Eski Çağ Tarihinin Ciddi Konularından Biri: Hitit Kanunları

Hitit hukukunun ve kanunlarının özellikleri.
Eski Çağ Tarihinin Ciddi Konularından Biri: Hitit Kanunları


hitit kanunlarının ana çizgileri ele alındığında, bu kanunların özellikle mezopotamya kültürlerinin kanunlarından ayrıldığını görebiliriz

mezopotamya kanunları kısasa kısas ilkesiyle çalışır ve kanun maddelerinin büyük çoğunluğu suçu işleyen kişinin cezalandırılması veyahut suçludan “öç alınması” şeklinde ifade edilmiştir. bu bağlamda, mezopotamya yasa geleneğinin toplumu düzenleme eğilimindeki temel motivasyonunun “korku ve kayıp yaratma” olduğunu söyleyebiliriz. ancak mezopotamya kültürlerindeki bu sert kanun düzeninin aksine hitit devleti’nin tercih ettiği kanun düzeni belirgin bir şekilde “caydırıcılık” ilkesiyle işler ve bu açıdan hitit kanunlarının oldukça gelişkin olduğunu ve bir anlamda pragmatist bir nitelik taşıdığını söyleyebiliriz. hitit kanunlarına kısasa kısas ilkesi yoktur ve kanun maddelerinde belirtilen suçların ciddi bir kısmı tamamen para cezası ve tazminatlar ile cezalandırılmıştır.

hitit kanunları, hitit devleti’nin para politikasını da yeterince ayrıntılı bir şekilde öğrenebildiğimiz çok önemli bir kaynaktır

eski hitit döneminden imparatorluk dönemine dek bir takım değişikliklere uğramış ve reformlar geçirmiş hitit kanunları, iki ayrı seriden meydana gelir. serilerin ilki, “eğer bir kişi” kalıbıyla başlar ve neredeyse tamamı kişisel suçlarla ilgilidir. ikinci seri ise “eğer bir bağ” kalıbıyla başlar ve bunlar da mülkiyetler ve ekonomik faaliyetlerle ilgilidir.

hitit kanunlarının, maddelerin bazısında geçen “eskiden şöyle yapılırdı, şimdi ise şöyle yapılır” şeklindeki ifadelerden hareketle bilinçli bir şekilde reformize edildiğini ve mezopotamya yasa geleneğinden bariz bir şekilde ayrılan kısmen modern yasa anlayışının devlet eliyle bilinçli olarak ortaya konulduğu varsayılabilir. ancak yasaların gönderme yaptığı eski kanunları bilmiyor oluşumuz dolayısıyla bu konuda kesin bir yargıya varmak da güçtür. her ne olursa olsun, hitit çağı anadolu’sunun adalet ve ceza anlayışının, çağdaşı merkezi ve otoriter devletlere oranla bir hayli gelişkin ve modern olduğunu söylemek yanlış olmaz.

ekonomisi temel olarak tarım ve hayvancılık faaliyetlerine dayanan hitit toplumunda her türlü ücret, fiyat, para cezası, tazminat, mülkiyet edinme, ekonomik faaliyetlere ilişkin kurallar, vergi ve haraç miktarları, ölçü birimleri ve buna benzer iktisadi birçok unsur; doğrudan kanun maddeleriyle belirlenmiştir. dolayısıyla hitit kanunlarını çağın ekonomisini belirleyen ve özellikle tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde verimliliğin devamını sağlayan temel etmen olarak değerlendirebiliriz. yasa maddelerinin iki ayrı seri halinde yazıldığını ve bunlardan ilkinin kişisel suçlarla, ikinci serinin de mülkiyetlerle ilgili olduğunu söylemiştik. her iki seride de, en basit suçtan en ciddi ve büyük suçlara kadar, her türlü mağduriyetin tazminatının para yoluyla karşılandığını görmek mümkündür.

hitit kanunlarındaki caydırıcılık ilkesi; ölüm, yaralama, uzuv kesme/koparma, işkence ve hatta hapis gibi ceza yöntemlerini büyük oranda saf dışı bırakmıştır

yaklaşık 200 maddeden oluşan kanun metninde oldukça az sayıda ölüm cezasına rastlanır ve bu da çoğu zaman tecavüz, hayvanlarla cinsel ilişkide bulunma, devlet otoritesine karşı gelme gibi çok ciddi ve büyük suçlar için geçerli olmuştur. hatta bu durumda bile idam cezası, kralın kararıyla gerçekleşir ve kral bazen otoritesini kullanarak idam gerektiren suçların cezasını hafifletebilirdi.

hitit kanunlarının bu denli ekonomi eksenli olması şüphesiz devletin hükmettiği topraklardaki ekonomik istikrarı sağlamayı birincil hedef olarak belirlemesiyle ve ayrıca anadolu coğrafyasının tarım ve hayvancılığı zaman zaman baltalayan çetin bir iklime sahip olmasıyla ilgiliydi. özellikle imparatorluk döneminden itibaren hitit merkezi otoritesinin çok daha belirginleştiği anadolu’da, birbirinden farklı toplumları bir arada tutabilmek ve devletin geleceğini sağlamlaştırmak için ekonomik üretkenliğin ve verimliliğim devamlı kılınması elzem bir ihtiyaçtı. hitit devlet’i için de bunu sağlamanın en kolay yolu muhtemelen hukuk ve adalet sistemiydi.

