Dilan Polat'ın Gösterişli Hayatının Kaynağına Dair Kafaları Karıştıran Detaylar
dilan polat son derece şeffaf aslında hem de başından beri. bütün hayatı ortada. insta'sı olsun, youtube'taki videoları, röportajları, hemen tanıyorsunuz. biraz kurcalayınca.
öncesinde mesela doğum fotoğrafçısı:
aynı zamanda fotoğraf dersleri de veriyor:
bir apartman dairesinde oturuyorlar:
sonra birden ilk şubesinin açılışı var. 2017-2018 gibi sanki. sonra artarda kocasının bu şubenin önünde güllerle kaplayarak hediye ettiği iki araba görüyoruz, önce range:
sonra da mercedes jip hediye ediyor:
arada bi tatiller falan var.
2022'de de şu an oturdukları villadan postlar gelmeye başlıyor:
şu meşhur helikopterle ev gösterme postuna denk gelemedim bi türlü. yine aynı yıl evinin önünde oğlunu porche'ye bindirmeye çalışıyorlar, çocuk istemiyor, ferrari'ye de hayır diyor falan. yani 2-3 yılda kozmetik sektöründe nasıl bir çığır açtıysa, neye öncülük yaptıysa sınıf atlamak da denmez buna, bildiğiniz uçmuşlar ailece.
şimdi herkes kocası niye susturmamış diyor ama kocası da ayrı zevk alıyor bu gösterişten. insta'sındaki bir videoda, kadın yine pijamalarıyla kocasının hediyesi için kapıya çıkmış, hediye yine bir araba, brandayla kapatılmış, üstüne de saçmaladım biliyorum gibi bir şey yazdırmış, kadın bu ne diye önce yazıyı soruyor, adam öyle işte falan diyor:
kocası gayet memnun yani bu gösterişten. başka bir sabah örneğin, çiçek buketi gibi dizilmiş euro'lar gönderiyor karısına:
ve kadın yine pijamalarıyla alıyor hediyesini falan. işte temizlik yapmış, yine güller, euro'lar, kendini yorma karıcımlar, her şey bir şov, bundan besleniyor ilişkileri, çok belli.
ürünleri trendyol'dan kaldırılınca kendi sitesinde indirime gitmiş, son birkaç gündür de tuhaf bir biçimde yalnızca "kapıda ödeme" ya da "havale" yoluyla satışa başlamış. iki story'sinden birinde ürün satmaya çalışıyor delice. yani bilemiyorum, değişik bir satış yöntemi. banka hesapları bloke edilmiş midir? ya da para trafiği nereye kadar izlenir, bir yerde mesela dayısının eşi üstüne bile şirket açtıklarından bahsedilmişti, yani üstlerine bir işletme yok, büyük ihtimalle malvarlıkları da 3. şahıslarda.
bir not da şu diamond şirketiyle ilgili düşeyim, sürekli altı aylık şirket, tabi vergisi yok vs diyor ama yine instasını izlediğimizde şirketin geçen yıl, yani 2022 temmuzunda ve yine bir doğumgünü hediyesi olarak açıldığını görüyoruz:
yani şirket bir yılı aşkındır açık ama sadece 15 bin tl vergi ödenmiş anladığım kadarıyla. tuhaf ama kadının parmağındaki yüzüklerin (gerçeklerse tabii) vergisi daha fazla tutmaz mı? pırlantanın ötv'si de var ayrıca.
130 küsur frenchchise şubesi varmış, bayilik için istediği ücret 20 milyonmuş, şimdi bu da çok garip çünkü kara para aklamak için efsane bir yöntem. kendimi tutamayıp şubelerini takip ettiğimde, örneğin iki influencer kankayla karşılaştım, ikisinin de 2 milyon takipçisi var ve iki tane şubeleri var (sakarya ve pendik), yani bunlar 40 milyon verip de bu şubeleri açacak insanlarsa instagram dünyası çok acayip gerçekten. çünkü bu kadınların da geçmişlerine bakınca kazançlarının influencer olmaktan geldiği ortada, bir kaç yıl öncesinde sıradan genç kadınlarken bunlar da lüks içinde yaşamakta şimdi. tabii burda açılan şubeler üzerinden sisteme kayıt dışı para mı sokuluyor araştırılmalı. yukarlarda bir yerde bir arkadaş da değinmiş, 500 binlik kasabada bile şubesi varmış, kim verir o parayı şube açmak için?
