Shakespeare'in Ticari Açıdan Ne Kadar Başarılı Olduğunu Kanıtlayan Olaylar
- 17. yüzyılın ilk yıllarına kadar ingiliz tiyatrolarında en çok satılan üç şeyin portakal, börek ve domates olması. evet bildiğimiz domates.
- ilk ikisi yani portakal ve börek izleyicilerin yemesi için satılırmış. fakirler portakal, zenginler börek yermiş. ama domates çok farklı amaçlı kullanılırmış.
- izleyiciler domatesi yemezmiş. çünkü 17. yüzyılın ilk yarısına kadar ingiltere'de domatesin zehirli ve lanetli bir şey olduğuna inanılırmış.
- eğer izleyiciler ilk 15 dakika oyunu beğenmezlerse, ellerindeki domatesleri oyunculara fırlatırlarmış.
- bunun tiyatro sahibi tarafından kötü yanı şudur ki, eğer izleyicilerin geneli oyunu beğenmezse, yani çok domates atılıp oyun yarıda kalırsa, paralarını iade etmek durumunda kalırmış. yani beğenmediğiniz oyuna para vermek zorunda değildiniz.
- ama bu kural shakespeare oyunları için geçerli değilmiş. zira bilindiği kadarıyla, hiçbir shakespeare oyunu bu sebeple yarıda kalmamış. başka bir deyişle, sahnelenen bütün oyunları halk tarafından büyük ilgi görmüş.
- shakespeare'in bizzat geliştirdiği bir yöntem ise onun ticari zekasını gösterir. eskiden standart bilet uygulaması varken shakespeare, fakirler neden izlemesin diyerekten farklı bilet uygulamaları önermiş patronuna. en ucuz biletlere sahip olanlar oyunu, en önde ve ayakta izlermiş. hatta bunların adı da varmış: toprakçı.
- ama bu toplumun en alt tabakasının bulunduğu toprakçı kitle, sık sık oyuncuların dikkatini dağıtırmış. o dönem oyuncularından birinin anılarına göre, eğer oyun çok iyi ve heyecanlı ise bunların salyaları sahneye aktığından sık sık kayma tehlikeleri geçirirlermiş.
- hatta günümüzde dahi kullanılan bir deyimin kökeni buna dayanırmış. eğer oyun çok iyiyse toprakçıların salyası birikinti derecesine ulaşır ve bu birikintiye basan bazı oyuncular kayıp düşerlermiş. bu nedenle de o dönemden beri, oyuncular birbirlerine oyuna başlarken " iyi şanslar" değil "kır bacağını" derlermiş. (kır şu şeytanın bacağını deyimi de buradan mı geliyor acaba? ).
- hazır bilet konusuna girmişken, box office kelimesinin kaynağına da inmekte fayda var. shakespeare döneminde bilet paraları oldukça küçük kutulara (box) konurmuş.
-shakespeare'in ticari zekasına bir başka örnek de bu box office uygulamasıyla ilgilidir. onun dönemine kadar bu para kutuları tiyatronun dışında bulunurmuş. yani biletinizi, yiyeceğinizi vs alıp öyle girerdiniz oyuna. shakespeare is büyük bir kurnazlıkla, bu para kutularını içeri aldırtmış. içeride girişte bir oda hazırlanmış ve biletler burada satılırmış; az ilerde de yiyecek ve içecek satılırmış. işte bu bilet satılan odaya box office denmiş.
-peki kurnazlık bunun neresinde derseniz, tamamen havaalanı ile aynı mantık. yani bir kez içeri girdiğinizde artık fiyatın önemi kalmaz ve açsanız fiyatı normalden çok pahalı da olsa ödemeyi yapmak durumunda kalırsınız.
-işte o zamandan beridir tiyatro ve sinema salonlarında bu box office uygulaması kullanılmaktadır. hatta bu sistem otogar, havaalanı, stadyum gibi sosyal alanlara yayılmıştır diyebiliriz.
edit : shakespeare ve diğer birçok anglosakson yazarlarıyla ilgili çok daha fazlası oscar nasıl wilde oldu adlı kitaptadır.