hitit kanunları yalnızca ekonomik faaliyetleri yasalar yoluyla belirlemekle yetinmemiş, ayrıca neredeyse her suç için hem mağdura hem de devlete ödenecek para cezaları belirlemiştir

bu yaptırım anlayışı da, hitit toplumunda ve devlet idaresinde suç ve ceza ilişkisinin bir tür “gelir kaynağı”na dönüşmesini sağlamıştır. yaklaşık 200 kadar yasa maddesinin büyük çoğunluğunda mağdura ödenen tazminatın yanında devletin de belli bir miktar para alması, devletin yasalar aracılığıyla kendine ekonomik bir kaynak yarattığının göstergesi sayılabilir. bu modern hukuk anlayışı hem devletin ekonomik temellerini sağlamlaştırmış, hem de toplumun suçtan uzaklaşması için yeterince caydırıcı bir unsur olmuştur. öte yandan, hitit kanunlarında hapis ve idam cezasının olmayışı veya bu cezalara nadir rastlanması, ayrıca toplumun temel ekonomik faaliyetinin tarım ve hayvancılık olmasıyla da ilgilidir.

tarım ve hayvanlığın insan gücüne dayanması, hitit yasa anlayışında idam ve hapis cezalarının tercih edilmemesiyle doğrudan ilgilidir. devlet büyük olasılıkla insan gücüne verdiği önem sebebiyle bu sert cezaları en aza indirmiş ve insan gücünü korumaya özen göstermiştir. hitit kanunlarında kişisel veya mülkiyetle ilgili suçların ve anlaşmazlıkların doğrudan yasalarla belirlendiğini ve bu problemlere getirilen ana çözümün maddi tazmin olduğunu söylemiştik. hitit yasaları bunun yanında her türlü fiyatı ve ücreti doğrudan yasalarla belirlemiştir. para cezaları dışında hayvan ve arazi ücretlerinin, hayvansal ve tarımsal ürünlerin fiyatlarının, tapu giderlerinin, kiraların, işçi ve köle ücretlerinin, zanaat ürünlerinin fiyatlarının, uluslararası haraçların, uluslararası anlaşmazlıklardaki para cezalarının, çocukların yetiştirilme ücretlerinin, tapınak giderlerinin, bayram giderlerinin, ticari konulardaki giderlerin ve ücretlerin doğrudan yasalarla belirlendiği görülebilir. bütün bu ücret ve fiyatlar yasalarda yer alan fiyat listelerinde belirtilmiştir. ayrıca her türlü ekonomik faaliyette mübadele aracı olarak kullanılan metaller, değerli madenler, ağırlık ve uzunluk ölçüleri de yasalarla belirlenmiştir.

sonuç olarak hitit yasa geleneğinin ekonomik bağlamı iki ana unsur üzerinden değerlendirilebilir

birincisi; yasaların mezopotamya yasalarına oranla daha modern bir karakteri vardı ve insan gücünde kayıp yaşatacak hapis ve idam cezası gibi cezaların yerine ekonomik yaptırım tercih ediliyordu. bu yöntem, hem ekonomik faaliyetlerin aksamasını engelliyor, hem toplumun suçtan cayması kolaylaştırılarak toplum düzeni daha pragmatist ve verimli bir biçimde yeniden tanımlanıyor hem de bu para cezaları sayesinde devlet hazinesi ek bir gelir yaratmış oluyordu.

ikincisi ise hitit devletinin ekonomi politikasıyla ilgilidir. eskiçağ ekonomik örgütlenmesinin, bugünkü anlamda piyasa ekonomisinden farklı olarak geleneksel bir yapısı vardı. söz konusu geleneksel yönteme dayalı sistemde, üretilecek şeylerin cinsi, bunların miktarları ve fiyatları gibi ekonomik sorunlar, piyasa tarafından değil, geleneklere göre toplumun liderleri ya da bugünkü anlamıyla kamu otoritesi tarafından çözülmektedir. hititler’de de durum böyleydi. bunun en açık kanıtı; fiyatların, ücretlerin, kira bedellerinin yasalarda yazılı olmasıdır. bu, günümüzde belediyelerin bazı mallara uyguladığı “narh” (maksimum fiyat) yöntemine benzer bir uygulamadır ve kamu otoritesi, fiyatları gelenekler çerçevesinde belirleyerek, insanlara dikte etmektedir.

son olarak, para cezalarının hangi yolla tazmin edildiğinden bahsetmekte de fayda var

hititlerin yaşadıkları dönemde mal karşılığında değeri ve ağırlığı devlet tarafından standart olarak belirlenmiş paradan ve dolayısıyla bir para biriminden söz etmek mümkün değildir. çünkü belirli bir biçimde kesilmiş ve üzerine bir mühür ya da bir diğer basılmış metali ifade eden para, hititlerden çok sonra kullanılmıştır. buna karşılık diğer ortadoğu ülkeleri gibi hititlerde de para gibi hesap birimi yerine kullanılan, başta gümüş olmak üzere, bazı değerli madenler söz konusuydu.

para yerine kullanılan madenler hem ağırlık, hem de para birimi konumundaydı. 1 šekel gümüş ağırlığında bir gümüş çubuk ya da halka, bugünkü ölçüyle 12,5 gram ağırlığı ifade ediyordu. daha açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse ağırlık ölçüsü olarak kullanılan šekel, fiyat olarak kullanıldığında 12,5 gram gümüşü ifade etmektedir. bir üst ağırlık ve para birimi olan 1 ma.na (mina) 40 šekele, yani 496 gram ağırlığa eşitti. para olarak kullanılan šekel, 12,4 gram ağırlığında gümüş çubuk ve halkalardı. hititler’de kullanılan en büyük ağırlık birimi olan 1 gun (talent) yaklaşık 30 kiloya karşılık gelmektedir. küçük bir sıvı ve katı madde ölçeği olan 1 zipattanni 0.5 litreye, 1 pa (parısu) yaklaşık olarak 50 litreye karşılık gelmektedir.