Galatasaray'ın 17 Mayıs 2000 UEFA Kupası Şampiyonluğu Macerası
3 Kasım 1999 | Galatasaray - AC Milan Maçı
1999-2000 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden Galatasaray, grubun son maçında Milan’ı son dakikada mağlup ederek grubu 3. bitiriyor ve yoluna UEFA Kupası’nda devam ediyordu.
türk futbol tarihinin kaderini değiştiren maç. bir çocuk için en unutulmaz anlardan birinin sahibi.
üçüncü sınıftayım. sabahçıyım ve 5.50 gibi bir saatte kalkıyorum okula gitmek için. annem disiplin sahibi, derslerimi galatasaray'dan bile daha çok önemseyen bir fanatik. sarı kırmızıya olan sevdam, anamdan bana geçme. ertesi sabah önemli bir sınav var ve saat 20.45'e doğru zorla yatağıma itiliyorum. tabi ki ağlayarak. elimde saatim, benim için büyük bir klasik olan uyuma numarasıyla uzanıyorum. dakikaları sayıyorum. 21.44 gibi kalkıp ''anne ben geldim, bu maçı izlemezsem ölürüm. lütfen anneciğim'' diyeceğim. kalbi yumuşayacak ve izin verecek. o da galatasaray'a sevdalı, bu aşkımın anlamını herkesten daha çok biliyor. plan bu. son hatırladığım saatte 21.39'u gördüğüm. kalkamıyorum yataktan, imkansız, olmaması gereken bir şeyi yaşıyor ve uyuyakalıyorum.
büyük bir sarsıntıyla uyanıyorum. gözlerimi açtığımda annem beni yataktan kaldırmaya çalışıyor. derin uykumdan hızla ayılıyorum, ''ben uyumayacaktım'' diyorum. gözlerim dolu dolu. ''çabuk kalk, penaltı atıyoruz'' diyor annem. gözlüğümü bile takmadan yarı uykulu çok heyecanlı koşuyorum salona. babam da orada. skoru görüyorum, 2-2. bir golün uefa kupası'na katılma hakkı kazanacağımıza yettiğini adım gibi biliyorum. bozuk gözlerimle normal mesafeden televizyonu rahat rahat görmemin imkanı yok. yapışıyorum ekrana.
ümit geliyor...
sonrasını biliyorsunuz.
UEFA Kupası macerası başlıyor
23 Kasım 1999 | Bologna - Galatasaray (UEFA 3. Tur İlk Maç)
Hakan Şükür'ün havada asılı kalarak attığı kafa golüyle hatırlanan maç karşılılıklı birer gol ile berabere sonuçlanıyordu.
bir italyan devi milan' i saf di$i birakarak uefa kupasindan yoluna devam eden galatasaray' in ba$ka bir italyan bologna ile oynadigi 99-00 sezonu uefa kupasi 3.round ilk macidir.
macin guzel detaylarindan biri olarak, galatasaray bu macta giydigi beyaz, kol altlari sari, yakasi kirmizi forma ile ile ba$lami$ti uefa kupasi seruvenine ve yine ayni forma ile ciktigi arsenal finaliyle sonuclandirdi bu guzel macerayi. ama gunumuzde bu degerli ve anlamli formalardan bulmak imkansiz.
67. dakikada signori'nin golune 81. dakikada kralin* akil almaz bir kafa goluyle cevap verdigi karsilasmadir. kanaatimce hakan sukur'un attigi en guzel olan bu golde sagdan gelen ortaya hakan kanatlanmis ve uzunca bir muddet oylece kalakalmistir havada.
9 Aralık 1999 | Galatasaray - Bologna (UEFA 3. Tur 2. Maç)
İkinci maçta Bologna'yı Hasan Şaş ve Ümit Davala'nın golleriyle 2-1 mağlup eden Galatasaray, UEFA Kupası'nda 4. tura yükseliyordu.
çok zor geçen ilk maçın ardından daha maçın 5. dakikasında havaya zıplanmıştır hasan şaş'ın attığı golle. çok geçmeden, hatta daha yerimize oturmamışken nicola ventola bu gole karşılık vermiştir. al haaa. ilk maç ta 1-1'di, yine 1-1. o dakikaya kadar boşa oynanmış yani. neyse efendim 29. dakikada ümit davala aynen dünya kupasında çin'e attığı golden bir tane atmıştır. sağ ayağının içiyle havadayken çarprazdan bir plase. geriye kalan 61 dakika ise tam bir heyecan fırtınası.
maçın doksanıncı dakikasında oyuna giren alper tezcan'ın , büyük bir şansızlık eseri ayağı kırılmış ve futbol hayatı bitmişti.eğer bu şansızlık yaşanmamış olsaydı türk futbolu çok çok yetenekli bir sağ bek/kanat oyuncusundan mahrum kalmamış olacaktı.
maçın ardından yapılan basın toplantısında fatih terim , resultante importante diyerek italyan gazetecileri göt etmişti.bu sonuçla cimbom 3 kasim 1999 galatasaray milan macindan yaklaşık bir ay sonra italyanlara ikinci darbeyi indirmişti.
