiddetle tavsiye ederim.


londra'da birçok müze var ama bunlardan en ünlüleri ve gezilmesini tavsiye edeceklerim

-british museum (giriş ücretsiz)

-natural history museum (giriş ücretsiz)

-victoria and albert museum (giriş ücretsiz)

-museum of london (giriş ücretsiz)

-imperial war museum (giriş ücretsiz)

-science museum (giriş ücretsiz)

-royal museum greenwich

-the design museum (giriş ücretsiz)

gördüğünüz gibi çoğu müzeyi ücretsiz olarak gezebilirsiniz: buradan da bakabilirsiniz

gelelim ulaşıma

londra, en merkezden başlayıp daireler çizerek genişleyen ve ingilizlerin "zone" diye tabir ettiği bazı kısımlara ayrılmıştır. en merkez zone1 ve daha sonra zone 2, 3, 4 ... diye merkezden giderek uzaklaşan bölümlere sahip. en son zone, zone 9 oluyor.

londra'ya eğer kısa süreliğine gezmek için gidiyorsanız, sadece zone 1 size yeterli olacaktır. zira londra'nın bir çok ünlü ve görülmesi gereken mekanı zone1 içinde bulunmakta. londra dünyanın en büyük ve en gelişmiş metro hattına sahip. londra'nın hemen hemen her noktasına şehiri bir örümcek ağı gibi saran bu raylı sistem ile kolaylıkla gidebilirsiniz.

işte o meşhur metro ağı


yalnız bizim metrolar gibi modern araçlar beklemeyin. sizi eski ve tavan yüksekliği çok da yüksek olmayan londra metroları bekliyor olacak. dünyanın en eski metrosu londra'ya ait. 1800'lü yıllarda yapılmaya başlanmış. sanırım bu metro tünelleri zamanında yapılırken çokta geniş yapılmadığı için, ingilizler hala o eski ve alçak metro araçlarını kullanıyor.

ulaşım ücretleri ise çok pahalı

londra'da ulaşım için oyster adı verdikleri bir toplu taşıma kartı kullanılıyor. ben çok gezerim diyorsanız size bir haftalık kart ama daha uzun süre kalacaksanız aylık kart olarak yükleme yapmanızı öneririm. bu haftalık ve aylık kartta bir de şöyle bir durum var: diyorsunuz ki, ben sadece zone 1 ve zone 2 içerisinde dolaşacağım, diğer zone'lara çıkmayacağım. o zaman oyster kartınıza para yükleyeceğiniz zaman haftalık veya aylık seçtikten sonra hangi zone'lar arasında dolaşmak istiyorsanız onu da seçiyorsunuz. örneğin zone 1 ve zone 2 arasını seçtiniz. bir haftalık yükleme yaptıysanız, zone 1 ve zone 2 arasında bir hafta boyunca istediğiniz kadar metro'ya binebilirsiniz, ayrıca bu durumda londra'nın o meşhhur kızmızı iki katlı otobüslerine de bir hafta boyunca ücretsiz olarak da kullanabileceksiniz.

bir de unutmadan... eğer benim gibi öğrenci olarak gidiyorsanız ve dil eğitiminiz kısa değil, uzun süreli ise (minimum 14 hafta ve daha uzun süreli olmalı) öğrenci oyster kartına başvurabilirsiniz. bu size yaklaşık yüzde 30'luk bir indirim sağlayacak. internet sitesinden eğitim aldığınız kuruma ait bazı bilgileri de doldurup, başvuru ücretini de yatırdıktan sonra kartınız maksimun bir hafta içinde elinize geçecektir. bu kartta normal oyster kartlardan farklı olarak üzerinde size ait olan bir resim de olacak.

şu şekilde


örneğin ben londra'da zone 4'te kalıyordum. okulum ise, zone 1'deydi. zone 1-4 arası aylık sınırsız kullanım 2019'da 195-200 pound civarı bir şeydi. ben de öğrenci oyster kartı olduğu icin ben bir aylık 130 pound civarına kartımı doldurabiliyordum. zone 4 yerine daha yakın bir zone'da kalsaydım, kartımı daha da düşük bir ücrete doldurabilecektim.


gelelim konaklamaya

londra, konaklama olarakta gercekten pahalı diyebileceğimiz bir şehir. eğer yine bir dil okulu için londra'ya gidiyorsanız, konaklama için endişelenmeyin. çünkü okulunuz size bu konuda yardımcı olacaktır.

