Ekonomik Etkileri Bugün Bile Devam Eden Büyük Buhran'ın Sebebi Nedir?

Büyük Buhran, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, Büyük Depresyon... 24 Ekim 1929'da New York borsasının aşırı düşüşü sonucunda başlayan Büyük Buhran'ın sebeplerini inceleyelim.
Ekonomik Etkileri Bugün Bile Devam Eden Büyük Buhran'ın Sebebi Nedir?

1. 1929 dünya ekonomik bunalımın kökeni neredeydi? bu kadar etkili olmasının sebebi neydi?

20. yy'ın başlarında abd maddi menfaatlere hizmet eden birçok merkez bankacılığı sistemini hayata geçirdi ve kaldırdı. o sıralarda bankacılık ve iş dünyasının önde gelen aileleri: rockefeller, morgan, warburg ve rothschild aileleriydi. 1900'lü yılların başlarında bu aileler bir kez daha, yeni bir merkez bankasının kurulması için kanun çıkmasını istediler. ama biliyorlardı ki hem hükümet hem de halk, bu kurumlardan usanmıştı. bu yüzden kamuoyunu yönlendirmek için bir hadise yaratmaya ihtiyaç duydular. herkesin bir finans otoritesi olarak gördüğü j.p. morgan, güçlü nüfuzunu kullanarak, new york'ta çok ünlü bir bankanın iflas ettiği, battığı söylentilerini yaydı. bunun, diğer bankaları da etkileyecek bir histeri krizine neden olacağını biliyordu. nitekim oldu da: 1907 krizi.

insanlar, birikimlerini kaybetme korkusuyla bütün paralarını çekmeye başladı. haliyle bankalar borçlarını tahsil etmek zorunda kaldı, borç alanlar ödeyebilmek için mallarını sattılar, ve sonuç olarak birçok iflas, satış ve kargaşa meydana geldi. birkaç yıl sonra, parçaları yerlerine oturtan fredrik allen, life dergisinde şunları yazdı. "morgan hisseleri kazanç sağladı... 1907 krizini hızlandırmak için onu kurnazca yönettiler." tezgahtan habersiz parlamento, "1907 krizi" hakkında ve banka kartelleriyle sıkı ilişkiler içinde bulunan (ki daha sonra bir evlilikle de rockefeller ailesine katılan senatör nelson aldrich başkanlığında bir araştırma başlattı.) aldrich'in komisyonu 1907 tarihindeki krizin tekrar yaşanmaması için, bir merkez bankası'nın kurulmasını önerdi. bu tam da uluslararası bankerlerin, planlarını uygulamak için ihtiyaç duydukları şeydi. 1910'da, j.p. morgan'ın georgia sahili jekyll adası'ndaki konutunda bir toplantı yapıldı. burası, "federal rezerv kanunu" diye adlandırılan akdin imzalandığı yerdi. kanun bankerler tarafından yazılmıştı, hukukçular tarafından değil. görüşme hükümetten ve kamuoyundan o kadar gizliydi ki, katılan yaklaşık 10 kişi birbirlerine hitaben kullandıkları isimlerini sakladılar. akdi imzaladıktan sonra, siyasi arenadaki adamları senatör nelson aldrich'e verdiler ki o da bunu parlamentodan geçirdi. 1913 yılında, bankerlerin de şiddetli desteği ile woodrow wilson başkan seçildi ve seçimlerdeki desteğin karşılığı olarak da"federal rezerv kanunu"nu imzalamayı kabul etti. noel'den iki gün önce, birçok milletvekili evlerinde aileleriyle birlikteyken,"federal rezerv kanunu" oylandı, ve wilson bunu yasa haline getirdi.

kongre üyesi louis mcfadden da asıl gerçeği, tasarı kanunlaştıktan sonra söylemiştir: "burada bir dünya bankası sistemi kuruluyor, uluslararası bankerler tarafından kontrol edilen bir merkez. beraber hareket edip kendi ihtirasları için dünyayı köleleştiriyorlar. devlet, federal banka tarafından gasp ediliyor."


örneğin, 1914-1919 yılları arasında federal banka piyasaya para arzını neredeyse %100 arttırdı. küçük bankalara büyük borçlar verildi. sonra 1920 yılında, federal banka büyük miktarda parayı piyasadan geri çekti, dolayısıyla kredi veren bankalar büyük miktarda borcu geri istedi, ve tıpkı 1907'deki gibi bankalara hücum, batık ve iflas yaşandı.

federal rezerv sistemi dışında kalan 5400 rakip banka iflas etti. tekel iyice bu bir grup uluslararası bankerin eline geçti. halbuki 1920'deki kriz sadece ısınma turuydu. 1921-1929 yılları arası federal banka para arzını yine yükseltti.halka ve bankalara yine büyük borçlar verdi.o sırada borsada marj kredisi denen yeni bir kredi tipi vardı. basitçe, bir yatırımcı bir hisse senedine değerinin sadece %10'unu ödeyip ona sahip oluyordu, kalan %90'ı için broker'a borçlanılıyordu. bir başka deyişle, bir kişi $1000 dolarlık hisseyi $100 dolar ile alabiliyordu.