2 Mart 2000 | Borussia Dortmund - Galatasaray (UEFA 4. Tur İlk Maç)
Kağıt üzerinde deplasman fakat gerçekte ev sahibi gibi olduğu maçtı Galatasaray'ın. O gün büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Westfalenstadion'dan Hakan Şükür ve Hagi'nin golleriyle 2-0 galip ayrılıyorduk.
ömrümde ilk defa bir stadin icinde izledigim bir mac olmu$tu bu.
koyu bir fenerbahceli olsam da, sözkonusu avrupa olunca her gurbetci gibi bende yürekten galatsarayliydim o gün. ya$im henüz onbir, ilk defa bir stadyumun tribünlerinde yerimi aliyorum. ben, babam ve bir kac i$ arkada$iyla stadyumun cevresine varir varmaz o büyülü, inanc dolu atmosfere aninda kapildik. benim icin adeta bir rüya gibiydi, devre arasinda almanlar´in (bakin "alman" diyorum "dortmund taraftari" demiyorum) caresiz ve umudunu yitirmi$ surat ifadeleriyle stadi terk etmeleri ve biz türk taraftarlarinin "auf wiedersehen" ("ho$cakalin") haykiri$lari hala aklima geldikce beni duygulandiriyor.
o gün galatasaray sadece dortmund´u yenmemi$ti, türkler almanlari en büyük stadlari olan, o zaman ki ismiyle westfalenstadion´da dize getirmi$ti. o anki gurur ve mutluluk anlatilamaz, ya$anir sadece.
benim de i$te böyle bir anim mevcut bu tarihi macla ilgili.
uefa kupasi 4. tur ilk karsilasmasi. maci galatasaray hakan sukur ve hagi'nin attigi gollerle 2-0 kazanmisti. rovansi da iki hafta sonra istanbul'da yapilmis ve o mac da 0-0 sonuclanarak galatasaray'i ceyrek finale tasimistir. bu macta hagi'nin attigi gol, kendisinin 30 eylul 1998 galatasaray athletic bilbao macinda attigi gol ile tipa tip benzesmektedirler.
9 Mart 2000 | Galatasaray - Borussia Dortmund (UEFA 4. Tur 2. Maç)
Deplasmanda alınan 2-0'lık sonucun rahatlığıyla maça çıkan Galatassaray, kendini fazla zorlamadan, 0-0'lık beraberlikle çeyrek finale yürüyordu.
1999-00 sezonu uefa kupasi 4.round 2.bacak maci. ilk maci deplasmanda 2-0 kazanan galatasaray' in oldukca rahat, zorlanmadan, kendini fazla sikmadan 0-0 bitirdigi ve ceyrek finale ciktigi mactir.
97 cl macinda bulent korkmaz' in me$hur iskasiyla 1-0 kaybettigimiz macin rovan$i da alinmi$ oldu bu turdaki maclarla.
bu mactan sonra galatasaray' in uefa kupasinda final oynayabilecegine kar$i umudumuz daha da artmi$ti.
16 Mart 2000 | Real Mallorca - Galatasaray (UEFA Çeyrek Final İlk Maçı)
Yıllar sonra Galatasaray'da da forma giyecek olan kaleci Leo Franco'nun yediği 3 güzel aşırtma golüyle hatırlanan maçı Galatasaray muhteşem bir futbolla 4-1 kazanıyordu.
1999 yılının avrupa kupa galipleri kupası finalisti real mallorca ile galatasaray'ı bir araya getiren maç. o sezon gs'nin 4-1 kazandığı üç maçtan biri. hertha berlin 1-4 gs, r.mallorca 1-4 gs, arsenal 1-4 gs.
maçı ankara tek lojmanlarındaki botto cafe de izlemiştik, kafe 2 katlı, cami gibi düşünün üst katı alt katını görecek şekilde.. ve bayraklar, tezahüratlar, kalabalığıyla ali samiyen tribününden farkı yoktu zaten o geceki o ambiyansı başka bir yerde yaşamadım.
o senelerde istim ustunde bir takim olan mallorca karsisinda takimin bu denli delirmis olmasi 3 kasim gecesi soylenen "bu takim uefa'yi alir abi" savlarini desteklemistir. ilk bakista sok skor gibi gorunse de o donemde avrupa'nin en formda ekibi olan galatasaray icin olmayacak is degildi. oldu da.