dil okulları size aile yanında bir yer ayarlayabilir. zaten en ekonomik olanı da bu. bu ayarlanan aile evleri, zone 3, zone 4 veya zone 5'te bulunan müstakil evler oluyor. istanbul veya türkiye gibi düşünmeyin. londra'da insanlar çoğunlukla müstakil evlerde kalıyorlar. bu evin bir odası size ait olacak. diğer odalarında ev sahibiniz veya varsa sizin gibi başka ögrenciler de kalıyor olacaktır. banyo ve mutfak ortak alanlar fakat ev sahibiniz mutfağını ve mutfaktaki araç gereçlerini çok teferruatlı yiyecekleri yapmak için kullanmanızdan hoşlanmayacak. yani çoğunlukla size diyecekleri, mutfağımı kullan ama basit şeyler yapmak için kullan. benim dil okulumun yaptığı anlaşmaya göre sabah kahvaltısı aileye aitti. ama kahvaltı dediysek bizim türk kahvaltısı gibi bir şey beklemeyin. size kahvaltı diye sunacakları iki şey olacak. bunlardan biri tost, diğeri ise sütlü mısır gevreği. bunun haricinde yeme içme, size ait. siz kendiniz karşılıyorsunuz. ben genelde dışarıdan yiyip içiyordum.

bu okulun bulduğu ailelerin yanında oda kiralamanın ücreti aylık 650 pound civarı. eğer aileyi okul değil de ben bulacağım derseniz, bir miktar daha ucuza yer bulabilirsiniz. çünkü okul ev sahibinden bir miktar komisyon alıyor. siz kendiniz yer bulursanız, o parayı direk ev sahibine vereceğiniz için 500 pound'a da oda kiralayabilirsiniz ama ben bunu tavsiye etmem. çünkü okulun bulduğu aileler daha güvenilir oluyor. sonuçta bir anlaşmazlık durumunda arada muhattap olacağınız bir okul var. diğerinde ise siz, direk ev sahibinin kendisi ile muhattap olacaksınız.

bunun haricinde okul size öğrenci apartı da ayarlayabilir. öğrenci apartları, içinde size ait banyosu olan 1+0 stüdyo dairelerden oluşuyor. mutfağı ortak alan olarak kullanılıyor. burada bir ev sahibi olmadığı için, mutfağı isteyen istediği gibi kullanabiliyor. ücreti ise aylık bin pound civarı. konum olarak benim okulun ayarladığı öğrenci apartı zone 2'deydi. yani okula yakın sayılır.


son olarak

benim dil okulumun bulunduğu bina aynı zamanda yatakhane olarakta kullanılmaktaydı. okulun kendi binasında kalırsanız, hiç gidip gelme ulaşım gibi probleminizde olmuyor ama ücreti çok yüksek. okulun kendi binasında kalmak için haftalık 400 pound ödemek gerekiyordu.

gördüğünüz gibi dil eğitimi için gittiğiniz londra'da, konaklamaya eğitim ücretinden daha fazla para harcayacaksınız. ben okul'a 24 haftalık (6 ay) eğitim için 3000 pound vermiştim. 24 haftalık konaklama ücreti ise bundan çok daha fazla tuttu.

konaklama için kendiniz airbnb'den de kalacak yer ayarlayabilirsiniz. acıkçası ben bu dediklerimin hepsini 6 ay boyunca yaptım. aile yanında da kaldım, apartta da kaldım, airbnb'den de yer ayarladım. okul bana üç kere aile yanı yer ayarladı. en memnun kaldığım konaklama okulun bana en son bulduğu güney asyalı müslüman genç bir bayanın eviydi. mutfağını istediğim gibi kullanabiliyordum. bana tost ve mısır gevreği yerine kendi elleri ile "english breakfast" hazırlamıştı. tekrar ellerinden öpüyorum...

gelelim yemek konusuna

londra çok farklı kültürlerin iç içe geçtiği bir şehir. o yüzden burada dünyanın birçok farklı mutfaklarından yemekler bulabilirsiniz. bu arada ingilizlerin meşhur yemeği "fish and chips". açıkçası ben pek sevemedim. ama şu avantajı var. sunum olarak fast food tarzı ve diğer yemek yiyeceğiniz yerlere göre bir miktar ucuz. örneğin, ortalama bir lokanta da bir yemek 9-10 pound'tan başlarken, "fish and chips" kapsamında alacağınız fast food ürünleri aşağı yukarı 4-7 pound civarı tutuyor. hani bu fish and chips restoranlarını ingilizler mi işletiyor derseniz, inanmayacaksınız ama benim londra'da gittiğim bütün fish and chips'çilerin sahipleri türk çıktı :))

ben daha ekonomik olduğu için ve damak tadıma daha çok hitap ettiği için, londra'dayken daha çok türk restoranlarında yemek yedim.