bu yöntem 1920'lerde çok popülerdi. sanki herkes borsada para kazanmaya başlamıştı. ama bu kredi tipinin bir handikabı vardı. parayı her an geri isteyebilirlerdi, ve 24 saat içinde ödemek zorundaydınız. buna “marj çağrısı” denirdi ve marj çağrısı sonucunda genellikle, borca girerek aldığınız hisseyi satmak zorunda kalırdınız. ekim 1929'dan birkaç ay önce, j.d. rockefeller, bernhard barack ve diğer simsarlar sessizce borsadan çekildi, ve 24 ekim 1929'da, marj kredisi vermiş new york'lu finansçılar alelacele paralarını geri istemeye başladılar. bu, borsada inanılmaz büyük bir tasfiye satışına neden oldu, çünkü herkes faizlerden korkarak marj borçlarını ödemek istiyordu. bu da bankalara akın başlattı ve sonuç olarak 16.000'in üzerinde banka iflas etti ve aralarında anlaşan uluslararası bankerler rakip bankaları ucuza satın almakla kalmadı, aynı zamanda koca şirketleri de üç beş kuruşa satın aldılar. bu amerikan tarihindeki en büyük soygundu.ama burada bitmedi. federal banka para arzını arttırıp bu ekonomik çöküşe son vereceğine, hiçbir şey yapmadı ve insanlık tarihinin en büyük buhranına ön ayak oldu.

2. bu süreç hakkında ortaya atılan sebepler

"büyük buhran'ın müsebbibi nedir?" sorusu üzerinde yıllar sonra bile düşünülmektedir. buna monetarist veya keynesyen görüş gibi bazı popüler açıklamalar getirilmiştir.

robert murphy'nin the politically incorrect guide to the great depression and the new deal'ını referans göstererek bu görüşlerden yüzeysel olarak söz etmek gerekirse:

keynesyen görüş amerikalıların en çok inandığı senaryodur ve faturayı serbest piyasaya keser. bu görüşe göre kapitalizmin içsel aşırılıkları borsa çöküşü ile sonuçlanmış ve işletmeler işçileri işten çıkarmıştır, daha sonra da kısır bir düşüş sarmalında ürün satın almayı bırakmıştır. herbert hoover, duruma pek fazla müdahale etmemiştir çünkü anayasaya saygı duymuştur.

Herbert Clark Hoover: 1929-1933 arası görev yapan, Amerika Birleşik Devletleri'nin 31. başkanıdır.

burada anayasaya saygı duymaktan kastedilen woodrow wilson döneminde yürürlüğe girmiş olan altın standardına bağımlı merkez bankası yasalarıdır. amerika'nın altın standardından çıkmasına olanak tanıyacak olan emergency banking act ise roosevelt'in new deal'ı kapsamında geride bırakılmıştır.

bunlara ek olarak tarım krizini de not etmek gerekir

tarım sektörü birinci dünya savaşı'nın tesiri altında kalmıştır zira askerlerin beslenme ihtiyacı nedeniyle sektör genişlemiştir. bununla paralel olarak çiftçiler mekanizasyon yoluna gitmiştir ki bu makineleşme süreci oldukça pahalıya patlamış, buna karşılık fiyatlar düşmüştür. haliyle pek çok çiftlik kapanmıştır.

monetarist teori, milton friedman ve anna schwartz'ın teorisidir. bu perspektife göre piyasa ekonomisinin doğal yükselişleri ve düşüşleri olabilir lakin merkez bankası 1930'ların başlarında para arzının çökmesine izin vererek normal bir gerilemeyi büyük buhran'a çevirmiştir.

New York'taki işsizler geçidi.

üçüncü bir yorum ise devletin 1920'lerdeki para politikalarını suçlar

avusturya ekonomi okulunun savunduğu bir görüştür (en ünlü üyesi friedrich hayek'tir) bu açıklamaya göre serbest piyasa milton friedman ve anna schwartz'ın iddia ettiğinden daha güvenilirdir ve konjonktür devresi kapitalizmin doğal bir özelliği olmayıp merkez bankasının faiz oranlarını manipüle etmesi ile ilişkilidir.

bu bakış açısında, büyük buhran'ı bu kadar korkunç kılan, 1930'ların başındaki düşen para arzı değil, 1920'lerin sonundaki patlama sırasında kredi piyasalarına yapılmış olan para enjeksiyonudur. dahası, hoover'ın maaşlara olağanüstü müdahalesi işsizliği iyice artırmıştır.

üçüncü açıklamanın savunucuları, 2000'lerin ortalarındaki krizin de alan greenspan'in düşük faiz politikasından doğduğunu ileri sürerler. bu politika emlak balonunu ateşlemiştir.

"kredi genişlemesi, gerçek malların arzını artıramaz. sadece yeniden düzenleme getirir. kredi genişlemesi sermaye yatırımını ekonomik zenginlik ve piyasa koşullarının belirlediği rotadan uzaklaştırır. ekonomi maddi mallarda artış elde etmediği sürece, takip etmeyeceği yollara sapar. sonuç olarak, yükselme sağlam bir temelden yoksundur." - ludwig von mises