23 Mart 2000 | Galatasaray - Real Mallorca (UEFA Çeyrek Final 2. Maçı)
İlk maçı 4-1 gibi farklı bir skorla kazanan Galatasaray, rövanş maçında Ali Sami Yen'de ağırladığı Mallorca'yı 2-1'le uğurluyor, emin adımlarla yarı finale doğru yürüyordu.
1999-00 sezonu uefa kupasi ceyrek final rovan$ macidir. ilk maci deplasmanda 4-1 kazanan aslanlarimiz icin cok kolay bir mac olmu$tur.
cim bom' un mart ayinda ust uste 4.per$embe oynadigi avrupa kupasi macidir ve bu kadar ust duzey maclari bu kadar kolay atlatabilmi$tir. artik taraftarlara oyle bir guven gelmi$ti ki kar$imiza kim gelirse gelsin yenecegimize dair %100 e yakin guven vardi. ornegin bu macta popescu, emre, umit davala, suat gibi ilk 11' in onemli 4 adami yoktu ama farkeden bir $ey de yoktu.
ilk yarida arka direk ustasi capone' nin golunu 2.yarida hakan $ukur percinledi. daha sonra mallorca sadece $eref golunu atmakla yetinebildi.
bu mactan sonra galatasaray uefa kupasinda yari finale kalan 4 takimdan (arsenal, leeds united, lens) biriydi artik.
önceki avrupa maçlarında yeni açık biletleri 5 ytl'den satılırken bu maçta 10 ytl'den satılmıştı. ilk maçtaki farklı galibiyet buna etken olmuştu sanırım. maçın başlamasına yakın yeni açıktan "10 milyon yetmez 100 milyon olsun" sesleri yükselmişti. bu maçtaki boşlukları gören yönetim akıllanıp 6 nisan 2000 galatasaray leeds united maci' nda yeni açık bilet fiyatlarını tekrar 5 ytl'ye çekmişti.
not: ytl dediğime bakmayın o zmn daha 6 sıfır atılmamıştı tl'den.
6 Nisan 2000 | Galatasaray - Leeds United (UEFA Yarı Final İlk Maçı)
Bu maçtan bir gün önce İngiliz taraftarlar ile Türk taraftarlar arasında çıkan kavgada iki İngiliz öldürülmüştü ve bu gerginliğin içinde çıkılan maçı Galatasaray, Capone ve Hakan Şükür'ün golleriyle 2-0 kazanmıştı.
galatasaray'in ilk yarida capone ve hakan $ukur'un kaydettigi iki gol ile 2-0 kazandigi ve 20 nisan 2000 leeds united galatasaray maci oncesi buyuk bir avantaj yakaladigi uefa kupasi yari final ilk maci.
bu macin diger bir onemi, daha once herhangi bir ingiliz takimina ustunluk kuramami$ olan galatasaray'in ilk kez bir ingiliz takimini yenmesidir. bu mac ayrica galatasaray'in avrupa kupalarinda elde ettigi 50. galibiyetidir.
mactan bir gun once taksim'de cikan ta$li sopali kavgada iki ingiliz holigan oldurulmu$tu, lakin holiganlarin turk bayragi ile popolarini sildikleri de iddialar arasindaydi. daily mirror da bunu dogrulami$ti.
hakan sükür'ün kafa golünden* sonra ercan taner'in su sözlerini unutamadigim mac.
- hic farketmez hic farketmez... alman italyan ispanyol ingiliz hic farketmez...
bu maçta ercan taner'in bir diğer bombası ise capone'nin golünün akabinde, heceler halinde "ca-po-ne ca-po-ne" ve yine duraksaya duraksaya "iş-te bu ka-dar" diye yırtınırcasına bağırmasıydı. sonrasında defalarca "galatasaray 2-0 önde" diye tekrarlamıştı.
