Futbolculuğunda Vasat Olan İyi Teknik Direktörler
futbolcuyken vasat olan iyi teknik direktörler... futbolda hep bu böyle olmuştur. vasat, vasat altı, belki kalburüstü, belki berbat nice topçu iyi hoca olmuştur. he böyle çok taşaklı bir futbolcu olup aynı zamanda da çok iyi hoca olmuş olan adamlar esas konuşulması gerekenlerdir. o adamlar da bir elin parmağını geçmez. johann cruyff geliyor ilk aklıma. zaten onun çizdiği rota ve stratejiyle guardiola, bugünkü guardiola oldu. guardiola için vasat topçuydu demek komik olur. gayet iyi topçuydu ama her ne kadar xavi, iniesta "biz onu idol görüyorduk" gibi demeçler verseler de la masia'da bir ast-üst ilişkisi vardı o vakitler, tevazudan öyle demişler yoksa ikisi de ondan daha iyiydi lakin guardiola da boş topçu değildi.
mesela slaven biliç de kötü futbolcu değildi, yukarda bahsettiğim "kalburüstü" kısmına denk gelir. yine hemşerisi ve dönemdaşı robert prosinecki de iyi topçuydu ama gel gör teknik direktörlük kariyeri vasatlıktan öteye gidemedi. bunun en belirgin örneği maradona'dır, efsane futbolcu ama kötü teknik direktör. keza gheorghe hagi de öyledir. stoichkov aynı şekilde öyledir.
bu kadar üst seviyelerde olmasa da yakın tarihten gianfranco zola öyledir. adam hatta o kadar tutturamadı ki teknik direktör olarak, antrenörlük yapıyor artık. bir sürü örneği var, sabahlara kadar sayılır... hepsi de futbolcuyken yaptığı ismin ekmeğini yerler ama çok dayanmaz çünkü artık endüstriyel bir hal alan futbolda, kulüp sahipleri teknik direktörlük olarak da kendisini bir şekilde ispat etmiş adam istiyor. son örneği frank lampard oldu. derby'de iyi işler çıkarınca, transfer yasağının da etkisiyle takımın başına getirildi. yaşı da genç olduğu için kolej takımı hüviyeti yaratmada pek zorlanmadı bence fena gitmiyor teknik direktör olarak.
fabio capello da kötü futbolcu değildi. roma, juventus, milan gibi takımlarda yıllarca top koşturmuş adama "vasat" demek absürt olur. bir zamanlar lazio ile fırtınalar estiren sven-göran eriksson mesela yarrak gibi bir futbolculuk geçmişine sahiptir. mourinho ile yarışır, o derece. final kaybedicisi olarak bildiğimiz bahtsız hoca, hector raul cuper de keza sikko bir oyunculuk kariyerine sahiptir. cuper'den sonra onun ekmeğini yiyen ama liverpool'da da başarılı olan rafael benitez de kötü futbolculuk kariyerine sahip iyi hocalardandır.
son 4-5 yıldır kariyeri hızla çöküşe geçse de geçmişte iyiydi şimdi hakkını yemeyelim, bir dönemin ağır topu ottmar hitzfeld de bu ekoldendir. kariyerinde 1 adet isviçre gol krallığı olsa da (kim sikler isviçre'yi) maalesef oyunculuğu pek de bir sike derman değildir.
liverpool'un efsane teknik direktörü bill shankly de mesela kötü bir futbolculuk geçmişine sahiptir. hatta brian clough'un futbolculuk kariyeriyle kıyaslandığında messi vs kadir bekmezci gibi görünüyor. brian abi, o dönem ingiltere liglerinde 200 golü aşmış oyuncuları arasında maç başına gol ortalaması en yüksek futbolcusuymuş. 8 sezon 274 maçta 251 gol. maç başına 0.916 golle oynamış. bu golleri ingiltere 2. liginde yani bugünün championship'inde atmış olsa bile vasat değilmiş. oynadığı takımlar da middlesbrough ve sunderland. şimdinin asansör takımları o dönemde de aynı misyonla takılıyormuş.
daha bir sürü örneği var. şu anda mevcut iyi ve başarılı teknik direktörlerin çok büyük bir kısmı futbolcuyken büyük futbolcular değillerdi. şu an mesela inter'de coşan conte'nin dışında bir tek ancelotti iyi topçuydu, milan'ın başındaki marco giampaolo'yu kimse tanımaz etmez. sarri desen futbolcu bile değildi. vincenzo montella iyi topçuydu ama hocalığı bir sike derman değil, yıllardır hep fena olmayan takımlarda şans buldu hatta ilk teknik direktörlük deneyimi roma'ylaydı.
inzaghi kardeşlerden, futbolculuk zamanında abisinin gölgesinde kalmış simone inzaghi, lazio'yu çalıştırıyor. zamanında fena topçu değildi ama hocalığı futbolculuğundan iyi. lazio gibi eski maddi gücünün ve kadro kalitesinin uzağındaki bir takımla ligde büyük işler yapmasa da kupları çaktırmadan götürmektedir. belki futbolculuğunda abisinden iyi bitirici değildi ama ondan fersah fersah iyi teknik direktör olduğu aşikâr.
