Türkiye, Portekiz'i Nasıl Bir Taktikle Eleyebilir?
24 mart 2022 portekiz türkiye maçı, umuda yolculuğumuz olan maçtır
fernando santos güçsüze cesur - güçlüye korkak bir hoca; buna geçen yaz almanya ve fransa ile aynı gruba düştüğü euro 2020'de de devam etti ve top rakipteyken fazlasıyla defansif bir futbol oynattı; tüm takımca geriye yaslanan ve rakiplerine topla oynama fırsatı veren bu oyun düzeni, eldeki kadronun meziyetlerini kısıtlayarak motivasyonu tamamen defansa / nadir bulunacak hızlı hücumlara kaydırmış ve son 16 turunda eşleştiği belçika'nın o ana kadarki oyununu bırakıp portekiz gibi oynamaya karar vermesiyle elenmişlerdi.
ama şimdi karşılarında biz varız ve cesur/rahat başlayacaklardır. bu akşam hangi 11'le çıkarlar bilmiyorum; ki bence bunun pek önemi de yok zira playoff için ellerinde bir sonraki turu düşünüp bize karşı rotasyonla bile çıkabilecekleri bir kadro var:
hay maşallah
üstelik adamların iki as stoperi yok; r. dias sakattı çağrılmadı, pepe de son dakikada korona olup kadrodan çıkarıldı, yerine t. djalo çağrıldı, buradaki tek önemli nokta elde sadece 3 stoperin bulunduğu yerde danilo pereira'nın muhtemelen stoper rotasyonuna geçmiş olması ve merkezde dirençli seçeneğin sadece w. carvalho olması. çünkü o alıştığımız rotasyonda ellerini güçlendiren s. oliveira, j. palhinha gibi elemanlar şu anki kadroda yok, r. neves de yeni sakatlandı. aynı zamanda r. sanches de sakat olduğu için, göbekte üretken eleman sayısı da moutinho olmak üzere sadece bir.
defansa dönük bir anlayışı 90 dk sürdürmek portekiz'in an itibariyle epey formda olan hücumcularına davetiye olacak zira portekiz'in kontratak haricindeki organize hücum setleri alacalı bulacalı değil; iç koridorlardan çizgiye inip içeri çevirmek / ceza sahası çarprazından erken ortalar. eğer biz onlara sürekli gelin bunu deneyin dersek, inmek istedikleri alanları bir kapatırız, iki kapatırız, üçüncüde bir tanesi alır topu koçbaşı gibi girer içeri, veya ceza sahası dışından mancınıkla şutlar ortalar... öyle disiplinli bir pas oyunu oynamazlar.
o yüzden, ağırlıkla premier lig + ligue 1 baş takımları karması olan portekiz'e karşı belki de farklı bir şeyler yapmak lazım
stefan kuntz milli takıma hava değişimi yaşattı evet; zaten o dibe batıştan sonra kim gelirse gelsin elbette bir yükseliş olacaktı. ama kuntz doğru kadro tercihleri / oyuna doğru müdahaleler ile futbol şansını lehine çevirdiği maçlar sonrası bu yükselişi sıradan bir "dipten çıkış" olmaktan çıkardı ve ayakları yere sağlam basan bir izlenim verdi.
ama bu demek değil ki gazı aldık gerisi gelecek. hayır, çünkü kuntz'un elinde oturmuş bir "milli takım düzeni" yok şu an, kasım'dan beri maç oynamadık. kuntz elbette aylardır portekiz'e çalışmıştır ve daha orijinal fikirleri oluşmuştur; ama bu tek maçlık bir playoff, ve takımın bir araya gelip hazırlanması gereken süre sadece birkaç gün.
dolayısıyla eldeki malzemeyi optimum kullanmaya dayalı kısa vadeli bir plan için bence türk futbolunun sepetinde son dönemde birikenleri dökmek lazım:
- avrupa ligi galatasaray'ı
- 3-4-3'ü deneyen türk takımları
- enes ünal, cengiz ünder, hakan çalhanoğlu'nun formu
bu 3 maddeyi neden seçtiğimize gelirsek
1) şenol güneş'in meşhur fransa-hollanda-norveç galibiyetlerindeki oyun anlayışı ile avrupa ligi galatasaray'ı benzer şekilde; 4-4-1-1 tabanlı, hatların birbirine yakın olduğu, 4 kişiyle sağlam duran savunmanın önünü iki merkezle kapatıp kenar hücumcularının kontraları başlatacak hamlelerini isteyen bir oyun. o dönem bu merkezde okay, ozan gibi elemanlar varken bugün avrupa ligi galatasaray'ı aracılığıyla taylan antalyalı - berkan kutlu modeli oluştu. normal şartlar altında tempo-pas ritmini tutturamayan bu ikilinin dengeli oynayabilen kaliteli kadrolarda 11 oynamaları çok zor; sadece oyunun tek boyuta indirgendiği anlarda (ya full savunma yaparken, ya da rakip full savunma yaparken) etkili olabilen bir ikili. galatasaray'ın bu sezonki avrupa ligi macerasında böyle öne çıktılar.
bu modelin fatih terim'li kısmında hızlı hücumlar bir rulet gibi seyrederken, d. torrent'li kısmı daha metodik ve hücum ritmi az ama öz gelmek üzerineydi.