20 Nisan 2000 | Leeds United - Galatasaray (UEFA Yarı Final 2. Maçı)
İstanbul'da iki Leeds taraftarının öldürülmesi sebebiyle inanılmaz gergin bir ortamda oynana karşılaşma karşılıklı iki golle 2-2 berabere sonuçlanıyor, bu sonuçla Galatasaray UEFA Kupası'nda finale yükseliyordu.
galatasarayin gollerini penaltidan hagi ve anormal bir sutla hakan sukur atmistir. emre belozoglu ve harry kewell kirmizi kart gormustur. ve emre fatih terim'den milyonlarin onunde az kalsin dayak yemistir. leeds'in gollerini ise norvecli sirik eric bakke atmisti galiba. ikisi de kornerden, ikisi de kafayla.
mactan önce galatasaraylı futbolcular siyah bir formayla, ellerinde çiçekler taraftara vermek niyetiyle ısınmak için sahaya cıkmıslardır. 40 bin kisi önünde galatasaray cok akıllı oynamıs yakaladığı iki pozisyonuda cok iyi değerlendirmisti. hagi su anda hâlâ leeds takımında oynayan bir siyahi oyuncunun belini kırarak hakan sükür'e öyle bir pas atmıstıki, hakan onu gol yapamasaydı yazık olurdu yani.
kim atti kral atti sozunun soylendigi mactir bu.. ben sahsım adina babamla bir kahve de babamin ismarladigi limonlu gazoz ile hakan sukurun golunu gazozun sisesini ondeki adamin kafasina vurmak suretiyle kutlamistim bu ikinci golu ve "kim atti kral atti" bagirisini.. bereket abimiz de o golun sevinci ile "vurma lan kafama piç" demekle yetinmis babam da "piç dediginin babasi benim" kivamina bir yakarisla 15 yasindaki veledini korumustu o gunlerde.. hayat feci eglenceliydi zamaninda.. cine5 vardi bir de..
hakan şükür'ün attığı goldeki solo performansı kadar golün gelişimi de muhteşemdir. leeds atağını kesen gsli defans oyuncusu topu kendi yarısahasının ortasındaki hagi'ye vermiş ve 10 sn gibi sürede 3 leedslinin de çalımlanmasını içeren bir hücumla top ağlarla buluşmuştur.
ben bir turk takiminin bu kadar baskili bir atmosferde oynayip da bu denli direnç ve organizasyon bilinci gosterdigi baska bir maç hatirlamiyorum. zorluyorum ama aklima gelmiyor.
bakin galatasaray dahil turk takimlari daha guçlu rakipleri deplasmanda yenmistir, eze eze de yenmistir ama bu bambaska bir olaydi.
17 Mayıs 2000 | Galatasaray - Arsenal (UEFA Kupası Finali)
Ve o inanılmaz gün gelip çatmıştı. Maç öncesi futbol otoriteleri tarafından mutlak favori Arsenal olarak gösteriliyordu. Ancak unuttukları bir şey vardı; Galatasaray o sene muhteşem bir futbol sergiliyordu ve kolay kolay pes etmeye hiç niyeti yoktu. Normal süresi ve uzatma dakikaları golsüz geçen karşılaşmayı Galatasasaray, penaltılarla 4-1 kazanıyor ve 2000 UEFA Kupasını müzesine götürüyordu.
"kadro açıklanmış: taffarel - capone-bülent-popescu-ergün - okan-suat-ümit-hagi - arif-hakan şükür. alırız bu maçı haydi aslanlar." 12. yılında gururlu günlerimizden biridir.
babamı ilk ve son kez ağarlarken gördüğüm maç.
yılların en azılı beşiktaşlısıyım. şunu açıkca söylüyorum, biraz kaba olacak özür dilerim şimdiden. bu adamın 2000 yılında uefa kupası finalinde arsenal maçında kırmızı kartla atılması futbol tarihinin en orospu çocukluğu içeren kararlarından biriydi. ingiliz takımlarının avrupa kupalarında bitmek tükenmeksizin kayırılması durumunun en bariz örneklerinden biriydi. o pozisyonda arsenalli oyuncu hagiye sanırım 3 ya da 4 kez bariz olarak dirsek, yumruk, tokat sallamış, ardından aşırı sinirlenen hagi sadece adamın sırtına tv kamera görüntüsüne göre orta şiddetle dokunmuştur. hagi bu pozisyonda kırmızı görüyorsa arsenalli oyuncunun 5 sene sahalardan men alması gerekirdi.
oysa o oyuncu sarı görmüş hagi atılmıştı. ulan aklıma geldikçe deli oluyorum.
gerçi benzer ters kararları süper ligde sık sık görüyoruz halen ama neyse.
