Edebiyat Tarihinin Umutsuz Bir Hayat Hikayesinden Doğan İlk Modern Romanı: Don Kişot
Nedir bu Don Kişot? (Don Quixote: Doğru okunuşu "Don Kihote")
uşağıyla birlikte çıktığı maceralı yolculuğu cervantes tarafından kaleme alınan, yine cervantes tarafından yaratılmış roman kahramanı ve aynı adlı romanın adıdır. yaşadıkları, cervantes'in hayatıyla -ya da en azından kendisi için hayal ettikleri- ile paralellikler taşıdığı söylenen don quijote özü itibariyle sevimli bir adamdır. şekle şemale önem vermekten geri durmamakta ancak kafasına geçirdiği kasktan yanına aldığı uşağına kadar her yanı pejmürde haldedir; ciddiye alınmamaktadır; inandıklarına uysun diye hem iyilik hem kötülük yapmaya cüret edebilmekte ancak bir doğrunun peşinde koşmaktadır. yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla, kendine yarattığı gerçeklikle, onun içinde kaybolmasıyla dikkat çeker. cervantes kahramanı yaratırken kahraman da bir yandan kendini yaratmaktadır hiçbir şeyden, hiç kimseden.
saygıdeğer kişilik anlamına da gelen don sözcüğünün gerektirdiği biçimde şövalyeliği tüm gerekleriyle yerine getirmeye çalışan sevgili quijote ölümsüzlüğe ermesinden 400 sene sonra bile sağlıklı bir ruh haline sahip olup olmadığı konusunda tartışmalara sürüklemektedir kendisinden etkilenenleri. zira onun yaptıklarını yapabilecek kişi ya don quijote'dur ya da düpedüz deli.
Önemi nedir?
ilk olmak her zaman saygın bir yer kazandırır bir esere, sanatın hangi dalında olursa olsun. yeni bir akımın doğuşuna yol açana bir eser ortaya çıkarmak ya da bir türe öncülük etmek tarihe geçmek anlamına gelir bu yüzden; fakat ilklerin çoğu nitelik ve kalite açısından takipçileri tarafından geride bırakılır genellikle, ilk olma saygınlığının etiketi üzerindedir her daim ama eskimiş olduğu inkar edilmeyecek kadar ortadadır artık. her alanda olduğu gibi bunun da istisnaları var elbette, kalite ve zamana karşı durabilmek açısından kendisinden sonra gelenleri de fersahlarca geride bırakmış, kitlelere ulaşabilirliğinden, beğenilebilirliğinden zerre kaybetmemiş büyük eserler... ve işte bunların en anıtsalı don kişot.
defalarca söylendi, ilk modern roman kabul edilir don kişot, hatta zamanla bunu da aşmış, post modernistlerin başucu eserlerinden biri olmuştur. aslında kitabın öyle bir havası var ki, don kişot'un deliliği üzerine dönen bitmek bilmeyen tartışmalar gibi, karakterin ne ifade ettiği, idealistliğinin boyutlarının ne yöne çekileceği ikircikli olduğundan ve cervantes bunun böyle olmasını tercih ettiğinden, politik akımlara varıncaya değin herkes don kişot'u kendi saflarına dahil etmeye çalışmış, bir sembol isim olarak göstermiştir.
bilindiği üzere kitap iki cilttir, ilki 1605 ikincisi 1615'te yayımlanan. ilk kitap o kadar beğenilmiş, o kadar çok okunmuştur ki hemen ertesinden onlarca taklidi ve sahte devam kitabı çıkmıştır. ikinci ciltte cervantes bunlara sağlam bir ayar vermeyi ihmal etmez, hatta ilk kitabı ikinci kitaptaki kurmacanın içine yedirerek don kişot'un eline tutuşturup hakkında yorum bile yaptırır, ondan bir güzel azar işitir. bu yönden öykü içinde öykü kurgusunu kullanan ilk eserlerden biridir ayrıca. kaç tane eserde karakterin kendisini baz alan bir eser hakkında yaptığı yorumu dinleyebilirsiniz ki? bir de üzerine sinemanın ve edebiyatın favori temalarından biri olan; iki zıt karakterin ortaklığı, yolculuğu ve başlarından geçenler eksenli hikaye örgüsünü oluşturmadaki katkısı da düşünülürse cervantes'in eşine az rastlanan dehasına şapka çıkarmak elzem hale gelir.
Romanın ortaya çıkış hikayesi ve anlatmak istedikleri
bu cervantes denen amca osmanlıya karşı savaş vermiş bir kişidir. ama ne olmuş osmanlı donanması kendisini esir almış ve türk gemilerinde forsa olarak yaşamış. forsanın özgürlüğüne kavuşabilmesi için tazminat ödenmesi gerekiyor. bildiğin esir çünkü. cervantes amcanın annesi de hali vakti yerinde bir insan. ancak koca osmanlıya tazminat ödeyecek kadar eşek yüküyle altın sahibi değil. ancak ufak bir ayrıntı var ki cervantes ile birlikte esir düşen asilzadeler için ispanya gerekli tazminatı ödeyip esirlikten kurtarır. neyse gel zaman git zaman cervantes forsa olarak yıllarca gemilerde kullanılır. bir gün bir şekilde kaçma şansı bulur ve ispanya'ya döner.
işte don kişot, cervantes'in bu dönüşümünün hikayesidir. cervantes ispanya uğruna savaşmış, ispanya'daki sistem için canını ortaya koymuştur. oysa ispanya cervantes'in canını hiçe saymıştır. işte don kişot biraz da "madem öyle, işte böyle" kitabıdır. "bu nasıl bir sistemdir, bu nasıl çürümüş bir düzendir" diye düşünür ve oturur don kişot'u yazmaya koyulur.
don kişot, var olan sistemden rahatsızlık duyan ispanya halkını temsil eden bir karakterdir.
yel değirmenleri ise ispanya'daki sistem. kocaman, güçlü bir dev.
sancho panza ise sistemle barışık yaşayan, "aman boşver" diyen kesim.
don kişot, tek başına kaybedeceğini bile bile yel değirmenlerine yani sisteme saldırır. "belki sistemi çökertemiyorum, ama bak, en azından bir tane pervanesi zarar gördü. sen de bir pervaneyi kırabilirsin, öteki de bir tanesini kırarsa sistem işlemez hale gelecektir" der.
don kişot bu alt metniyle edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biridir.
yoksa adamın birinin yel değirmenlerine saldırması çocuk masalı olmaktan ne kadar öteye gidebilir ki?