Eyes Wide Shut Filminde Anlatılan Şeylerin Çoğu Bir Rüyadan mı İbaret?

1999 yapımı Kubrick filmi hakkında, kan donduracak derecede mantıklı gelen bir alt metin okuması.
Eyes Wide Shut Filminde Anlatılan Şeylerin Çoğu Bir Rüyadan mı İbaret?
Uyarı: Spoiler içerir.

eyes wide shut'ın başlangıcında yer alan parti sahnesi ve filmin sonunda yer alan evdeki konuşma sonrası noel alışverişi sahnesi harici sahnelerinin tamamı rüyadır. filmin yüzde 80'i rüyada geçmektedir. bunun nedenlerini bir bir sıralayayım...

1. fimin uyarlandığı romanın ismi "traumnovelle" dir. türkçesi "rüya roman."


2. filmin adı "gözler sımsıkı kapalı" dır. izleyiciye şunu anlatır; "filmdeki karakterlerin gözleri tamamen kapalı, rüya görüyorlar, yaşananların gerçek olduğuna inanma."

3. kostüm satılan dükkandaki sahnede, genç kızın bill'e alacağı kostüm ile ilgili tavsiyede bulunması. akıldışı bir olay. kız bill'in ne amaçla orada olduğunu bilemez. meali: bill rüyada!


4. alice bill'e gördüğü rüyayı anlatıp utancından ağlıyor. halbuki orgy partisinde aynısını farklı kadınların olduğu ortamda bill yaşayıp görmüştü. burada esasen rüyayı gören bill'in ta kendisi. bill rüyasında alice'in kendi kendini suçlayıp ağladığını görüyor.


5. bill'in partide fenalaşan mandy'i baloda görmesi ayrı bir kanıt. çünkü victor, parti gerçek olsaydı, uyuşturucu bağımlısı ve ölüm döşeğine gelen kızı o orgy partisine bir daha götürmezdi.


6. doktor bill'in takip edilmesi ve bir notla tehdit edilmesi, tamamen bill'in bilinçaltında yaşadığı suçluluk hissi ile gördüğü kabuslardan oluşuyor. suçlu olduğunu düşündüğü için, birilerinin onu cezalandıracağını zannediyor.


7. alice'in bill'e anlattığı deniz subayı hikayesi, aslında ailece gittikleri tatilde, bill'in, alice'i deniz subayı ile bakıştığını görmesi sonucu yaşadığı paranoya ve saplantı. alice bill'e gerçekte öyle bir şey anlatmıyor. bill kendi kendine saplantı haline getiriyor.

8. hastası vefat eden bill'in yakınlarına taziyeye gittiği sahnede, hiç alakasız biçimde yıllardır bill'e aşkını gizleyen bir kadını görüyoruz. böyle bir aşk yok. sadece bill'in saplantısı harekete geçiyor ve bill bir şekilde alice'ten intikam almak istiyor. hatta hatırlayan vardır, bill alice'i aldatmak için o evi bir daha arıyor, kadının kocası çıkınca, ses vermeden telefonu kapatıyor.


9. domino adlı fahişenin bill'i evine alması, ve tam sevişecekleri sırada alice'in bill'i araması ve bill'in geri dönmesi. bill'in kendi vicdanı ve bilinçaltı devreye giriyor, ve alice'i arattırarak kendi kendini yanlıştan kurtarıyor. kadının hiv+ olması doğru kararı gösteriyor. ancak bill, hiv+ olduğunu öğrendiği domino'nun arkadaşını da o evde götürmeye çalışıyor. çünkü eve de domino'yla yatmak için gelmişti.

10. filmin en başında alice'in soyunduğunu görüyoruz. işte o an alice'in partiden döndüğü zaman. yani alice uykuya dalacak, hepsi rüya!


11. partide bill'e kur yapan iki model, bill'de, victor'un bu kadınları orgy partisinde kullandığı düşüncesini yaratıyor. mandy'yi de kervana katmıştı zaten.

12. alice'in partide kendine kur yapan adamı evli olduğu için reddetmesi. aynı reddetmeyi (partideki kızları seninle evli olduğum için reddettim) bill alice'e kafayı bulduklarında söylediğinde alice çıldırıyor, saçmasapan kavga çıkarıyor. rüya çelişkisi!

13. evet filmde gerçekten illuminati göndermeleri var. sebebi bill'in rüyasında böyle bir örgütün olduğunu düşünmesi ve victor'ın jet sosyete olduğunu bildiğinden, katıldığı orgy partinin de bu örgütün çatısı altında olabileceğini düşünmesi. bill büyük resmi görüyor yani :)


bunun dışında şifre ile girilen ev, nick'in dövülerek memleketine gönderilmesi, mandy'nin ölümü (hatta kendini bill için kurban etmesi), bill'in yatağında gördüğü maske, kostüm satan adamın kızını japonlara satması... vb , bu tip marjinal olayların tamamı rüya.