beğendiğim restoranlardan bazıları

pitted olive: russel square ile king's cross arasında kalan bu mekanda, gözleme, börek ve yanında ikram edilen kısır gibi birçok meze çeşiti, ayrıca kızarmış tavuk ve karnıyarık gibi yemek çeşitlerini bir arada bulabilirsiniz. (türk restoranı)

pizza union king's cross: adından da anlaşılacağı üzere king's cross'ta bulunan bir pizza restoranı. lezzet olarak ortalama fena değil ama fiyat olarak londra ortalamasına göre çok uygun bir yer. ortalama bir pizza 6-7 pound civarı.

sumak restaurant: kebap restorantı, londra'daki en iyi kebap yapan restoranlardan bana göre ilk beşe kesin girer. (türk restoranı)

çukurova kebap: sahibi adanalı, daha başka bir şey söylememe gerek var mı? ben oradayken sahibi londra'nın başka bir bölgesinden (harringay olabilir) bir dükkan daha kiralamıştı. şu an eski yeri olan newington green'de hala açık olmayabilir!! (türk restoranı)

cyprus mangal: sahipleri kıbrıslı, yine en beğendiğim ve londra'daki en iyi kebap ve et tarzı yemekleri yapan yerlerin başında geliyor.

ustun lahmacun & pide salonu: sahibi londra'da yaşayan karadenizli bir abimiz. pide ve lahmacunu gayet lezzetli. (türk restoranı)


para konusu

londra'ya eğitim için gelen öğrencilerin en çok karşılaştıkları sorunlardan biri de para transferi ve ödedikleri yüksek komisyonlar. öyle türkiye'den buraya gelirken yanınızda yüklüce nakit para getirmenize gerek yok. ben para çekerken hiç komisyon ödemedim. ama çok fazla araştırmadıklarından buraya gelen tanıştığım bütün türk öğrenciler, para çekerken boşu boşuna yüklüce para (komisyon) ödüyorlardı.

komisyon ödemeden para çekebilmek için yapmanız gereken, buraya gelmeden önce türkiye'de teb bankasından bir hesap açmak, tabi pound hesabı da açıyorsunuz. banka size bir tane banka kartı gönderiyor. bu banka kartını pound hesabınıza bağlattırıyorsunuz. sonra, banka kartınızı yurtdışı kullanıma açtırmanız gerekir. en son olarak yapmanız gereken şey de, yurtdışında ilk kullanımdan sonra kartınızın bloke olup yurtdışı kullanıma kapanmaması için, şu şu tarihler arasında ingiltere'de olacağım ve kartımın kullanıma kapanmasını istemiyorum diye hesabınızı açtığınız banka şubesine bir dilekçe vermeniz olacak. bir de gitmeden önce günlük kart çekim miktarını ayarlıyorsunuz. bundan sonra kafanız rahat, uçakta viskinizi yudumlayarak londra'ya gidebilirsiniz :)

bu işlemleri yaptıktan sonra londra'daki barcleys bankasına ait her hangi bir atm'den teb banka kartınızla "sıfır komisyon" ödeyerek, para çekebilir veya para yatırabilirsiniz.

londra ilk başta da dediğim gibi, birçok millet ve etnisiteden insanın bir araya geldiği bir şehir

ve kendilerince londra içinde çeşitli gettolar kurmuşlar. örneğin türkler daha çok londra'nın kuzeyin de, harringay dediğimiz bölgede bulunmakta. o taraflarda kalırsanız, kendinizi türkiye'deki gibi hissedebilirsiniz. çünkü, manavından, market ve kasabına, restoranından berberine çoğunlukla türk işletmeleri bulunmakta ve haliyle oradaki türk popülasyonu hayli yüksek. londra'nın diğer bölgelerinde de yine aynı şekilde farklı milletlerden insanların oluşturduğu homojen yapılar mevcut. ingilizler daha çok londra merkezinin batı taraflarında bulunmakta. nasıl ki istanbul'da, aldığı göçlerden ötürü istanbul'u birini pek bulamıyorsak. londra'da da bırak londra'lıya gerçek bir ingilize bile denk gelmek bir hayli zor.

bu arada benim londra'da gittiğim okulun ismi, st giles international idi.

özledim orayı yaa :) şimdi imkanım olsa yine gitmek isterim...