bir de vergi kısmı var bu meselenin tabii, 130 şubenin frenchchise ücreti 20 milyondan
kaba bir hesapla iki buçuk milyar yapıyor, yüzde kırk vergi dersek, 1 milyarının vergi olması gerekmez mi?
hepsini bir tarafa bırakalım, 5 yıl yahu, maksimum 5 yıl... ne yaptın da bu noktaya geldin. ürünleri de ayrı tuhaf, piyasada yüzlerce muadili olan şeyler yani. hani desek ki özlem türeci ve uğur şahin gibi genius bi şey keşfettin de, patentini aldın, dünyayı ya da kadınları güzelleştirdin, yaşlılığın önüne geçtin vs, ok, ama o konu da çok tuhaf, merkezlerle ilgili bir sürü de şikayet var.
kadının kişiliği de ayrı bir fenomen gerçekten. narsistik ve manic mi, bolderline mi, ikisinin arasında mı geziniyor, belli değil. her durumda kendi hikayesine inanıyor. bu meselede de böyle olacak. bize kumpas kuruldu diyecek ve buna inanacak. herhangi bir meseleye, duruma dışardan bakabilecek biri değil. bir örnek yine youtube'a yüklenmiş storysinden, filipinli bir kadıncağızı alıp müslüman yapmışlar, müge diyorlarmış (meseleyi çözmek için ayrı mesai harcadım assagghaşşff), kadınla bir sorun yaşamış, orada sonuna kadar inanarak, üstüne basa basa "ben dünyanın en iyi insanıyım" diyor, yaşadığı soruna rağmen -ki sorunu dibine kadar ifşa edip kadını yerin dibine soktuktan sonra- hâlâ kadını düşünüyormuş, o yüzden dünyanın en iyi insanıymış dilan polat : ))
yani bayağıdır bu kendini gösterme, izleme, izlenme meselesinin sonuçlarını merak etmekteydim, nereye götürüyor insanı, toplumları nasıl yeniden yeniden inşa ediyor. sevgili dilan polat, ailesi ve yardımcıları (koruması ahmet abisine kadar) önüme serdi bu dünyayı. pornografik bulanlar var da her aşırılık porno değildir, burada mesela daha şehvetli bir şey var, toplumun arzu nesneleri kitsch'leşerek (her şey aşırı estetize, pijamalar hariç :)) yine topluma satılıyor. bu kadının yaptığını bu ülkedeki reklam ajansları bile yapamadı, evet paranın kaynağı problematik ama o parayla kurduğu evren gerçekten kolektif bilinçaltımıza çalışıyor, bir ulaşılabilirlik hissi yaratıyor ve galiba bütün bu göstermede de izlemede de kendimizde olmayanı arıyoruz (burda yazıp çizenlerden değil onu takip eden 7 milyon kişiden bahsediyorum).
bi de dip not düşeyim. bir hikayesi var, her yerde aynı şeyi aynı kalıplarla anlatıyor (yaşanmamış da anlata anlata inanılmış gibi), bir dayısı varmış çok zenginmiş (ama ekşi sözlük'teki entry'lerden birinde adamın aslında iflas ettiğini de öğreniyoruz), bu dayı engin'e içeriğini tam anlayamadığımız bir iş paslıyor, bana boya badana gibi geldi iş ama bir çerçevesi de yok : )) engin, tabi çok çalışkan, çok akıllı ve de çok mükemmel olduğu için bu işi yapınca başka işler geliyor ve de çok para kazanıyor. o sırada dilan'cığımız da doğum fotoğrafçısı ama çok yorulmuş, neden mi, e çünkü doğum için random saatlerde hastaneye çağırılıyor, gidiyor ama doğum öyle anlık bir mesele değil, bekliyor filan, haliyle yoruluyor. diyor ki engin'e "engin bana bir güzellik merkezi aç"... yani öyle, içine doğmuş gibi istiyor, kocası da tamam deyip açıyor güzellik merkezini. sonra da malumunuz, allah'ın itelemesiyle bugünlere geliyorlar filan. tabii arada işlevini bir türlü çözemediğim bir makineden bahsediliyor, her neyse, onun sayesinde olmuş gibi ama bilemiyorum. belki olayları filan bilip parçaları yerine oturttuğum için çok kurgu geliyor bana bu hikaye de.