Evlilik Kurumu, Evrimsel Gelişim Sürecine İnsan Eliyle Yapılan Kötü Bir Müdahale midir?
evlilik; öfkeli kalabalığı sakinleştirmek için icat edilmiş sosyal yapıdır.
şöyle ki (her entry'ye aynı açıklama ile başlamak beni de yoruyor lakin...) kadın doğası hipergamiktir. kadın ulaşabileceği en üst erkeğe ulaşmak ve çiftleşmek eğilimindedir. belirli bir habitat içerisinde fiziksel olarak en fit, en iyi genlere sahip, uzun boylu, kaslı, iyi gelirli, statülü vs. erkeğe iç güdüsel bir yönelim var.
kadınlar böyle bir erkeğin 2., 3. eşi olmayı,
sadık bir loser'ın tek eşi olmaya tercih edecek bir evrimsel adaptasyona sahip.
doğada adalet yok, bu evrimsel adaptasyon, en iyi genlerin sonraki nesle aktarılması için en uygun strateji. herhangi bir sosyal kurum, tabu, çevre baskısı, din (not: ateistim) olmayan doğal bir ortama 100 kadın ve 100 erkekten oluşan bir koloni yerleştirdiğimizi hayal edelim. kadınların hemen hemen tamamı en üstteki 20%'lik dilimdeki erkeğe yönelecekler. geri kalan 80 erkek üreme ve genlerini sonraki nesle aktarma şansı bulamayacağı gibi, hayatlarını, pek bilimsel olmayan bir tabir ile "çavuşu tokatlayarak" geçirmek durumunda kalacaklar. işte ilk cümlede bahsettiğim öfkeli kalabalık bu erkeklerden oluşuyor. ilk 20%'lik dilimde ki erkek için pek de akıl karı bir sözleşme değil.
dolayısıyla evlilik kurumu, bu perspektiften bakıldığında evrimsel sürece insan eli ile yapılan bir müdahale. en iyi genlerin değil, her genin aktarımını sağlama amacında. son 10-15 asırda ortaya çıkan birçok hastalık ve zayıflık belki de bu yapay müdahalenin sonuçlarından biri.
diğer yandan, son 30-40 yıldır ortaya çıkan kadın özgürlük hareketleri, sosyal medya, globalleşme ve bunların sonucunda tabu, sosyal baskı, din gibi faktörlerin günlük hayatta öneminin azalması hypergaminin dolu dizgin işleyişine sebebiyet verdi. kadınlar 30'lu yaşlara kadar yine bu yukarıda belirttiğim 20%'lik kesim ile beraber olurken, güvenli liman aradıkları yaşlarda evliliğe daha kolay razı olacak alttaki 80%'lik kesimdeki erkeklere yöneliyorlar.
bu globalleşme ve özgürleşme hareketi dünya üzerindeki bir çok ülkede etkili. dinin türkiye'ye nazaran çok daha yoğun olduğu, çevre baskısının kendini daha şiddetli hissettirdiği bir arap ülkesinde yaşamama rağmen bunu açıkca gözlemleyebiliyorum. oyunu kurallarına göre oynayan, genetik olarak şanslı, düzenli spor yapan, bu ülkeye göre nispeten iyi gelirli bir tanıdığım son 3 ayda 40-45 arası farklı kadınla beraber oldu. bu bir çok erkeğin tüm hayatı boyunca ulaşamayacağı bir rakam. sıradan erkekler ise forumlarda aynı burada olduğu gibi "x kadınlarının göt kalkıklığının sebebi", "x ülkesi cinsel açlığın afrikasıdır" tarzı başlıklar açıyorlar (öfkeli kalabalık).