Geride Bırakmaya Hazırlandığımız 2019 Yılının En İyi Korku Filmleri
Scary Stories to Tell in the Dark / Yönetmen: André Øvredal
uzun zamandan beri bu kadar elle tutulur bir senaryoya sahip korku/gerilim filmi izlememiştim. neredeyse hiç jumpscare içermemesi benim gibi korkmaktan ziyade gerilmeyi/tedirgin olmayı seven bünyelere ilaç gibi gelmiştir. gerilim demişken red room -redrum göndermesini yine çok beğendiğimi söylemeliyim.
One Cut of the Dead / Yönetmen: Shinichirou Ueda
sinema okuyan öğrencilere ders olarak izletilmesi gereken film. dönemin milyon dolarlık projelerine, dünyaca ünlü oyuncu kadrosu olan filmlerine karşın 25 bin dolar gibi oldukça mütevazi bir bütçe ile nasıl kaliteli bir iş çıkarılacağını gösteren bir yapım. üstelik film öyle bir etki yaratıyor ki japonya'da 28.5 milyon dolar gibi bir hasılat yapıyor. resmen para basmış anlayacağınız. ayrıca her şeyden önce iyi bir fikrin ne kadar önemli olduğunu gözümüze gözümüze sokuyor.
Little Monsters / Yönetmen: Abe Forsythe
la vita e bella'nın zombili versiyonu olan film. filmde yer alan 'korku' ibaresi, korku öğesi olan 'zombi' barındırdığı içindir zira film romantik komedi tadında. okul gezisi sırasında yaşanan zombi istilasını oyun olarak göstermeye çalışarak çocuklarda oluşabilecek bir travmanın önüne geçmeye çalışan öğretmen ve ona ayak uyduran, vurdum duymaz dayı dave'in romantik hikayesi.
dave, death metalik alemlerde takılan, çıkarcı, umursamazdır. öğretmen miss caroline ya da hitap edilmeyi istediği ismiyle audry ise, geçmiş yaşantıları sonrası öğretmen olmayı başarmış, kendini bu durumda korumak için muhafazakar bir hristiyan olmuştur zaman içerisinde. zombi istilası içindeki mücadeleleri her iki karakterin de kabuğunu kırarak bir orta yerde buluşmalarını sağlar. bu orta yer de neil diamond ve taylor swift olur. zaman zaman sıksa da yine de eğlenceli bir iş çıkmış ortaya. sonlara doğru görülen zombi korosu eğlenceli olmuş. sosla iyi gider...
Crawl / Yönetmen: Alexandre Aja
2019 yapımı klostrofobik bir gerilim filmi. vahşi hayvanların daha da vahşileştiği ve insanların peşine düştüğü filmler kategorisine, timsah ile bu filmi de ekleyebiliriz. bu tarz filmleri sevenleri oldukça tatmin edecek bir film, aksiyonu bol, heyecanı tavan seviyesinde, filmin hemen hemen tamamı kapalı bir ortamda, evin bodrum katında geçen timsah sürüsüne karşı hayatta kalma mücadelesi. başarılı bir vahşi hayvanla mücadele filmi olmuş. yapımcı olarak sam raimi ismi de bence kaliteyi arttırmış. keyifli seyirler...
In Fabric / Yönetmen: Peter Strickland
peter strickland'in yeni filmi, türkçesi lanetli kumaş, istanbul film festivalinin favorilerindendi.
"burgundy dükü ve berberian sound studio filmlerinin eksantrik ingiliz yönetmeni peter strickland, görselliğiyle ve atmosferiyle italyan ustalar dario argento ve mario bava’ya saygı duruşu niteliği taşıyan yeni filminde koyu kırmızı bir elbisenin lanetini takip ediyor. birbirinden tuhaf çalışanlarla bezeli, cehennemvari d&s mağazasının kış indiriminde satılan bu göz alıcı gece elbisesi, lanetli kumaş’ın başkahramanı. renk cümbüşüyle bezenmiş stilize setleriyle mest eden; giallo, doğaüstü, moda, gerilim filmlerine göz kırpan bu son filmiyle strickland bir kez daha özgünlüğünü kanıtlıyor (iksv)"
The Lighthouse / Yönetmen: Robert Eggers
ilginç bir filmdi, hem form olarak hem hikaye olarak. metaforlar ve semboller sık sık kullanılmış. iki deniz feneri bekçisinin kafayı sıyırması çok garip yollardan anlatılmış. bu atmosferde, bu oyuncularla ve bu hikayeyle çok daha iyi bir film olabilirdi bence. oyunculuklar efsaneydi. sanat filmlerini seviyorsanız, gerilimden de hoşlanıyorsanız izleyip sevebileceğimiz bir filmdir bu. benim puanım: 7/10
Midsommar / Yönetmen: Ari Aster
görselliği muhteşem, aitlik ve ortak ahlak üzerine düşündüren bir güzel film.
komün yaşam içerisinde tarikata evrilmiş haliyle bireyselliğini yitirirken akıl sağlığını da kaybetmiş çılgın atan bir grup insanı izliyoruz. alıp tedaviye de götüremediğiniz için bu insanları, oturduğunuz yerde gerim gerim geriliyorsunuz. bir grup insanın kötücül ve zararlı da olsa ortak bir ideal için kendisini bir arada tutan sosyal normları başkalarına nasıl empoze ettiğini ve bunu meşru kıldığına yakından şahitlik ediyorsunuz. film bittiğinde biraz daha ileri giderek küçüğünden büyüğüne tüm toplulukların hepsinin uzaktan aynı göründüğü düşüncesine de kapılabilirsiniz.
Us / Yönetmen: Jordan Peele
çok iyi yazılmış get out'tan sonra çok iyi yönetilmiş bir jordan peele filmi. home invasion türüne kendine has bir katkı. günümüzde mesaj içerikli amerikan filmlerinin temel sorunlarından olan 'kendini seyirciden daha zeki görüp seviyesini seyirci seviyesine 'indirme' ve derdini o frekanstan anlatıyor gözükme' tuzağına düşmemesi, tıpkı get out'ta olduğu gibi hikayeye esas lezzetini veren unsur. bu mütevazı tavrın özellikle sözlük ve benzeri platformlardaki seyirci kitleyi cezbetmekte zorlanması normal, çünkü özellikle internet sayesinde yüzeysel derecede jargona hakim olan seyirci aklına meydan okumayan filmleri pek de düşünmeden 'basit' diye yorumlayıp geçiyor. beni stüdyo mahsulü bir korku filmi olarak derdini anlatmaya çalışırken başvurduğu yöntemlerle cezbetti, mesajı get out kadar taze olmasa da ambalajının göze daha güzel gözüktüğü açık. jordan peele ikide iki gidiyor, bir komedi ikilisinin görece geri plandaki elemanında ne cevher varmış meğer. helal olsun ne diyelim.