Dünyanın Bilinen En Eskisi Olan Aşurbanipal Kütüphanesi'nin İlginç Detayları

En eski kütüphane bilinenin aksine İskenderiye değil, Aşurbanipal Kütüphanesi. Detaylara inelim.
Dünyanın Bilinen En Eskisi Olan Aşurbanipal Kütüphanesi'nin İlginç Detayları

Nedir bu?

aşurbanipal kütüphanesi, dünya'nın bilinen en eski kütüphanesi olup m.ö. 7. yüzyılda kurulmuştur ve kalıntıları ırak’ın musul kenti yakınlarındaki kuyunjik'te (asurlular'ın ikinci başkenti ninova'da) bulunmuştur.

1850 ve 1930 yılları arasında british museum arkeologları yaptıkları kazılarda akad ve sümer dillerinde yazılmış yaklaşık 30.000'den fazla idari ve edebi kayıt içeren belge bulmuşlardır. bulunan eserlerin en önemlisi ise gılgamış destanı'dır. yine babil yaratılış destanı olarak bilinen enuma eliş ve ilk insan olduğu düşünülen ve hz.adem'le ilişkilendirilen adapa miti bulunan önemli kayıtlardandır.

Aşurbanipal İmparatorluğu

Detaylara inelim

aşurbanipal’in imparatorluğu, genellikle mısır, yunan ve roma gibi daha ünlü imparatorlukların gölgesinde kalır. ancak zamanın kumları altında insanlık bilgisinin ve gücünün dikkat çekici bir bölümü gizlidir: aşurbanipal’in büyük kütüphanesi'nin mirası. iskenderiye kütüphanesi’nden önce, bilgiyi tek bir çatı altında toplayan asur kralı asurbanipal’in kütüphanesi vardı. antik mezopotamya'nın bilgeliğini bir araya getiren bu olağanüstü kütüphane, binyıllar boyunca unutuldu ve günümüzde bile büyük ölçüde bilinmemektedir. ancak içerdiği çok sayıdaki metin, antik dünyada geniş etki yaratmış ve modern çağın nadiren kabul edilen büyük bir mirasını oluşturmuştur.

aşurbanipal kütüphanesi (mö 7. yüzyıl), dünyadaki bilinen en eski sistematik olarak düzenlenmiş kütüphanedir. neo-asur kralı aşurbanipal (hükümdarlığı mö 668-627) tarafından ninova'da kurulmuştur ve mezopotamya'nın tarihini ve kültürünü koruma amacı taşımaktadır. 19. yüzyılın ortalarında ninova’da 30.000’den fazla metin keşfedilmiştir; ancak orijinal koleksiyonun çok daha büyük olduğu düşünülmektedir. 30.000'den fazla yazılı eserden (çivi yazılı tabletler) bazıları tarihî metinler, idarî ve hukukî belgelerdi (yabancı yazışmalar ve anlaşmalar, aristokratik beyanlar ve mali konularla ilgili). ayrıca tıp risaleleri, “büyüsel” el yazmaları ve “gılgamış destanı” da dahil olmak üzere edebî eserler bulunuyordu. geri kalan kısımlar ise kehanetler, alametler, büyüler ve çeşitli tanrılara adanmış ilahilere dairdi.

tabletler, bir zamanlar güçlü asur imparatorluğu’nun başkenti olan ninova (günümüzde kuzey ırak’ta) şehrinin kalıntılarında keşfedilmiştir. bu şehir, mö 669’dan yaklaşık mö 631’e kadar hüküm süren aşurbanipal tarafından yönetilmiştir. tabletler, 1840’lardan 1930’lara kadar süren bir dizi kazıda ortaya çıkarılmış ve asur kraliyetinin bilimsel edebiyat ve arşiv koleksiyonlarının kalıntılarını oluşturmaktadır. ninova yaklaşık mö 612 yılında bir yangınla yok olmuştur. ancak kağıt kitaplar yangında yok olurken, kil tabletler çoğu zaman daha da sertleşerek pişmiş ve bu sayede binlerce yıllık mezopotamya tarihinden günümüze en iyi korunmuş belgeler arasında yer almıştır.

kütüphanenin keşfinden önce, antik asur hakkında bildiğimiz hemen her şey, ya incil’deki anlatılara ya da klasik tarihçilerin yazdıklarına dayanıyordu. ancak kütüphanenin keşfiyle birlikte, binlerce çivi yazılı metin gün yüzüne çıkarıldı ve asurluların hikâyesini kendi sözleriyle anlatmalarına olanak sağlandı. bu metinler sayesinde saray entrikalarını takip edebiliyor, gizli istihbarat raporlarını dinleyebiliyor, ritüelleri adım adım izleyebiliyor, ilahi ve duaların sözlerini duyabiliyor, tıbbi el kitaplarını karıştırabiliyor ve kralların yaptıklarını son derece ayrıntılı bir şekilde okunabiliyordu.


kütüphane, antik çağda da ünlüydü – asurbanipal’in ölümünden ve asur’un yıkılışından yüzyıllar sonra bile babil’deki kâtipler bu kütüphanenin derlenmesini övgüyle anıyorlardı. belki de bu anlatılar, mısır’daki iskenderiye kütüphanesi gibi yunan dünyasının büyük kütüphanelerine ilham verdi. son 170 yıl içinde başka alanlarda da birçok tablet bulunsa da, asurbanipal’in tabletleri o döneme ait mezopotamya bilim ve öğrenimi hakkında bildiklerimizin birincil kaynağı olmayı sürdürüyor.

nineveh, mö 612 yılında babilliler, iskitler ve eski bir iran halkı olan medler'den oluşan bir koalisyon tarafından yıkıldı. sarayın yakılması sırasında büyük bir yangının kütüphaneyi de kasıp kavurduğu ve kil çivi yazılı tabletlerin kısmen pişmesine neden olduğu düşünülmektedir. bu potansiyel olarak yıkıcı olay, tabletlerin korunmasına yardımcı olmuştur. kil tabletler üzerindeki metinlerin yanı sıra, bazı metinlerin balmumu levhalara kazınmış olması da muhtemeldir; ancak organik yapılarından dolayı bu levhalar günümüze ulaşmamıştır.

kütüphane, arkeolojik bir keşif olarak austen henry layard'a atfedilir. tabletlerin büyük çoğunluğu ingiltere’ye götürülmüş olup günümüzde british museum'da sergilenmektedir. 1872 yılında, ingiliz asurolog george smith, britanya müzesi adına ashurbanipal'in yaşamına dair pişmiş toprak silindirler ve tabletler üzerindeki günümüze ulaşan kayıtları düzenledi ve bu metinlerin çivi yazılı kopyalarını satır arası çevirilerle birlikte "history of assurbanipal, translated from the cuneiform inscriptions" (1872) adıyla yayımladı.

kaynak 1 / kaynak 2 / kaynak 3 / kaynak 4 / kaynak 5 / kaynak 6 / kaynak 7