2) geçen sezon paraları ödenmeyecek hale gelene kadarki süreçte m. şumudica gaziantep'i, bu sezon nifak sokulana kadarki v. pereira fenerbahçe'si, f. farioli'nin son dönemdeki alanyaspor'u... yeni trend 3-4-3 türevlerinin, şartların teknik direktörün istediğine yakın olduğu zamanlar türk futbolunda da gayet oynanabileceğini gördük, fenerbahçe özelinde de bu sezon çokça tartışıldı ve konu memleketçe de iyi kötü sindirilmiş durumda :)
bu önemli çünkü portekiz son bir yıldır 3-4-3 türevlerine karşı zorlanıyor; euro 2020'de hayal kırıklığı bir grafik çizen almanya'ya karşı bile bozguna uğradılar, son 16 turunda o maçlığına temkinli bir oyun oynayan belçika'ya elendiler (şurada kısaca bahsetmiştim (bkz: #125241763)), dünya kupası eleme grubunda ise sırbistan'a karşı ilk maçta 2-0'dan beraberliği verip ikinci maçta yenildiler (grubu sırbistan lider bitirdi). irlanda'yı ise ilk maçta son dk'da zar zor yenip ikinci maçta yenemediler.
3) ikinci maddeye direkt bağlanabilecek bir madde aslında: avrupa liglerinde bu sezon formda olan enes, cengiz ve hakan'ın ortak noktası; üçlü savunma oynayan takımlarda kendilerini yeniden bulmaları. enes ünal getafe'de q. flores'in 3-5-2'sinde iki forvetten biri, cengiz ünder j. sampaoli'nin sezonu açtığı 3-1-3-3'ün sağ kanadı, hakan çalhanoğlu ise s. inzaghi'nin 3-5-2'sinde sol iç olarak oynuyor.
bu üç oyun düzenindeki ortak noktalar:
- üçlü savunmanın iki kenarından biri bek kökenli veya hücumcu stoper
- orta saha merkezinde en az iki tane fizikli veya tempolu eleman var
- kenar oyuncuları kendi çaplarının üstünde bir enerjiyle oynuyor
aynı zamanda atalanta'da g.gasperini'nin 3-4-3'ünde merih demiral'ın merkez stoper olarak riskli olsa da tolere edilebilir bir performans ortaya koyduğunu, b.rodgers'ın leicester'a da aynı şekilde üçlü defans oynattığı zaman sol stoperde oynayan çağlar söyüncü'nün de olaya en azından vakıf olduğunu hesap edersek, 3-4-3 türevi oynamamız (bir takım modifikasyonlarla) mantıklı görünüyor.
buradan; birinci maddedeki 4-4-1-1 ile bir karışım yapacak olursak
- sağ stoperde bek kökenli kaan ayhan
- merkezde taylan-berkan ikilisi
- sol kanat mert - sağ kanat cengiz
bu noktada geriye forvetin kullanım şekli kalıyor. kerem aktürkoğlu faktörü de varken enes ünal'la dinamik oyun fırsatını burak veya serdar gibi nispeten sırtı dönük oynamaya meyilli ama bunu güçlü rakiplere karşı hiç uygulayamayan yetersiz (ve hantal) santrforlara yem etmeden, özellikle ağır bir stoper olan jose fonte tarafından savunma arkasına sarkılabilecek bir düzende enes'in hareketli stilinden faydalanmak gerektiğini düşünüyorum.
muhtemel 11
çünkü kendimce belirttiğim muhtemel 11, maç içindeki şartlara bağlı birkaç hareketlenme ile oyuncularımızın bu sezon en iyi performansı verdiği / alışkın oldukları değişik düzenlere geçiş imkanı sunacak:
- merih'in merkez, çağlar'ın sol stopere vakıf olduğu 3'lü savunmaya,
- berkan-taylan'ın gömülürken başarılı olduğu 4-4-1-1'e,
- hakan'ın sol içte oynadığı, enes'in skorerleştiği 3-5-2'ye,
- cengiz'in sağ kanatta kendini bulduğu 3-4-3 türevine,
- kerem'in yükseliş gösterdiği 4-3-3'e...
kısaca şu
elbette bu düzenlere geçildiğinde oyuncular birden bire kendilerini kulüp takımlarında gibi hissetmeyecekler; önemli olan, o anlarda savunma yaparken diğer arkadaşlarının tuttukları alanlar / topu almak için yaptıkları hareketlenmeler / topu atmak için etraflarına baktıklarında arkadaşlarından gördükleri koşular kulüplerindekine mümkün oldukça benzer olmalı. yani:
- 4-4-1-1'de berkan-taylan'dan verim almak adına önlerinde oynayacak oyuncunun (alexandru cicaldau misali) rakip önliberoyu takibe alması, rahat oynatmaması gerekiyor. sırf bu yüzden bile hakan'a büyük iş düşüyor, inter'de bu sezon nispeten daha çok gördüğü merkez orta saha görevlerini maksimuma çıkarması gerek.
