Eşcinsellik, Erotizm ve Tekinsizliğin Dışavurumcu Ressamı: Egon Schiele

1890-1918 yılları arasında yaşayan Avusturyalı dışavurumcu ressam Schiele'nin yaşamı ve sanatına dair bilgiler.
Eşcinsellik, Erotizm ve Tekinsizliğin Dışavurumcu Ressamı: Egon Schiele

egon schiele... resimlerinde cinsellik, yaşam ve ölüm içgüdüsü, eşcinsellik, otoerotizm gibi temaları işleyen dışavurumcu ressam. babasının frengi olması, annesinin kendisinden önce üç kere ölü bebek doğurması ve üç yaşındayken ablasını kaybetmesi ilerki dönemlerindeki resimlerinin ana temalarını oluşturmuştu.

bir dönem schiele, kendisinden dört yaş küçük olan kız kardeşi gertrude'nin kendisine modellik yapmasını istemişti. kardeşinin birkaç resmi:

koyu mavi elbiseli arkaya uzanmış kız


uzun çorapları, uzun siyah elbisesi ve ayakkabılarıyla tamamen giyiniktir gertrude. elbisesinin etek kısmını kaldırmış, kırmızı vajinasını göstermekte.

kollarını kavuşturmuş çıplak kız


küçümseyen kadın


kızıl saçlı gertrude ilerki dönemlerinde schiele için uygun kadın prototipini oluşturmuştu.

ölüme duyduğu merak ve hayranlığı schiele'yi ölümün işaretlerini aramaya yöneltmişti. ölümü, doğumu, yaşamı en somut, en saf haliyle gözlemlemek istedi. jinekolog erwin von graff'ın kliniğinde hasta ve hamile kadınları, yeni doğmuş sağlıklı ve ölü bebekleri inceledi ve resmetti. iğrenç, kanlı, pis bedenlere ve o bedenlerin ruhlarına hayranlık duyduğu söyleniyor.

ölü anne 1


bu resimde doğmamış, annesine sevgiyle bağlı bir bebek görüyoruz. annenin teni solgun, ölüme çok yakın olduğunu görüyoruz. bebek ise tam tersi canlı renk tonlarıyla, hayata gelmeye hazır resmedilmiş. bu resim bana yaşam içgüdüsü (eros) ve ölüm içgüdüsünü (thanatos), yaşamın ve ölümün iç içe oluşunu hatırlatıyor. freud'un "yaşamın amacı ölümdür." sözünün resmedilişi gibi.

annesi ile ilişkisi mesafeli ve yanlış anlaşılmalarla doluydu. bilinçdışındaki yaşantıları resimlerinde dışarıya çıkıyordu sanki. anne ve çocuk figürünü resimlerinde çokça işlediğini görüyoruz. birkaçı:

anne ve çocuk


anne ve çocuk 2


iki çocuklu anne


schiele 1911 yılında valerie neuzil ile tanıştı ve wally schiele'ye modellik yapmaya başladı. wally'nin öncesinde gustav klimt'e modellik yaptığı ve metresi olabileceği iddia ediliyor.

valeri neuzil'in portresi


siyah uzunçoraplı kadın - valerie neuzil


kırmızı bluzlu ve dizlerini kaldırmış wally


1911 yılının ağustos ayında wally ile avusturya'nın güneyine, taşraya taşındı. halk, o sırada henüz reşit olmayan wally ile schiele'nin ahlaksız yaşadıklarını düşünüyorlar ve onlardan nefret ediyorlardı. lakin schiele'nin atölyesi çevredeki genç ve çocuklar için eğlenceli bir yerdi. 1912'de evden kaçıp schiele'nin evine sığınan 13 yaşındaki bir kızın babası schiele'yi çocuk kaçırmakla suçladı ve schiele tutuklandı. o sırada atölyesinden bir kız çocuğun nü eskizi ortaya çıktı. sonrasında hakkında pedofili iddiaları ortaya atılmış.

oturan çıplak kız


ayakta siyah saçlı çıplak kız


schiele wally'ye, kendisine sosyal avantajlar sağlayacak olan edith'le evleneceğini söylemişti. schiele bu ayrılığı ölüm ve genç kız eserinde işledi.


bu resimde erkek solgun bir renkle ölü gibi resmedilmiş ve kadının yanaklarındaki kırmızılık ile kontrast yaratılmış. kadının kollarının incecik olması ve sadece iki parmağını birbirine kenetlemiş olması çaresizliklerini ve ayrılıklarına çok az kaldığını gösteriyor.

Final notu

öznenin, içinde bulunduğu uzam ile olan dramatik ilişkisini resmetmeyi başaran avusturyalı ekspresyonist ressamdır schiele. onun eserlerinde kişiler ve figürler, boşluğun hatta adeta hiçliğin ortasında bir varoluş savaşı veriyor gibidir; hatta bu durum onların gözlerine bakarak dahi anlaşılabilir. resmettiği insanlar gibi, cisimler hatta manzaralar bile aynı ruhsal gerilimin yansımalarıdır. resmettiği zayıf ve çelimsiz bedenler, kendilerini çevreleyen dünyanın içinde ne kadar da acı çeker görünseler de, çektikleri acıyla, duruşlarıyla ve bakışlarıyla yine de yaşama meydan okumakta ve varolmanın eşsiz deneyimini beden dilleriyle izleyiciye aktarmaktadırlar. schiele'nin en büyük başarısı işte bu noktada yatmaktadır. yani dramatik olan, aslında aynı zamanda şaşırtıcı bir şekilde varoluşa meydan okuyandır.

Modern Hayattaki Yalnızlık, Sessizlik ve İzolasyonun Kült Ressamı: Edward Hopper