Duyguları En Zarif Haliyle Dile Getiren Şık Kelimeler
monachopsis: geri planda sürekli seyreden, tereddüt hissettiren, bir yere ait olamama duygusuna deniyormuş. (monos: tek,yalnız başına, -opsis: görünüm) yunan kökenli sözcük.
ayurnamat: eskimo dilinden bir sözcük. değiştirilemeyecek olaylar için tedirginliğin anlamsız olmasına deniyormuş. bunun taycada karşılığı; "mai pen rai (endişelenme, mutlu hisset)
ellipsism: ingilizceden bir sözcük. tarihin nasıl ilerleyeceğini bilememenin veya gelecekle ilgili sadece tahmin yapabilmenin hüznüne deniyormuş. (latince kökenli)
nephelokokkygia: yunancadan bir kelime. bulutların şekillerine bakarak anlam çıkarmaya, tanıdık yüzlere benzetmeye deniyormuş. sözcüğü ilk kez aristophanes kullanmış.
awumbuk: papua yeni gine'de kullanılan bir sözcük. sizi, evi ziyarete gelen misafirler gittikten sonra oluşan boşluk, yalnızlık hissine deniyormuş. (baining halkına ait)
mamihlapinatapai: yaghan dilindeki bu sözcük "en sade kelime" seçilmiş. aynı şeyi isteyen iki kişinin, harekete geçmesi için karşı tarafla olan bakışmasına deniyormuş.
güzeşte: türkçede artık kullanılmayan sözcüklerden biri. zaman bakımından geçmiş, geride kalmış demekmiş. çoğulu "güzeştegân", geçmiş olanlar anlamında. (farsçadan almışız)
mo chuisle mo chroí: irlandaca da "sevgilim" yerine söylenen sözcük. kalbimin nabzı demekmiş. kısaca "mo chuisle" diyenler de var, o da "nabzım" demek.
amatör: latincede "seven kimse" demekmiş. "bir şeyi hevesi için yapan" olarak fransızcaya geçmiş. bu yüzden türkçede eskiden "amatör" yerine "heveskar" kullanılırmış.
hatsuyuki: japoncada yılın ilk kar yağışına(masum kar) deniyormuş. eğer kar hafif yağıyorsa "sasameyuki", yağmurluysa "mizareyuki" adını alıyormuş. "yuki (?)" japoncada "kar" demek.
mbuki-mvuki: bantu dil ailesinden bir sözcük. dans ederken gelen giysileri çıkarma dürtüsü, kıyafetleri mahvedecek kadar dans etmeye deniyormuş.
orenda: ingilizceden bir sözcük. etrafımızdaki her şeye etki, nüfuz ederek dünyanın değişebileceğini düşünmek, bunu düşündürten manevi güç demekmiş. (huron dilinden, kızılderililer)
timeo hominem unius libri: latinceden düşündüren, dolu dolu bir deyiş. anlamı "tek kitabı olan insandan kork" demekmiş. (aziz thomas aquinas, 13. yüzyılda söylemiş).
finifugal: latinceden türemiş bir sözcük. sonlardan kaçmak, herhangi bir şeyin sonunu öğrenmek istememek demekmiş. (1833'te sıfat olarak geçmiş, "finifugal olmak" gibi)
mágoa: portekizceden bir sözcük. bazen çok uzun süre üzüldüğümüz şeylerin yüzümüzdeki bıraktığı kalıcı izlere deniyormuş. "macula (benek,leke)" kökenli, lat.
querencia: ispanyolca'da metafizikte geçen bir sözcük. güvende hissettiğin, kendini,karakter gücünü yaşadığın yere deniyormuş.
anemoia: yunancadan türetilmiş bir kelime. bilinmeyen,hiç yaşanmamış bir zamana duyulan özlem demekmiş.keşke o zaman orada olsaydım hissi.
susurrus: latinceden türemiş edebi bir sözcük denebilir. mırıldayan, hışırdayan, hafif esen dalların veya rüzgarın sesi anlamlarındaymış.