Fast Food Kültürünün Osmanlı'nın Son Dönemlerinde Yaygınlaşma Hikayesi

Fast food (hızlı yemek) 1980'lerden çok daha önce, Türk işi örnekleriyle yayılmaya başlamıştı. İşte buna dair kısa kısa bilgiler.
Fast Food Kültürünün Osmanlı'nın Son Dönemlerinde Yaygınlaşma Hikayesi

ecnebilerin fast food dedikleri ve türkçe kullanımının "çabuk yemek" şeklinde yaygınlaşması gereken yeme-içme kültürünün osmanlı imparatorluğu'nun son dönemlerinde nasıl yaygınlaştığına dair iki kelam edelim...

halit ziya uşaklıgil, almanya'da bulunduğu yılları anlatırken sucukçu diye belirttiği dükkanlardan bahseder. buralarda insanlar hemencicik ekmek arası sucukları gömüp işlerine koyulmaktadırlar. aynı şekilde avrupa'nın çoğu şehrinde ve abd'de de bu dönemde çabuk yemek mekanları ardı ardına açılmaktadır.

bu neyin göstergesidir peki?

amerika ve avrupa, hâtunları da dahil ettiği sanayileşme ve gelişim çağında artık yemek için dahi vakit kaybetmek istememektedir! bizde ise hâlâ daha lokanta kültürü varlığını gayet iyi bir şekilde korumaktadır. bir bizde bir de araplarda.


yine de 19. yy'ın ortalarına doğru istanbul'da, bursa'da, izmir'de vs. çabuk yemek mekanları açılmaya başlanır. çünkü bürokrasi şekil değiştirmiştir tüm dünyada. osmanlı imparatorluğu'nda da memur sayısı artmakta, büyükşehirlere göçler yoğunlaşmaktadır. hâl böyle olunca bursa'da yaşayan iskender efendi, döneri yatay değil de dikey çubuğa geçirip pişirerek türk işi fast food kültürünün kurucularından olmuştur. dönerciler seyyar tezgahlar kurarak çarşı pazarda milletin ayaküstü yiyip içmesine olanak sağlamışlardır.

20. yy. başlarından itibaren ise sucuk somun denilen yemek yani bildiğimiz ekmek arası mangalda sucuk yaygınlaşmaya başlar. taze somun ekmeğin arasına sucuk, marul koyup ev salçası sürülerek yapılan bir çabuk yemek çeşididir bu.

osmanlı'nın artık son demlerinde ise pilavcılar çarşı pazardaki yerlerini alır. öncesinde yer sofrasına kurulup uzun uzun keyif yaparak yiyilen pilav, artık sokaklarda tabure üstüne oturulup kısa sürede yiyilen bir yemek hâline gelir.


bu kimseler seyyar satıcılar ile karıştırılmamalıdır

seyyar satıcılar atıştırmalık şeyler satarken avrupa'nın fast food kültürünü türkleştiren çabuk yemekçiler gayet doyurucu ürünleri daha kısa sürede tüketilebilir hâle getirmişlerdir.

lokantada koca bir tepside getirilen nohut, pilav, ayran, turşu vesaireyi, tabure üzerinde tepsiye ihtiyaç duymadan yiyilebilir şekle bürümüşlerdir mesela.

yine 1800'lü yılların sonunda dolmacılar denilen ve hâtunlardan oluşan bir meslek grubu daha çıkar ortaya. bu hâtunlar, osmanlı modernleşme çabaları sebebiyle iş hayatında ve çarşı pazarda daha aktif rol alabilmeleri sayesinde bu mesleği istanbul'da yaygınlaştırabilmişlerdir. kimi dükkan açarak kimi tezgah kurarak çeşitli dolma türleri satan bu hâtunları da çabuk yemekçi grubuna dahil ediyorum.


daha sonra ise modernleşen dünya ile birlikte yeni kurulan cumhuriyet sonrası gelişen türkiye'de de çabuk yemek kültürü hız kazanmış; globalleşen markalar türkiye'de de peş peşe mekanlar açıp insanları bu kültüre alıştırmıştır. tabi coca cola'nın etkisini de unutmamak gerekir...