şu aralar kulüpsüz takılan massimiliano allegri de futbol kariyeri kötü olan abilerimizdendir. roma'nın ne yeni teknik direktörü paulo fonseca da aşırı parlak bir hoca değil ama fena da değil fakat futbolculuk kariyeri cidden bok gibi. torino'yu yerinden kımıldatan adam walter mazzarri de keza öyle, atalanta'yı başaltı takımı yapmayı başarmış gian piero gasperini öyle. he bologna'da, döneminin kolarov'u, frikik gördü mü saplayan kır saçlı sırp sol bek sinisa mihajlovic var o da iyi topçuydu ama hocalığı da gelin görün sik gibi. lecce'nin seyyar tüp arabası şöförü sıfatlı hocası fabio liverani fena topçu değildi hocalığı da fena değil.
italya demişken efsaneleri anmadan olmaz. capello'yu yukarda anmıştık ama asıl anılması gerekenler marcello lippi ve arrigo sacchi'dir. çok sikko futbol kariyerlerine rağmen efsane teknik direktör mertebesine ulaşmıştır ikisi de. bunlara tabi giovanni trapattoni ve nevio scala gibi dönemdaşlarını da eklemek gerekir diyeceğim, trapattoni ve scala futbolculuk dönemlerinde fena değillermiş o yüzden "vasat" olarak addedilebilecek isimler değiller. ki trapatttoni vasat bile olsa bayern'i çalıştırdığı dönemde, bugün bile dinlenip kahkaha attıran almanca basın toplantısının hatrına bile yazılmazdı. scala reyiz de barcelona'yı 3-0 yendiğimiz belki 5-6 atıp tarihi farka koştuğumuz zamanlarda hocamızdı. sonra leeds'ten 6, barcelona'dan (deplasmanda) 5 ve milan'dan 4 yiyerek enteresan bir başarıya imza atmıştı ama o dönemin şampiyonlar ligi çok acımasızdı ya. o dönemin en taşaklı takımları sırayla seçilmiş gibi gelmişti, yine de 2 ön eleme maçı kazanması ve bugün bile unutulmayan barcelona zaferi sayesinde kendisini kötü anmam. parma'nın 90'larda estiği dönemde o efsane ac parma'yı yaratan adam da kendisiydi. zolalı, brolinli, asprillalı, sabi sibyan buffonlu o parma.
neyse yav çok konuştum. yani lig lig de analiz ederim. almanya, hollanda, ingiltere, ispanya falan da gerek yok he bak ispanya demişken, götoş valencia başkanının gördüğüm en salak kovma şekliyle kovduğu marcelino garcia toral abimiz süper bir hocadır. sevilla, villareal ve valencia'da iyi işler çıkarmıştır ve geçen sezon ispanya kupasını aldığı için kovulmuş. bu adam futbolcuyken hiç kimsenin bilmediği takımlarda oynayıp bırakmış bir adamdı mesela. çok çok örneği var. en başta dediğim gibi tam tersi olsa başlık açılırdı çünkü futbolu döndüren, futbolcuyken vasatı aşamayıp hocayken coşan adamlardır.
Klopp ile bitirelim
futbolculuğunda vasat bir defans oyuncusu olarak alt ve orta sınıf takımlarda debelenip duran klopp, 2001 senesinde teknik direktörlük kariyerine başladığı fsv mainz 05'te özellikle takımı birinci lige çıkardıktan sonra alman futbol kamuoyunun gündemine iyice yerleşti.
2008 yılında mainz'den ayrılırken bayern münih ile de ismi anılıyordu, ancak bayern o sezon klinsmann'da karar kılınca klopp'un yolu dortmund'a düştü. dortmund'u çok kısa bi süre içinde yeni bir kimliğe kavuşturdu, bugün almanya'da mücadeleci futbol denince son iki sezonun şampiyonu geliyor akıllara.
2015'te dortmund'tan ayrılan klopp, 2019'da liverpool ile şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşadı.