Düşünce Tarihinin İlk Sanat Eseri: Aristoteles'in Estetik Kaygıları Enine Boyuna Sorguladığı Poetika
poetika eseri şiir sanatı olarak geçer, lakin o dönemde düz yazı gibi bir janra yoktur. bütün eserler uyaklı, ölçülü şiirler ile verilmektedir.
daha çok performans sanatı üzerine eğilmiştir aristo. her ikisinde de şiir kullanılan destan ile tragedya türlerini karşılaştırır; tragedyayı daha üstün tutar. bunu da insanın doğuştan getirdiği özelliği mimesis ile açıklayarak; insanın taklit etmekten zevk aldığını öne sürer. bu şekilde didaktik bir özellik kazanan tragedya, hem öğretici hem de zevk veren bir aktivite olarak sunulur. ek olarak destanları yazanların ana tanıklık etmemesinden kaynaklı yanlış bilgiler verebileceğinden bahseder, destanın öyküleme ve karakter oluşturma ile tragedyanın temel unsurlarından da bahseder.
eserin ön kısmında tragedyanın doğuşu hakkında kısa bilgi verilir.
soylu kimselerin felaketlerini anlatan seyirliklerdir. doğuşları tanrı dionysos'a adanan adaklar ve onu anmak için yapılan törenlerden alır. çok çok eskilere dayanan, baharın gelişini kutlayan, yeni ve eski kral çatışmasını konu alan bu ayinler zamanla kurallarla daha düzenli hale getirilir. en başta iki oyuncu ve salt jest ve mimiklerden oluşurken, zamanla işin içine üçüncü oyuncu, dördüncü oyuncu ve repliklerle beraber, bir kurgu dahil olur.
daha soylu bir sanat dalıdır tragedya; zira soylu kişilerin (genellikle kral veya kral soyundan gelen kimseler) hayatları ve başlarına gelen felaketler anlatılır. aristo'ya göre catharsis duygusunun daha tesirli yaşanması için sahnedeki karakterle empati kurulabilmelidir seyirci. bunu sağlamak için de karakter ne çok iyi ne de çok kötücül olmalıdır. aksi takdirde; çok iyi olan birinin başına çok kötü şeyler gelmesi adalet duygusunu sarsar -kaldı ki üstün olduğunu düşünen yunan ideası bunu asla istemez; bu tragedyaların yarışmalarının düzenlenmesi bile temelde "diğerleri"ne atina'nın varlığının adalet ve düzen koruyucusu olduğunun bir nevi reklamı niteliğindedir. aynı şekilde çok kötü bir karakterin başına kötü şeyler gelmesi yine o hazzı seyirciye yaşatmayacaktır, seyircide rahatlama sağlamaz, olması gerekenin gerçekleşmesi yaratılmak istenen boşalma duygusunu kırar.
devamında tragedyayı tragedya yapan unsurlar sistematik olarak açıklanır ve incelenir. bu noktada aristo tragedyanın en güzel örneği olarak sophocles'in oedipus'unu örnek verir. zira baht dönüşü ve tanıma belirgindir. ve deus ex machine yoktur. durum, kötüden daha kötüye ilerler, oedipus'un iyi bir karakter olmakla beraber zayıflıklarının da olması ve bu zayıflıklar yüzünden felakete sürüklenmesi catharsis'i daha coşkulu yaşatacaktır.
Hikayeyi buradan okuyabilirsiniz
bütün bunlara karşılık; -benim gibi komedya severler- aristo'nun komedya için de bir eser yazdığını fakat bunun kaybolduğunu düşünür fakat bu metnin varlığı kesin değildir. zira komedyalar o dönemlerde ciddiye alınan bir tür değildi. "gülmek" daha az soylu, hatta alt sınıfa yakıştırıldığı için içeriği ne olursa olsun önemsenmezdi. ayrıca komedya konusunu günlük yaşamdan alır, sıradan insanlardan bahsederdi; bu yönüyle de alt sınıftı. dolayısıyla, ciddi bir sanat dalı olarak ele alınmama ihtimali de barındırır, aristo tarafından.
üzerinden 2400 küsür yıl geçmesine rağmen uzun süre aristo'nun bu metni çürütülmeye çalışılmıştır. ilk sistematik edebiyat kuramı olarak kabul edilmektedir. brecht'in bile aristo'ya poetika'sı üzerinden karşı çıkması eserin ne kadar kabul gördüğünü kanıtlar nitelikte.