büyük kaptan bulent korkmaz'in çıkan omzu vücuduna sarilirkenki yüz ifadesiyle gönüllerdeki yerini sağlamlaştırdığı muhteşem maç. rivayete göre delici bakışlar fırlattığı arsenal'li futbolcu, hala geceleri soğuk terler eşliğinde aniden uyanmaktadır.
hala tüylerimi diken diken eder o tafarel'in kurtarışı..
not: fenerbahçeliyim
penaltılar kullanılıyordu. heyecandan annemle yerimizde oturamazken bir ara balkona çıktık, bıraksan hatim indireceğiz dua ederken. o an kafayı kaldırdığımda karşımda gördüğüm manzaraysa elinde hakikaten kur'an'ı, başında örtüsü karşı komşumuz okuyor. onunla göz göze geldik, içeriye tekrar girdiğimdeyse popescu son penaltıyı kullanmıştı bile.
çoluk çocuk, kadın, erkek tüm türkiye'nin inandığı, en derinimizden gelen bir duaydı 17 mayıs. tekrar kutlu olsun ulusun evlatları, fatih'in aslanları!
maç sonunda beni hüngür hüngür ağlatan yegane maç.
nasıl bir gün, nasıl bir akşam, nasıl bir maç sonuydu. anlatmak bir hayli zor... maçın uzatmaları bir şekilde bitmiş; ama benim de ömrüm gitmişti. maçı izlediğim odada abdürrahim albayrak gibi bir sağa bir sola koşturuyorum. soluklanmak için ara verdiğimde de arsenal'i, hakemi ve ingiliz seyircileri solo olarak kalaylıyorum. aklımda hem maç hem de kupa var. türk futbol tarihinde uluslararası arenada, kazanmaya en çok yaklaşılan kupa. uefa kupası. boru mu! yok değil. na böyle kafam kadar. yüksekçe ve genişçe...
penaltılar atılıyor, ben ise bildiğim duaları infinite loopa almış bir vaziyette okuyup duruyorum. galatasaray atıyor; arsenal atamıyor. dua etmemin işe yaradığını düşünerek yeniden dua etmeye başlıyorum. o anlar hıphızlı geçiyor. kendi kendime "ibre bizden yana" derken, "ibne arsenal" lafını da araya katık edip dua okumaya devam ediyorum.
ve sıra maçın kader penaltısına geliyor. popescu gerilmiş topa vuracak. benim popescu'dan tek farkım yay gibi gerilmem. o an bana dokananı lastik gibi gerecek vaziyetteyim... her neyse, popescu gerildi, topa doğru geldi, vurdu, zaman durdu. ve gol oldu. uefa kupasını ilk defa bir türk takımı, galatasaray, kazandı.
bir maçın tümünü hayatında ilk kez izleyen annem sevinçle bağırdı, ben bağırdım. balkonun kapısı açıktı, dışarıya kulak kabarttığımda mahalledeki herkesin bağırdığını duydum... bağırmaktan boğazlarım acıdığında duruldum, sonra birden bir şey oldu; anlayamadım. ekrana baktım, galatasaraylı futbolcular popescu'ya kavuşmuş bir o yana bir bu yana delice zıplıyorlar. fatih terim ise onlardan ayrı, çömelmiş tek başına ağlıyor.
işte fatih hocayı öyle görünce ben de tutamadım kendimi, başladım ağlamaya. fatih hoca ağladı, ben ağladım. o gece inanıyorum ki, pek çok kişi de bizler gibi sevinçten ağladı.
e uefa kupasını aldık. boru mu!
karsılaşmanın 120. dakikasıdır. top arsenal yarı alanında taça cıkmıstır. 120 dakikalık bir mücadelenin icinde olan ve son 30 dakikayı da 10 kişi oynayan bir takımın, normal sartlar altında yurumekte bile zorluk cekmesi gerekmektedir.
ama o gun normal bir gun degildir,futbolcular en klasik deyimiyle yurekleriyle oynamaktadır.
iste bu dakikada top arsenal'in sahasındayken fatih terim kenara gelir ve ileri ileri diye bağırır.oyuncularına ileri gitmelerini işaret eder. 120. dakikada 10 kişilik galatasaray hücum prese çıkar,bütün oyuncular rakip sahaya yığılır. tahminim o ki o anda arsenal'li oyuncular bu maçı kazanamayacaklarını anlamışlardır. bu istek bu arzu ve bu inançla mücadele edemeyeceklerini farketmişlerdir.
saniyeler sonra maç biter,penaltılara geçilir ve...