FB ile GS Arasında Geçeceğe Benzeyen Şampiyonluk Yarışında İpi Kim Göğüsler?
belli ki bu sene gs-fb arasında bir yarışa sahne olacak. sondan bir önceki maçın ali sami yen’e bir şekilde denk gelmiş olması da basit bir işaret. transfer sürecinde sadece attığı çalımlara odaklanıp yediklerini fark edemeyen galatasaray için umutlu kısım, geçen sene de böyle olması. teker bir yerde patlayıverecek ve o sene bu sene inancındaki fb’ye yetişemeyecek gibi görünse de gs hızını anca bulabilen yüklü bir tır gibi. bundan sonra hızlanırsa önüne aldığını ezme olasılığı da var. ama bunu yeni transferlerinin olağanüstü katkısı ile değil, şampiyonluk sürecinde edindikleri oyun aklı ve bunu pratikleştirmede yetkin eski oyuncuları ile yapacaktır. yani referansı geçen sene. fb ise saatte 300 km hızı aşan bir spor araba. şu ana kadar dümdüz bastı, kusursuz yol aldı. çarpınca ya da zoraki güncellemelerde pit stop kabiliyetine göre hızı tekrar hesaplanacak. lacivert ceket ve tişört kombinli bir istikrar ile vücut bulanın totemleşmiş bir oyun aklı mı, akılcılaşmış bir totem mi olduğu da bu süreçte belli olacak. isabetli transferlerin olağanüstü katkısının sürdürülebilir olup olmadığı da. trabzon, adana, beşiktaş ve nihayetinde gs maçları önemli test. bu testlerde kaydırma yapmaz ve sağ salim çıkarsa hem takım hem de taraftar öğrenilmiş çaresizlik hafızasına reset atabilir. keza referans 9 senelik bir düş kırıklığı.
galatasaray ise daha kompleks bir süreç yaşayacak. şl grup mücadelesi ve bu süreçte oynanan lig maçları belirleyici olacaktır. keza puan farkı 5’i geçerse, 10 yıllık şampiyonluk hasretindeki fener ipi göğüsler. belli ki başarısız bir başkanlık sürecini artık sadece ali koç değil, koç holding de bir imaj kaygısı olarak görüyor ve her şeyi göze alıyor. çoğu maçta sanches, büyük maçlarda zaha dışında yeni transferlerinden verim alma olasılığı muallak bir gs ya geçen seneki takımının oyun-uyum haşmetiyle yeni bir meydan okuma yapacak ya da yenilerin yarattığı transfer coşkusuyla düştüğü rehavet tuzağının sonuçlarını tecrübe edecek.
saha içi etkenler kadar saha dışındakilerin de belirleyici olduğunu görememek için süper lig’i bu sene takip etmeye başlayan naif bir iskandinav olmak gerektiğinin farkında olan herkes, yerel seçimlerin ve sondan bir öncekine tarihlenmiş maçın, iki takım arasındaki mücadelenin bir şekilde son haftaya taşınmasında belirleyici olacağını da öngörebilir. bu öngörüye, fb’nin nolur nolmaz deyip o maç öncesi şampiyonluğu garantiye almaya dair her şey dahil eforu, hiç olmadı o maça kalsın motivasyonlu gs’nin derin çabası da dâhil. bakalım, bakalım, çok boyutlu ve paydaşlı kasanın yanı sıra kazanan kim olacak?
ne olursa olsun, gs yönetim aklının ve transfer bildirimi müptelalarının kulağına sun tzu’nun şu sözleri küpe olsun: “kendinizi ve karşınızdakini iyi tanıyorsanız sizin için tehlike yoktur, kendinizi iyi bilmenize rağmen karşınızdakini yeterince tanımıyorsanız yine de kazanma şansınız vardır, ancak ne kendinizi ne de karşınızdaki bilmiyorsanız o zaman her savaşta tehlike ile karşı karşıyasınız demektir.”
edit: galatasaray
Pele'nin Türkiye'deki İlk ve Son Maçı: 3 Mayıs 1972 Fenerbahçe - Santos