- 3-5-2 oynarken enes'ten faydalanabilme adına merkezden birinin yakın kanattan (getafe'deki nemanja maksimovic gibi) iç koridor girişleri yapması + uzak kanattaki oyuncunun ceza sahasına koşu atması gerekiyor (mathias olivera gibi), çünkü enes hedef santrfor olduğunda değil, arkadaşları rakip savunmanın dengesini bozduğunda daha etkili olan bir patlayıcı forvet. biraz da bu yüzden; hücum mefhumu en yüksek kanat-bek oyuncumuz olan mert müldür'ün oynaması gerekiyor bence.
hakan'dan verim almak adına ise, 3-5-2'de sol iç forvet olacak olan kerem rakip sahada buluşulan toplarda koşuyoluna top beklemek yerine ona yakın durup ayağa pas seçeneği sunmalı (inter'deki lautaro martinez misali). yine mert'in de soldan (ivan perisic misali) aynı şekilde ilk topları ayağına alması gerekiyor. uzak tarafta ise berkan nicolo barella gibi iç-dış koridorlar arası mesafe katetme görevini görmek yerine daha temkinli durmalı çünkü kendimce kurguladığım düzende sağ kanatta denzel dumfries gibi bek kökenli biri yerine cengiz var. olayın bu 3-5-2'ye ağırlık vereceği noktada dorukhan toköz hamlesi cepte zaten.
- cengiz'den 3'lü savunma oynarken tam verim almak adına sampaoli'nin sezona başladığı 3-1-3-3'ü gibi kenarları ilk etapta birer kişiye emanet eden, bunu yaparken top dolaşımını merkeze yoğunlaştırıp rakibe kenarlardan açık verdirecek şekilde yapan ve yarattığı o alanlara çok hızlı çıkan bir takım kurgusu gerekiyor. kendimce kurguladığım düzende bu 3-1-3-3 geçişinin, iç koridorlara girecek olan kerem-hakan ikilisini savunma geçişlerinde çok riskli kılıyor oluşu bu düzeni sadece anlık bir aksiyon planı yapıyor tabii.
ayrıca en önde, bu top dolaşımının marsilya'daki en önemli elemanı olan dimitri payet misali orta sahaya kadar gelerek pas akışına katılacak bir 10 numara kökenli oyuncu yok, enes'e burada pratik oynama konusunda işler düşüyor. yine de maç bu tip bir durum gerektirdiğinde, kağıt üstünde en uygun isim olan yusuf yazıcı hamlesi cepte gibi görünse de, yusuf'un en önde false 9 olarak yakaladığı bu formu hızlı kontra oyunlarında değil, cska'nın rakip yarı sahada kalabalık oynayan düzeninde yükseldiğini unutmamak gerek bence.
aynı zamanda yine marsilya'nın bahsettiğim 3-1-3-3'ünde cengiz'in soldaki versiyonu olan konrad de la fuente örneği, mert müldür'ün solda oynamasını mantıklı kılan başka bir sebep.
- kerem'in bu sezon kendi sınırlarını zorladığı 4-3-3'e geçildiğinde (otomatik olarak cengiz de diğer tarafta sağ kanatta) arkasındaki bekin patrick van aanholt gibi hücum anlarında kerem'le koridor paylaşımlarını iyi yapabilecek biri olması gerekiyor, ki benim kurgumda mert zaten bunu yapacak biri. çünkü bu düzende oynanırsa, kerem'in oyunun tıkandığı anlarda merkeze giriş yapıp hatlar arasında topla buluşması gerekecektir.
portekiz'in bu konuda almanya maçında bilhassa serge gnabry'ye bol bol fırsat verdiğini, son kertede merkezi kapattıkları için kenarlardan bol boş açık verdiğini de düşünürsek (görsel), kaan ayhan'ın sağ stoperden hemen beke kayıp matthias ginter gibi olayı 4-3-3'e çevirmesi kritik olacaktır.
yani kendimce kurguladığım bu hayali düzeni bir kenara bırakırsak bence kilit noktalar
- 3'lü ve 4'lü savunma arasında geçişler yapılabilmeli
- orta sahada merkezinde birbirini bilen en az iki kişi olmalı
- hızlı hücumlar yapılmalı
işin geri kalanı artık futbol şansı. inşallah bu şans yanımızda olur ve dünya kupasına gitme umudumuzu, yüksek ihtimalle playoff finaline kalacak olan ve portekiz'den çok daha zor bir rakip olan italya maçına taşırız.
fikrinizi merak ettiğim sorular