Ekranların En Sempatik Seri Katili Dexter'dan Akılda Kalanlar
jeneriktir. o protein ağırlıklı kahvaltı hazırlayıp afiyetle yemesi olsun, kıyafetleri giyişi ve tabii botun ipini çekişi olsun hep özendim ben o görüntülere. adam ne güzel vaktinde kalkmış zıpçık gibi hazır vaziyette çıkıyor evinden.
çoğu sabah, bazen akşamdan kalma uykuyu alamamış halde kalkıp kahvaltı etmeden sürünerek işe gittiğim için mi bu kadar bağlandım o sahnelere bilemiyorum. bir de müziği var tabi, dım dım dı dım dı dım dım dili lili lili liiiiiiiiiiimm...
(bkz: debra fucking morgan)
akılda kalan çok şey var ama ben en çok dizideki herkesin rahat ve salaş giyiniş tarzına hastaydım. sürekli tatil modundaydılar sanki.
(bkz: miami)
(bkz: surprise motherfucker)
dexter'ın kardeşinin laptop şifresinin "fuckingpassword" olması.
kızın adı aklımda değil, şifresi aklımda.
(bkz: dark passenger)
olay yerini incelerken öldürülen kişinin kanının sıçradığı yerlerden öldürülme şeklini, odanın neresinde öldürüldüğünü falan bulması. oralara kırmızı iplerle, kanın nerden sıçradığını analiz etmesi.
debra'nın sürekli küfretmesi. dexter'ın sürekli iç sesiyle diziyi götürmesi.
edit: ayrıca o kırmızı renkli iplerle normalde kullanılmiyormuş. normal de başka renkte olurmuş o ipler ama havalı olması için kırmızı kullanmışlar.
dexter'in dairesi. 1+1, mutfak salon beraber, deniz kenarındaydı.
(bkz: yvonne strahovski)
debra'nın bebek tanımı da bunlardan biridir.
"a baby? a motherfucking rolly-poly, chubby cheeked shit machine? are you kidding me?"
(bkz: slice of life)
gelecekteki teknemin ismi.
bana kalırsa tüm zamanların en gerilim dolu sahnelerinden biri olan şu sahne.
dexter'ın lam koleksiyonu, hazinesi. en delicesi.
her sabah işe giderken aldığı donutlar. özledik koca reyiz.
kötü adamları öldürmeden önce yaptıkları kötülüklerle ilgili küçük bir sunum yapması, sonra öldürmesi.
dexter'ın dinlemelere doyulmayan monologları.