önemli bir son not olarak, bill gördüğü bu bütün rüyaları anlatarak alice'ten özür diliyor. özür dilemesinin sebebi, alice'i kıskanmasının yarattığı saplantı ile gördüğü rüyalar ve alice'i, deniz subayı ile ilgili gereksiz yere suçlaması. bu sebeple zaten "hiçbir rüya sadece rüya değildir" diyor. o yüzden kendisini affetmesini istiyor. alice de bu sorunları aşmaları için dürüstçe iletişim halinde olmaya devam etmeleri gerektiğini ve karı/koca arasındaki en temel iletişim olan "seks" yapmalarının elzem olduğunu söylüyor. ailede sorunu çözen, her zaman olduğu gibi yine kadın oluyor.

kubrick'in son filminin en son repliğinin de "f u c k" olması, kariyerinin bitiş sözcüğü olması açısından bence cuk oturmuş. saygıyla anıyorum kendisini.

ekleme: filme dair alt metin okumaları

ekleme 1: bana göre filmin en muhteşem ve incelikle işlenen sahnesi, victor'un bilardo/hobi odasında geçen sahne. her fotoğrafında kubrick'in ustalığından izler gördüğümüz sahne, aslında filmin belki de en önemli sahnesi. sebebi şu; şimdi bu sahnede victor'ı, filmin yönetmeni stanley kubrick, bill'i de, sizin benim gibi bu filmi izleyip anlamlandırmaya çalışan seyirci topluluğu olarak görün. evet bu sahnede kubrick seyircisine, oyuncularının ağzından bir şeyler anlatıyor.

kubrick burada seyircisine diyor ki: "sana gizem dolu sahneler gösterdim, hepsi aklında türlü soru işaretleri bıraktı. aslında bunların gerçek olmadığını bilmen lazım. hayat normal akışında devam ediyor. aile kutsal ve çok önemli bir müessese. aile bağlarını bir hiç uğruna harcamamak da oldukça önemli. çünkü gerçek anlamda eşiniz ve çocuklarınız aslında sahip olup, olabileceğiniz en değerli şeyler. o yüzden, mutluluğu yanlış alanlarda aramanızın size hiçbir faydası olmayacaktır." işte filmin ana düşüncesi, tam olarak bu sahneyle bizlere aktarılmıştır.

filmde victor, tüm bunları bill'e, olabildiğince snob ve kibirli bir biçimde anlatıyor. bill'in zenginler kulübündeki işleri bilmediğini, ordaki insanların aklının sıradan vatandaştan çok farklı çalıştığını ve bill sınıfındaki insanların bunları anlamasının zor olduğunu anlatıyor. hatta bill odaya ilk girdiğinde, victor kendisine viski ikram ediyor. bill viskiyi sevdiğini söyleyince de, "istersen evine bir kasa göndereyim." diyor. victor'un bill'e karşı bu tavrı da, yumuşak stil bir züppe aşağılaması.

kubrick burada filmin yönetmeni olarak kendi aklının her zaman seyirciden önde olacağını, seyirci ne düşünürse düşünsün, filme ait mesajları ve anlamları kendisinin verebileceğinin sinyalini gönderiyor. bizde bunu (zorda olsa) anlıyor ve kendisine saygı duyuyoruz.
görüldüğü üzere bu film, aynı kubrick'in kendi hayatında yaşadığı/olduğu gibi aile bağlarını öven pozitif ve aydınlık bir film. film bize aile bağlarının önemini ve değerini anlatıyor. bu haliyle bile iyimser ve kutlu bir film var karşımızda. dolayısı ile filmdeki gizemli ve sert sahnelerin, filmi kara ya da karanlık yapmadığını anlamamız gerekir. film, kötüyü gösteriyor ama övmüyor. film her sahnesinde aileyi övüyor ve aile saadetinin herşeyin üzerinde olduğunu söylüyor.

tabii buraya önemli bir not daha düşmemiz gerekir, filmde victor ziegler'e hayat veren sydney pollack, kendi hollywood kariyerinde iki oscar sahibi bir yönetmen. kubrick'in bu muazzam sahnede (ve tabii filmin tamamında) oyuncu olarak bir "yönetmen" kullanması da, sahnenin çekilme amacıyla mükemmel bir biçimde örtüşmesi bakımından, harika bir detay olarak akıllarımızda yer ediyor.

ekleme 2: filmin önemli sahnelerinden biri de hatırlayacağınız üzere, bill gece geç saatte yolda yürürken 4-5 adet genç o'na yakın yürüyüp, omuz atarak yere düşürüyor ve bill de yere düşüp arabaya çarpıyordu. o sahnedeki gençler de bill'i aşağılamak için o'na; "san franscisco'ya git i.ne, senin gibi i.nelerin yeri orası." diyorlardı. bill'in rüyasına böyle bir olayın girme sebebi, kendini sadece alice'e karşı değil, tüm kadınlara karşı yetersiz hissetmesi ve hiçbir zaman kadınların arzulamayacağı bir erkek olduğu yönünde yaşadığı büyük travma. bill'in bu yaşadığı şey, erkeklerin yaşadığı iktidarsızlık ya da erken boşalma sorunlarından bile ağır. karısını bir tane "alfa erkek" in avladığını düşünüyor ve kendisinin ne yaparsa yapsın, kadınlara çekici gelemeyeceğini düşünüyor. tabii olayların başlangıcını sağlayan etmen, önceden bahsettiğim, kafasına giren "karım beni aldatıyor ve beni hiçbir zaman arzulamadı, arzulamayacak." düşüncesi.

aslında bu sahnenin bir tane de paralel yansıması mevcut, o da şu: piyanist nick'in kaldığı otelin gay resepsiyonistinin bill'e aşırı derecede ilgi göstermesi, hatta amiyane tabirle bill'in ağzının içine düşmesi. bu sahnede de resepsiyonist, bill'den çok hoşlandığını fazlasıyla belli ediyor. bunun sebebi de, bill'in kendini, kadınlara çekici gelmeyen bir adam olarak görmeye başlaması. bu saplantılı düşünceler bill'in beyninde/rüyasında, işte bu şekilde tezahür ediyor.